Balyoz soruşturması kapsamında itiraz üzerine ikinci kez tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan cezaevinden basın açıklaması niteliğinde dördüncü mektubunu yazdı. Avukatı Celal Ülgen, Çetin Doğan'ın mektubunu basın mensuplarına ulaştırmak için Beşiktaş'ta bulunan İstanbul Adliyesi'ne geldi.
Romen Diyojen'in Atina sokaklarında gece karanlığında elinde fenerle adalet aradığını anlatan Avukat Ülgen, "Biz de Çetin paşa ile birlikte mektup yazarak sizlerle paylaşarak adaleti arıyoruz. Adaleti, hakkı ve hakkaniyeti arıyoruz. Bütün yazdıklarımıza, söylediklerimize karşın mahkemeler, savcılıklar, duvar gibi dediklerimizi, söylediklerimizi ya anlamaya zamanları yok ya da Türkiye'de yargı bağımsızlığı yok." diye konuştu. Ülgen, soruşturmaya ilişkin yeni bir çelişki tespit ettiklerini, Çetin Doğan'ın mektubunda da bulunmayan bu çelişkiyi ilk kez basın mensuplarıyla paylaşacağını söyledi.
Balyoz Harekatı Eylem Planı eklerinde 800 Silahlı Kuvvetler personelinin ihraç edileceği ya da görevden uzaklaştırılacağı yönünde bir liste bulunduğunu hatırlatan Ülgen, "Bu liste yaklaşık 80-85 sayfa. Listede bulunan 3 görevli, aynı zamanda Çetin Doğan'ın 1. Ordu Komutanı iken yaptığı yasal, legal plan seminerinin içinde bulunuyor. Ne demektir bu? Yani düşünürseniz, Balyoz Harekat Planı doğru ise o zaman Balyoz Harekat Planını yapanların İçinde bulunan kişiler aynı zamanda kendilerinin TSK'dan ihracını düzenleyen eke de onay vermiş olacaklar." dedi.
Bahsettiği üç komutan subayın halen görevde olduğunu söyleyen Ülgen, bu çelişkisi basın mensuplarının bulmasını istediğini ifade etti. Ülgen, "İsimleri de var bizde. Önce siz bulun, birlikte değerlendirelim. Adına Balyoz denen harekat planının daha öncede anlattığımız nedenlerle sahte olduğunu ithal ve kurgulanmış olduğunu gösteren en önemli belgedir." diye konuştu.
Avukat Ülgen'in, konuşmasının ardından basın mensuplarına dağıttığı Çetin Doğan tarafından yazılan 7 sayfalık mektubun başlık kısmında, "Adalet Bakanlığı'na Dikiş tutturamayan Balyoz tezgahında yeni safha yazmak çare aramaktır." ifadesi bulunuyor. Doğan, mektup yazmasının nedenini ise "Siyasal bir davaya dönüşen Balyoz girdabından yaşadığımız toplumu çıkarabilmenin yolunu, gerçeği bilenler kendi hesapları için susmayı yeğledikçe, dört duvar arasında bıkmadan, usanmadan yazmaya devamda buluyorum" şeklinde açıkladı. Doğan, bir sonraki mektubunda da 'inciler ve takıntılar' başlığı altında ifade tutanaklarını değerlendireceğini açıkladı.
Her karanlığın ardından er geç günün ışıldamasının doğanın bir kanunu olduğunu söyleyen Doğan, "Bu nedenle dimdik ayaktayız, dayanıyoruz ve de dayanmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Soruşturma evraklarının kendisine verilmemesini eleştiren Doğan, mektubunda Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu'nun yazdığı "Karargah" adlı kitabı da 'iğrenç' olarak tanımladı. Ülgen, "Umarım CMK 250. Maddesi ile yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nden hiç olmazsa biri, konuya ilişkin yayınlanan 'Karargah' adlı iğrenç iddialarla oluşturulan kitabı ve medyada yayınlanan dava konusu iddiaları dikkate alarak, hiç olmazsa iğrenç planların içerisine kaydedildiği belirtilen 11 ve 17 No'lu CD'ler ile dosyalardaki bilirkişi raporlarına ulaşmamızı engelleyen kısıtlamayı kısa sürede iptal eder." ifadesini kullandı. Doğan'ın mektubunda dava konusu edilen belgelerin (düzmece ve gerçek olanlar dahil) 21 Ocak 2010'dan çok daha önce Beşiktaş Adliyesi'nde CMK 250. Maddesi ile görevli savcıların ellerine teslim edildiğinin de dikkate alınmasının uygun olacağı anlatıldı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Oktay Kuban için "çetenin hakimi" yakıştırmasının bir bakan tarafından yapılıp yapılamayacağını da soran Doğan, "Eminim ki, Beşiktaş Adliyesi'nde 2007 senesinden beri (elbette daha önceki yıllardan beri de olabilir) görev yapan önyargısız, vicdanının sesini dinleyen hakim ve savcılar vardır." diye konuştu.
Doğan, savcıların ön yargılı ve takıntılı olduğunu ileri sürdüğü mektubunda soruşturma evraklarını da formüle etti. Askeri Bilirkişi Raporu + TÜBİTAK Bilirkişi Raporu = Balyoz Güvenlik Harekat Planı diyen Doğan, "Savcılarımızdan beklentimiz, CD'ler konusunda önyargıdan uzak, zamanımızın teknolojisinin nelere muktedir olduğunu öğrenmek için çaba sarf etmeleri veya bu konuda gerçek 'bilirkişi' bulmalarıdır. Bu konuda kendilerine yardımcı olmak için hazırlık yaptığımızı da belirtmek isterim." yorumunu da yaptı.