ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ABD'nin Suriye'de güvenli bölge oluşturulması önerisine ilişkin, "Güvenli bölge diyerek ülke parçalamanın ne olduğunu Irak'ta gördük. Emperyalizm, klasik 'böl, parçala, yönet' taktiğini bir kez daha uyguluyor. Eğer emperyalist devletler kapalı kapılar ardında kolunuzu bükmeye çalışıyorlarsa gelin TBMM'de durumu tüm açıklığıyla anlatın. Yük, taşıyamayacakları kadar ağırsa TBMM duruma vaziyet etsin." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, bugünkü MYK'de ekonomide yaşanan krizi, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasının devrine ilişkin gelişmeleri, ABD'nin Suriye'de kurmak istediği tampon bölgeyi ve yerel seçimi değerlendirdiklerini söyledi.
Hafta sonu Sakarya'da Türk-İş'in önderliğinde işçiler ve sivil toplum kuruluşlarının, Tank Palet Fabrikasının Katar ordusunun da ortak olduğu şirkete devrini protesto için görkemli bir miting yaptığını hatırlatan Öztrak, "Ülkemizin en stratejik varlıkları, ordumuzun malı, milli harp sanayimizin bel kemiği olan fabrikalarımız sarayın yerli yandaşlarına ve onun Katarlı ortaklarına peşkeş çekiliyor." diye konuştu.
Öztrak, bu fabrikanın devredileceği şirket sahibinin, "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesinde ticari araç üreten şirketin kendisine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından nasıl verildiğini" anlattığı görüntülerin sosyal medyada dolaştığını öne sürerek, bunun Türkiye'de 16 yıldır yaşanan yandaşçılığın, adam kayırmacılığın, çürümenin ve hukuk tanımazlığın hikayesini oluşturduğunu savundu.
"Tek adam parti devleti rejimine geçilir geçilmez Cumhurbaşkanına bağlanan TMSF'nin Türkiye'de sermayenin el değiştirme operasyonlarının tam göbeğinde yer aldığını" ileri süren Öztrak, şunları kaydetti:
"Dünyanın hangi ülkesinde cumhurbaşkanları şirket alma verme işlerine karışır, bununla ilgili iş takipçiliği yapar? Hukukun üstünlüğünün olduğu ülkelerde, devletin devraldığı kurum ve kuruluşların yeniden sahiplendirilmesinde asgari rekabet şartlarına uyulur. Adrese teslim ihale ise suçtur. Şimdi sormak istiyorum, parası olan hangi iş adamı gelip de bu ülkede fabrika kurar, gençlerimize iş ve aş kapısı açar? Bu tür hukuksuzlukların olduğu ekonomiler etkin çalışmaz, küresel alanda rekabet edemez, hızlı büyüyemez."
Sakarya Tank Palet Fabrikasının özelleştirilmesinde ciddi bir milli güvenlik sorununun olduğuna işaret eden Öztrak, "Silahlı Kuvvetlerimize ait bu fabrika, milli harp sanayimizin tüm bilgi ve birikimiyle bir başka ülkenin ordusunun emrine veriliyor. Bu kabul edebileceğimiz bir husus değildir. Bu konuyla ilgili grup başkanvekillerimiz bu tür tesislerin özelleştirme kapsamından çıkarılmasıyla ilgili bir kanun teklifini TBMM'de verdiler. Şimdi bakalım yerli ve milli olmakla övünen diğer partiler ne yapacak?" diye konuştu.
- "Bu bir samimiyet testidir"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu fabrikanın özelleştirilmesine ilişkin sorduğu 9 soruya bugüne kadar hiçbir yanıt gelmediğini ifade eden Öztrak, özelleştirmede öngörülen yasal aşamalar yerine getirilmeden ve ihale süreci tamamlanmadan, bir ihalenin kimde kalacağını açıklamanın ihaleye fesat karıştırma suçu olduğunu söyledi.
Öztrak, "Tıpkı Türk Telekom'da olduğu gibi bu özelleştirmeden de kötü kokuların geldiğini" öne sürerek, şunları kaydetti:
"Tamamen yerli ve milli palet fabrikamızın, Katar ordusunun en büyük ortağı olduğu şirkete devri, yerlilik ve milliği dillerinden düşürmeyen saray ve onun bekçisi için bir samimiyet testidir. Sayın Bahçeli'ye sormak istiyorum, daha önce 'Ben, Türk olmaktan mutluluk duymam, üzülürüm' diyen, Atatürk'ün millet tanımından hiçbir şey anlamayan yandaş iş adamına ve Katar ordusunun ortak olduğu şirkete milli harp sanayimizin en kritik fabrikalarından birisinin verilmesini nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? 31 Mart yaklaşıyor, milletimize sesleniyoruz. Aziz milletimiz, sen tek adam parti devleti rejiminin neden olduğu, mutfağını kasıp kavuran ekonomik krizle boğuşurken, saray ve onun bekçiliğine soyunanlar kendi zenginlerini yaratmaya çalışıyorlar. Milli harp sanayimizin en gözde fabrikalarını Katar veya başka bir ülkenin ordusuna peşkeş çekiyorlar. Adına özelleştirme denen adrese teslim ihalelerle, senin evladının işinin, aşının elinden alınmasına yol açıyorlar. Yoksulluğunun artmasına yol açıyorlar. Sen bundan memnun musun? Değilsen, 31 Mart'ta sandık önüne gelecek. Bunu göster ki bu işlerden vazgeçsinler, kendilerine bir çekidüzen versinler. Biz, bu çok önemli konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin savunmasında önemli bir yeri olan bu fabrikanın Katar ordusuna peşkeş çekilmesine tüm gücümüzle engel olmaya çalışacağız."
- "Türkiye'nin başı ağrıyabilir"
Türkiye'nin güvenliğini yakından ilgilendiren bir diğer önemli konunun ise güney sınırlarda kurulacağı söylenen tampon bölge olduğuna dikkati çeken Özkrak, "Şu anda kurulacak bir güvenli veya tampon bölge Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve ülkemizin uzun dönem çıkarlarına uygun mudur? Bu bölgenin kontrolü kimde olacaktır? Böyle bir tampon bölge Türkiye'nin hareket kabiliyetini artıracak mıdır, yoksa daha da azaltacak mıdır?" diye sordu.
Tampon bölge meselesinin ABD tarafından oldukça ciddiye alındığının ortada olduğunu belirten Öztrak, Erdoğan'ın "tampon bölgeden" anladığının "Suriye'nin kuzeyinde TOKİ'nin 500'er metrekare bahçesi olan ikişer katlı evler yapması" olduğunu iddia etti.
Suriye'nin emperyal güçler tarafından parçalara ayrılmasının, gelecekte Türkiye'nin başının daha çok ağrımasına yol açacağına dikkati çeken Öztrak şunları kaydetti:
"Güvenli bölge diyerek ülke parçalamanın ne olduğunu Irak'ta gördük. Emperyalizm, klasik 'böl, parçala, yönet' taktiğini bir kez daha uyguluyor. Saray ise 'inşaat taşeronluğu alır mıyım' derdine düşmüş. Çıkıp yeniden milletimize dönüp 'Aldatıldık, Allah affetsin' dememeleri için biz şimdiden uyaralım. Eğer emperyalist devletler kapalı kapılar ardında kolunuzu bükmeye çalışıyorlarsa gelin TBMM'de durumu tüm açıklığıyla anlatın. Yük, taşıyamayacakları kadar ağırsa TBMM duruma vaziyet etsin. Emperyal güçlerin, tek adamın kolunu bükmesi çok kolaydır ama milli iradenin tecelligahı olan parlamentoları ikna etmesi her zaman çok zor olmuştur."
- "Basınç her geçen gün artıyor"
Ekonominin yangın yerine döndüğünü savunan Öztrak, "Hiçbir ciddi tedbir almadan, aspirin tedavisi ve pansumanla 31 Mart'a kadar gitmenin, seçimden sonra da ülkeyi IMF'ye emanet etmenin derdindeler. 'Merkez Bakasından gelecek parayla faizleri daha fazla kıpırdatmadan 31 Mart'a kadar idare edelim' diyorlar." dedi.
Hem faizlerin hem de döviz kurlarının seçime kadar kontrol altında tutulmaya çalışıldığını öne süren Öztrak, iktidarın borcu borçla çevirmeye çalıştığını, piyasada geri ödenmesinde zorluk olan kredilerin Ziraat Bankasına devredilmeye çalışıldığını kaydetti.
Öztrak, ekonomide yapılan yanlışları eleştirerek, "Düdüklü tenceredeki basınç her geçen gün artıyor. Anlaşılan düdüklü tencere patlayıp da etraf batınca, temizlik için IMF ülkemize çağrılacak. Temizlik yapmak ve alınan dış borçların geri ödenmesini garantilemek için de bu para fonu neler isteyecek Allah bilir. Biz, bunlar olmasın diye madde madde öneriler veriyoruz, bu önerilerin hiçbiri yerine gelmiyor." diye konuştu.
Tarım devriminin yapıldığı Türkiye'de tarımın bittiğini, son 16 yılda yabancı çiftçilerin cebine ithalat yoluyla 95 milyar doların girdiğini savunan Öztrak, çiftçi ve köylülere "Sen tarlana gübre atamazken, traktörünü, tarlanı bankalara kaptırma tehlikesi yaşarken, sen masrafı karşılamıyor diye seranı bozarken, 'ürettiğim süt para etmiyor' diye sütleri sokaklara dökerken, el oğlunun çiftçisini, köylüsünü sıfır gümrükle ihya eden bu saray yönetiminden ve onun bekçisinden memnun musun? Memnun değilsen 31 Mart'ta önüne sandık geliyor." diye seslendi.
- "Arkadaşlarımız hızla çalışıyor"
Emeklilikte yaşa takılanların sorunları için CHP'nin verdiği yasa teklifinin AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Öztrak, emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını takip etmeyi sürdüreceklerini vurguladı. Öztrak, "Unutulmasın kula zulüm eden Allah'a kibirleniyordur ama 31 Mart'ta son söz milletimizin. Martın sonu bahar mı yoksa IMF kışı mı olacak, buna milletimiz karar verecek. Ben milletimizin, kendine sırt çeviren, kendinden uzaklaşan bu kibir abidelerine gereken uyarıyı sandıkta yapacağına inanıyorum." diye konuştu.
Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "MYK'de, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve Aziz Kocaoğlu'nun 'yeniden aday olabileceğine' yönelik açıklamaları değerlendirildi mi? Bu hafta İstanbul ve Ankara ilçe adayları açıklanacak mı?" sorusuna Öztrak, "Bütün adaylarımızın bir an önce açıklanması için arkadaşlarımız hızla çalışıyorlar. Mümkün olursa yapılacak ilk Parti Meclisi toplantısında bu adayları açıklamaya çalışacaklarını bana ifade ettiler." yanıtını verdi.
Öztrak, Aziz Kocaoğlu'nun CHP'nin aday adaylarından bir tanesi olduğunu hatırlatarak, Kocaoğlu'nun diğer tüm aday adaylarıyla eşit şartlarda değerlendirileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ordu'da yaptığı konuşmada, 'Bizim bildiklerimiz var, sizin bilmedikleriniz var. Onun için de her şeyi tabii kalkıp seslendirerek konuşamayız. Eğer Ordu'da bir şeyler olduysa bazı şeylere müdahale edildiyse herhalde bunun sebeplerini de anlıyor olmalısınız.' dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Öztrak, "Öyle görüyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı, bundan önce milli iradeyle seçilmiş olan belediye başkanlarını 'metal yorgunluğunu' bahane ederek görevden almasına bahane arıyor." karşılığını verdi.
- "Vatanperver Hataylılar kabul etmez"
"Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş hakkında başlatılan soruşturmanın" sorulduğu Öztrak, "Hatay Belediye Başkanımızla ilgili bir soruşturma başlatıldığını İçişleri Bakanı son derece yakışıksız ifadelerle kamuoyuna açıkladı. Bir tarafta seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanı var, diğer tarafta atanmış bir İçişleri Bakanı var. Atanmışların seçilmişlere böyle hakaretamiz, aşağılayıcı sözlerle saldırması hadleri değildir. Burada herkesin yerini bilmesi lazım." yanıtını verdi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Hatay'ı şahsi meselesi olarak gördüğünü, ömrünün son günlerinde anavatana katılması için özel gayret gösterdiği bir şehir olduğunu anımsatan Öztrak, "Suriye'de yaşanan gelişmelerin neticesinde ortaya çıkan göçü fırsat bilip, Hatay halkının özgür iradesini hiçe saymak vatanperver Hataylıların kabul edebileceği bir husus değildir." dedi.