CHP, 2 Ergenekon sanığı için 11 milyon seçmenin oyunu hiçe sayarak Meclis'i boykot etti.
* Her fırsatta "devleti kuran partiyiz, Atatürk'in izindeyiz" diyen CHP, Atatürk'ün "En büyük eserim" dediği Meclisi boykot etti...
* Seçimlerden önce "Balbay ve Haberal seçilir ve mahkeme tarafından serbest bırakılmazsa tavrınız ne olur?" sorusuna "Yargı kararıdır deriz, mahkemelerin kararına saygı duyarız" diyen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP Meclis'i boykot etti.
Peki neden? Kılıçdaroğlu 4 Haziran'da yaptığı konuşmada mahkeme kararına saygı duyarız derken şimdi neden milli iradeyi hiçe sayarak Meclis'i boykot ediyor?
Acaba Kılıçdaroğlu'ndaki bu dönüşümde Baykal ve Sav'ın kurultay için imza toplama çalışmasının bir etkisi var mı?
Koltuğunu korumak için kendisini işbaşına getirenler, Kılıçdaroğlu'nu Baykal'la mı tehdit ediyorlar?
Yeni Şafak Yazarı Murat Aksoy Kılıçdaroğlu'nda bu ani dönüşün nedenleri üzerine bir analiz yapmış. Ergenekon'un CHP'yi rehin aldığını vurgulayan Aksoy'a göre Kılıçdaroğlu'ndaki değişim sırrı...?
Ergenekon Rehin Aldı
'Meclis'e gireceğiz, yemin etmeyeceğiz. Balbay ve Haberal serbest bırakılana kadar yemin etmeyeceğiz". CHP'nin son kararı özetle bu oldu. Bu karar hem millet iradesine bir tehdit hem de AK Parti'ye. CHP'nin "devlet kurucu" parti olarak bu kadar siyasete yabancılaşması gerçeken üzücü.
Oysa çok değil bir hafta önce "sorunların çözüm adresini Meclis" olarak gösteren; seçimlerden hemen önce katıldığı TV programında "Balbay ve Haberal seçilir ve mahkeme tarafından serbest bırakılmazsa tavrınız ne olur?" sorusuna Kılıçdaroğlu; "Yargı kararıdır deriz, mahkemelerin kararına saygı duyarız" cevabını vermişti.
Peki bu kadar kısa süre içinde ne değişti de, Kılıçdaroğlu ve CHP böylesine sert denebilecek bir dönüşüm yaşadı? Elbette bunu da Kılıdaroğlu'nun önceki zikzakları ile birlikte düşündüğünüzde çok da şaşırmıyorsunuz ama bu kez durum diğerlerinden daha ciddi.
Meclis kulislerinde yaptığımız görüşmelerden sonra CHP'nin bu kararı almasında birkaç fakörün etkili olduğu sonucuna varıyoruz. Bunlar:
* Seçimlerde beklentilerin altında kalarak yüzde 26 oy almalarının ardından Baykal ve Sav'ın olağanüstü kurultay için düğmeye basmalarına karşı bir karşı hamle
* BDP'nin benzer durumda Meclis'e girmeme kararı alması
* CHP'yi adım adım ağına düşüren Ergenekon zihniyetinin yeni hamlesi.
Bana kalırsa üçü birden. Çünkü:
* CHP'nin bu kararı olağanüstü kurultay için düğmeye basan Baykal ve Sav'a yani parti içi muhalefete yöneliktir. Yani bu kararla CHP, muhaliflerin "eksen kaydı" eleştirisine karşı "Ergenekon"a sahip çıkma mesajı taşımaktadır.
* CHP'nin bu kararı almasında başka önemli bir etkende çelişkili görünse de; seçim sürecinde başlayan CHP-BDP işbirliğidir. Bu işbirliği önce listeler üzerinde oldu. İki parti arasında uzun vadeli bir ilişki hedefleyen çevreler son günlerde yeniden devreye girmiştir. CHP'lilere BDP'nin kararı örnek gösterilmiş ve bir anlamda CHP kışkırtılmıştır. Bunu yapanlar sivi toplum merkezleri İsanbul'da olan ama bölgede de aktif olarak çalışan STK kurucu ve liderleri ile bazı akademisyen ve sol kalemlerdir.
* CHP, milletvekili seçilen 2 tutuklunun serbest bırakılması için önce "AK Parti'yi rehin almayı" hedefledi ama olmadı. AK Parti bu konuda somut adım atmayınca, aldıkları kararla "CHP'yi Ergenekon'a rehin vermiştir".
Belki erken bir tespit olacak ama bu kararıyla "Yeni CHP" bir anlamda bitmiştir.