Cezmi Koç'un Amcası Emekli Müftü Zübeyir Koç'u Kaybettik

Görele’nin yetiştirmiş olduğu seçkin kişiliği olan, kanaat önderi, emekli müftü Zübeyir Koç Hakk’a yürüdü. Bu gece saat 01:00 civarlarında Samsun’da kaybettiğimiz Zübeyir Hoca’nın cenazesi yarın (21.03.2009, Cumartesi) Samsun Abdullah Paşa Camii’nde öğle

Görele’nin yetiştirmiş olduğu seçkin kişiliği olan, kanaat önderi, emekli müftü Zübeyir Koç Hakk’a yürüdü. Bu gece saat 01:00 civarlarında Samsun’da kaybettiğimiz Zübeyir Hoca’nın cenazesi yarın (21.03.2009, Cumartesi) Samsun Abdullah Paşa Camii’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Samsun’da bulunan aile kabristanlığına defnedilecek.
Çok hareketli bir yaşantısı olan Merhum Zübeyir Koç 15.01.1934 tarihinde Görele Şahinyuva Köyü’nde dünyaya geldi. Yusuf ve Emine Koç’un beş çocuğundan biridir.
İlk öğrenimini Çanakçı’da tamamladı. İmam-Hatip Lisesi ve Yüksek İslam Enstitüsünü İstanbul'da bitirdi. 1956-1957 yıllarında Kore'de Türk Tugayı İmamlığında bulundu. İstanbul Bakırköy Osmaniye Camii, Hamidiye Camii, Çarşı Camii, Üsküdar Fatih Camii İmam-Hatipliklerinde bulundu. Daha sonra Antalya Merkez Vaizliğine atanan Zübeyir KOÇ, bir süre bu görevde bulunarak aynı İl Müftü Yardımcılığına atandı.

Antalya ili Alanya İlçe Müftüsü oldu. İskenderun ve Turhal ilçe Müftülüklerinde de bulunan KOÇ, 05.06.1970 – 08.03.1971 yılları arasında Uşak İl Müftülüğü görevinde bulundu. 08.05.1971 – 10.07.1978 yılları arasında Samsun İl Müftülüğü görevinde, 05.05.1980 – 26.01.1981 yılları arasında da Niğde İl Müftülüğü görevinde, 27.01.1981 – 01.03.1983 yılları arasında Sinop Müftlüğü görevinde bulunarak 1983 yılında Sinop Müftülüğünden emekliye ayrıldı.
27 yıllık memuriyet hayatı bulunan merhum Koç’un 4 çocuğu vardır.
Merhum Emekli Müftü Zübeyir Koç’un 09.08.2004 tarihinde kendisiyle ilgili olarak Aksiyon Dergisi’nde çıkan yazısında şunlardan bahsediliyordu;
Güney Kore'de 55 yıl önce bir elin parmaklarını bile geçmeyen Müslüman sayısı bugün 40 binlere ulaşmış bulunuyor. İslam'ın bu kadar hızlı gelişmesinin şüphesiz çeşitli sebepleri var. Ancak, onlardan biri hayli ilginç. Kore halkının İslam dinini sevmesinde Türk askerinin, özellikle de onlarla birlikte cepheye giden imam Zübeyir Koç'un katkısı çok büyük.

İkinci Dünya Savaşı sona ermiş, dünya rahat bir nefes almaya başlamıştır. Ancak, savaş rüzgârları durmaz. Kuzey Kore, düşman bellediği güneydeki kardeşlerine savaş açar. BM, güvenliği tehdit eden bu saldırıya karşı bölgeye asker gönderme kararı alır. Kore'ye gitmeyi kabul eden 16 üyeden biri de Türkiye'dir. Ekim 1950'de 4 bin 500 kişilik ilk Türk kafilesi uzun ve yorucu bir yolculuk sonrası Kore'nin Busan Limanı'na ulaşır.

Birinci kafile hiç vakit kaybetmeksizin cepheye koşar. Mehmetçik vurur, vurulur... Açlık ve sefalet içindeki bir milleti kurtarmak için cansiperane savaşır. Kişi başına düşen 150 dolarlık milli gelire sahip halkla yemeğini paylaşır. Uzak diyarlardan gelen askerlerin bu davranışları Korelileri cezbeder.

15 bin Türk askeri 3 yıl boyunca Kore'de kalır. Türk askerinin bölgedeki görevi, 'barış kuvveti' sıfatıyla savaş sonrasında da sürer. Genelkurmay Başkanlığı gönderdiği kafilelere sınavla seçilen birer imam atar. 1956 yılında bölgeye giden yedinci kafilenin imamlığına 21 yaşındaki Zübeyir Koç atanır.
Türkiye'de tek parti iktidarı vardır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin, iktidarının son yıllarında açtığı 10 imam hatip okulunun ilk öğrencilerinden biridir Koç. Okulun müdürü ve felsefe hocası Celalettin Kökten'in ısrarıyla Kore'ye gidecekler için açılan imamlık sınavına başvurur.

Başlangıçta "Daha ben çocuğum, burada ne işim var" diye de düşünür. Hatta, bir ara kaçmayı bile aklına koyar. Ancak çoktan Ankara'ya gelmiştir. Zübeyir Koç, sınava gelen yaşlı imamların tecvit üzerine münakaşa ettiklerini fark edince, "Şu tartışmanıza dahil olabilir miyim?" diye sorar. Ardından da tartışılan konuyla ilgili olarak, "Bunun doğrusu budur" der. Henüz bıyıkları terlememiş genç imamın cevabı üzerine yaşlı imamlar şaşkınlıklarını gizleyemez. Sınava katılan yaklaşık 200 kişi arasında tek mektepli Zübeyir Koç'tur. Aynı zamanda sınavın en genç katılımcısı da...

Kore’ye uzanan yol

Birkaç ay sonra gelen mektupla, sınavı birincilikle kazandığını öğrenir. Türk kafilesi ile birlikte Kore'ye gidecektir. O sırada Bakırköy'deki Osmaniye Camii'nde imamlık yapmaktadır. Kore'ye gideceği gemiye binmek üzere gittiği İzmir'de askeri karargahtaki birinci şube müdürü Tevfik Bey, genç imamı 'çocuk' olarak değerlendirir. Ancak Zübeyir Koç, bu tepkilere aldırış etmez.

İki gün sonra İzmir'den bir Amerikan gemisi ile hareket edilir. Hint Okyanusu'nda dalgalarla mücadele eden 7. kafilenin yolculuğu 24 gün 24 gece sürer. Kore'deki ilk durak İnshun Limanı'dır. Zübeyir Koç'a genç olduğu için ilk günlerde güven duymayan 7. kafilenin komutanı Cemil Uluçevik, onu sürekli takip etmektedir. Onu uyarmak için adeta imamın bir hata yapmasını bekler. Ancak Zübeyir Hoca'nın çalışkanlığı, bir süre sonra paşanın hoşuna gider. Her birliğe birer tane imam belirler; yazılı metinler hazırlayıp dini konularda eratı bilgilendirmeleri için...

Bir yılda Kore'ye camii yaptırdı

Türklerin Kore'ye ilk gidişi değildir aslında. Türklerin Kore'ye ilk ayak basmaları 1920'li yıllardır. Rusların baskısından kaçan Tatarlar, Kore'ye gider ve halk üzerinde olumlu izlenimler bırakır. Kore'de İslam'ın yayılmaya başlaması Kore Savaşı sonrası bölgede kalan Türk askeri ile gerçekleşir. Türklerin varlığından haberdâr olan Koreliler, Tugay Komutanı'na giderek "Biz İslam'ı öğrenmek istiyoruz" der. Bunun üzerine Cemil Uluçevik, kafilenin imamı Zübeyir Koç'u yanına çağırıp "Koreliler İslam'ı öğrenmek istiyor. Onlarla ilgilen" emrini verir. İslam'ı merak edenler Kore'nin ilk Müslümanlarıdır: Ömer Abdurrahman Kim Chingyu ve Abdullah Kim Yutu.

Görevi seve seve kabul eden Zübeyir Koç'a, Hüseyin diye çağrılan Shin Pek Hyong adında bir tercüman tahsis edilir. Bir anda İslam'ı tanımak isteyenlerin sayısı 5-6 kişiyi bulur. İlk sordukları soru tek Allah inancıdır. Anılarını anlatırken sanki o günlere yeniden dönen Koç, "Bir Allah'a inanmayı merak ediyorlardı. Allah elle tutulmaz, gözle görülmez dedim. Onlara Allah'ın bir olduğunu anlattım. Bizim için 'İsa Peygamber de hak, diğerleri de' dedim. Bu onların çok hoşuna gitti. Protestanlıktan, Martin Luther'den bahsettim. Bunlar sonunda ikna oldular. Sonra da çoğaldılar" diyor.

'Tebliğ' görevi yaparken her davranışını kontrol eder Zübeyir Koç; yeri gelir papyon takar, yeri gelir Korelilerin toplantılarına katılır. Birkaç ay sonra Türk Tugayı'nın içinde 59 Koreli törenle Müslüman olur. Zübeyir Koç, Korelilerin her birine Müslüman isimleri verir. İsimlerin iki defa kullanılmamasına dikkat eder. Kore'de İslam'ın ilk tohumlarının atılmasından sonra, Koreli Müslümanlar, okulların salonlarını kiralayarak konferanslar düzenler, gazetelere ilan verirler. Konuşmacı olarak da Zübeyir Koç çağrılır. Müslüman olan olmayan herkes bu konferanslara katılır.

Genç imamın bir yıl kaldığı Kore'de, Müslümanların sayısı 211 olur. Ayrılmadan önce Kore'nin ilk camisi barakadan yapılır; minaresi de bidonlardan... Bu cami önce Tugay Komutanı Uluçevik'e, oradan da Genelkurmay Başkanlığı'na "Koreliler bizden bir cami istiyor. Ne yapalım?" diye bir yazı ile bildirilir. Ankara, Kore'de askerlerin cami yapmasına ve açmasına izin verir. Türk askerleri ve Korelilerin birlikte inşa ettiği caminin açılışını 16 Temmuz 1956 tarihinde Tuğgeneral Cemil Uluçevik Paşa yapar.

Kore'de bir yıl içinde 200'ün üzerindeki kişinin Müslüman olmasına vesile olan; bir de cami yapılmasını sağlayan Zübeyir Koç'a Genelkurmay bir teşekkür belgesi verir. Koç, teşekkür olayını şöyle anlatıyor: "Uluçevik ilk başlarda benim yaşımdan dolayı çalışmalarıma önyargı ile bakıyordu. Ancak daha sonra yaptıklarım onun hoşuna gitti. Bana takdirname verdi. Bütün subayları topladı. 'Ben aldanmışım' dedi"

Zübeyir Koç'un İslam'ı anlatmak için verdiği konferanslara Hıristiyan misyonerlerin tepkisi gecikmez. Genç imamı vazgeçirmek üzere Amerika Uzakdoğu Kuvvetleri'nin papazı gelerek 'Dinlerin aslı birdir, biz çalışıyoruz, İslam'a gerek yok' der. Ancak Koç, İslam'ı anlatmaktan geri durmaz. Hıristiyan misyonerler önce konuyu gazeteler aracılığı ile gündeme getirir. İngiliz gazeteleri bu konuya önem verir ve sayfalarında İslam'ın Uzakdoğu'da yayılmasını uzun süre işler. Hatta çalışmalar Vatikan'a kadar bildirilir. Ancak Zübeyir Koç, bu engelleme çalışmalarının ters teptiğini ve kendine gelen 10 Amerikalının da Müslüman olduğunu söylüyor: "Vazgeçirmek için çok uğraştılar. Misyonerler ayrıca çok da zengindi. Ama başarılı olamadılar."

Zübeyir Koç, bir yıllık görevinin dolmasından sonra Türkiye'ye döner. Önce imam hatipten mezun olur, sonra da İslam Enstitüsü'nü bitirir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde imamlık, vaizlik ve müftülük yapar. 1986 yılında emekli olup Almanya'ya gider. Koreliler onun için "Biz Müslümanlığı Zübeyir Koç'tan öğrendik" diyor.

Kore'den ayrı kaldığı süre içinde birçok cami açılmış ve Müslümanların sayısı da artmıştır. 30 sene sonra Cengu Camii'nin açılışı için Kore'ye davet edilir. O da seve seve gider. Ancak Kore bıraktığı Kore değildir artık; ülke zenginleşmiştir. 30 yıl önce inşa ettikleri baraka cami de kaybolmuştur. Yerine 7-8 tane modern cami yapılmıştır. "Oluklu saçtan yaptığımız o caminin yerini Koreliler de bulamıyor, ben de bulamam. Kore çok fazla zenginleşmiş. Geçmişte pirinç damlı evlerden geçilmiyordu. Ayrıca Kore'deki ilk Müslümanlar da vefat etmiş" diyen Zübeyir Koç, şimdi emeklilik günlerini Samsun’da geçiriyor.
Habername’nin sevilen ve en çok okunan yazarı Cezmi Koç’un da amcası olan merhum Zübeyir Koç’a habername ailesi olarak Allah’tan rahmet, geride kalan aile efradına, tüm sevenlerine ve dostlarına sabr-u cemil dileriz.

Hayat Haberleri