Cihan Aktaş / Tahran
Basında yer alan kimi haberlere bakılırsa, Türkiye'de bazı erkekler Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı bir tefsir-mealin ilk baskısında yer alıp da öteki baskılarından çıkartılan kimi ifadelere dayanarak, kadınlarla muta nikahı yapmayı caiz bulmaya başlamışlar. "Bu işin yolu bir gülden ya da bir porsche'den geçer" diyor, muta nikahı yapmayı alışkanlık haline getirmiş bir 'dindar' bey, bir haberde. Yani, romantik kadınlar kadar, yoksullar ve açgözlü olanlar da 'dini' dayanaklara sahip olduklarını öne sürebilecek macera heveslilerinin hedefi olabilirler.
80'li yıllarda, İran Devrimi'nin ardından Türkiye'de üniversite öğrencileri arasında da böyle bir eğilim başgöstermişti. Devrimin heyecanı içindeki gençler Şia fıkhının farklı maddeleriyle ilgilenmeseler de, muta nikahı izninden yararlanıyorlardı. Bu konuda bir istismardan söz edilebileceği çok açık. Muta nikahı ile evlenmeye razı olan kız öğrencilerin çoğunun sonradan mutsuz olduğu söylenebilir. Terkediliyor, ortalıkta bırakılıyorlardı. Muta nikahına ikna edilme aşamasında ihlaslı ve mücahide olarak nitelendiriliyorken, terk edilme noktasında saygınlığını yitirmiş kadınlara dönüşüyorlardı, kendilerini terk eden erkeklerin nezdinde.
Üstelik bu bir bakıma saflıkla hareket etmiş genç kızlar için muta nikahı ile yaşadıkları dönem hayatlarının sonuna kadar kendilerini izleyen kara bir gölge, bir leke etkisine sahip oluyorken, onları terk eden delikanlılar, bu yaşadıkları deneyimi mazinin sayfalarına terk ederek ilerleyebiliyorlardı yollarında. O klişe yargı bir kez daha karşımıza çıkıyor: Erkeğinin elinin kiri, kadının yüzünün karası.
İşin ilginç yanı, Türkiye'de muta nikahı pratikte kendisine meşru ve gayrimeşru bir şekilde, bazen anarşist ve ideolojik kılıflarla bir yol bulurken, İran'da bir hayli güçlükle kabullenilen bir nikah türü olarak görünüyor. Bu görüş biçimi, devrimin başlangıç yıllarında, özellikle belirgindi; çünkü kadın konusunda devrimin savunduğu değerlerden nasibini alan taze, duru bir bilinç oluşmuştu. Devrimin aynı saflarda buluşturduğu kadın ve erkek arasında, kadının saygınlığını hafifseyen bir nikah bağı tercih edilemezdi. Bu ülkede muta nikahı yapılmıyor denilemez, elbette yapılıyor; tıpkı normal resmi nikahlar için olduğu gibi kayıtlı-şartlı bir şekilde üstelik. Fakat, toplum muta nikahına iyi gözle bakmadığı için, ortalıkta görünen, saygıyla karşılanan bir nikah türü değil, muta.
Gerçi 90'lı yılların başlarında cumhurbaşkanı olan Haşimi Rafsancani, bir Cuma namazı hutbesinde bu konuyu gündeme getirerek, gençlerin evlilik yaşının bir hayli yükseldiğini, bu nedenle muta nikahının bir çözüm olarak toplum tarafından olağan karşılanması gerektiğini savunmuştu. Fakat kadın dernekleri ve aydınlar Rafsancani'nin bu çözüm önerisini şiddetle eleştirmişlerdi. Çünkü her şeyden daha önemli olması beklenen gerçeklik, muta nikahının kadının saygınlığına ve ailenin dokusuna zarar verdiği. Her muta nihahı ile birlikte biraz daha düşüyor, muta nikahı yapılan dairelerde ismi, muta nikahı yapılabilecek kadınlar arasına kaydolan kadının değeri.
Tahran'da yayınlanan Ümid-i Civan (Gençlerin Ümidi) isimli bir gazetede yenilerde muta nikahı üzerine bir haber yayınlandı. Bu haberde yer alan, Milli Gençlik Kurumu Kültürel ve Sosyal Meseleler Birimi Muavinliği'nden yapılan bir açıklamanın verilerine göre, yer altında gerçekleştiriliyormuş gibi toplumsal kabulün sınırlarının ötesinde sürüp giden muta nikahları İran toplumunu 7 milyon daimi evlilikten mahrum bırakıyor. (15 Kasım 2008, sayı 6035.)
İran'da aile kurumunu güçlendirmek için muta nikahı yerine resmi nikah teşvik ediliyor. Nitekim, bu yıl Hazreti Ali ile Hazreti Fatıma'nın evlendikleri Zilhicce ayının ilk gününe denk gelen 30 Kasım tarihi, 'Evlilik Günü' olarak belirlendi. Bu tarihten itibaren gençleri evliliğe teşvik edecek imkanlar hazırlamaya dönük tasarıların uygulamaya sokulması amaçlanıyor.
Muta nikahı İran'da kanunen geçerli ve kayıtlarla gerçekleştirilen, böylelikle kadınların hak ve hukuklarının da gözetildiği bir nikah türü olsa da toplum tarafından hoş görülmüyor, devlet de muta nikahı yerine gençleri daimi nikaha teşvik ediyor.
Türkiye'de ise, muta nikahının bazı kesimlerde kayıtı şartı bulunmayan, gizli saklı, yerine kişisine göre bir gül, en fazla bir araba karşılığında gerçekleşebilecek bir evlilik türü olarak kabul görmekte oluşu üzerine düşünmek gerekiyor. Kadın ve erkeklerde evlilik yaşının yükselmesi belki zorlayıcı bir etken olarak görülebilir. Yine de bu nikah türünün son tahlilde kadınlara ve aile kurumuna zarar verdiği görmezden gelinemez. Dinin öngördüğü pek çok alanda sorumlu davranmayan kimi erkeklerin, muta nikahı üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir tefsir-mealinin ilk basımında yer bulan ifadeyi tezlikle benimsemesi dikkate değer. Bir demet çiçek ve lüks bir arabayla bir kadını muta nikahına razı ettiğini ifade eden bir erkeğin açıklamaları, kadın-erkek ilişkileri bağlamında dindar kesimlere bulaşan toplumsal yozlaşmanın, en hafif deyişle 'saygısızca' bir ifadesi.
Kaynak:Dünya Bülteni