Resul-i Ekrem Efendimiz ile oturuyorduk. Allah Resulü: "Birazdan yanınıza cennetlik bir adam gelecek, onu görmek ister misiniz" buyurdu. Çok geçmeden Medineli bir sahabi çıkageldi. Ayakkabılarını elinde tutuyor, yeni abdest aldığı için sakalından sular damlıyordu.
Ertesi gün Efendimiz aynı sözleri tekrarladığında yine aynı sahabi mescidin kapısında beliriverdi. Bu durum üçüncü gün yine aynı şekilde yaşandığında, Ashab-ı Kiramdan ilme ve ibadete düşkünlüğü ile tanınan genç sahabi Abdullah bin Amr, Medineli sahabinin peşine düştü.
Abdullah bin Amr'ın merakı
Bu sahabi hangi ibadeti ya da hangi özelliği sayesinde cennetle müjdeleniyor, Allah Resulü bu müjdeyi neden üç gün boyunca tekrarlıyordu? Abdullah bin Amr bunu öğrenmeli ve Medineli sahabiyi cennete götürecek ameli kendisi de hayata geçirmeliydi. Medineli sahabinin kapısını çalarak, kalacak bir yerinin olmadığını, bir süre kendisini misafir etmesini rica etti. İsteği kabul edilince de üç gece bu sahabinin evinde kaldı ve onunla aynı odada yatıp uyudu.
Seni hangi amel cennetlik yaptı?
Abdullah, adamın yanında kaldığı bu süre zarfında adamın davranışlarında bir farklılık göremedi. Gün boyu diğer Müslümanların yapmadığı ve sadece bu zatın yaptığı özel bir şey yoktu. Gece yarısı uyanıp ev sahibinin ne yapacağını merak etti. Acaba kaç rekât gece namazı kılacak, Rabbine yalvarırken neler söyleyecek, gözünden nasıl da yaşlar dökülecekti?
Geceler boyu boşuna bekleyip durdu. Ev sahibi, geceleri kalkıp ibadet etmiyor, sabah namazına dek uyuyor, sadece uyanıp yatağında sağına soluna dönerken Allah'ı zikrediyor, tekbir getiriyordu. Büyük bir serveti olmadığı için sadaka dağıtamıyor, ancak konuşmasına çok dikkat ediyor, dilinden hayırlı ve güzel sözler dökülüyordu.
Abdullah nihayet üçüncü günün sonunda işin aslını ev sahibine anlatarak şöyle sordu: Hz. Peygamber üç gün üst üste "Birazdan yanınıza cennet halkından birisi gelecektir" buyurdu. Efendimizin bu sözlerinden sonra her defasında sen çıkageldin. Bunun üzerine ben de birkaç gün senin yanında kalarak seni cennet halkından yapan amelini öğrenip onu işlemek istedim. Fakat bu üç gün içerisinde büyük bir amel yaptığını görmedim. Acaba seni bu mertebeye hangi amelin ulaştırmış olabilir?"
Hiçbir Müslüman'ı kıskanmam!
Sahabi, Abdullah'a şu cevabı verdi: Senin gördüğünden başka yaptığım bir ibadetim yok.
Ben Hiçbir Müslüman'a kin gütmem
Abdullah gitmek üzere ayağa kalktı. Aradığı cevabı bulamamıştı. Resul-i Ekrem bu adamı neden hem de üç kez üst üste Cennetle müjdelemişti. Bu adamda olup da kendinde ve diğer kimselerde olmayan özellik hangisiydi? Bunları düşündüğü sırada Medineli sahabinin sesini duydu: Dur yeğenim, söylediğim gibi gördüğünün dışında benim hiçbir amelim yoktur, ancak şu var ki ben hiçbir Müslüman'a kin gütmem ve Allah'ın bir başkasına verdiği nimeti asla kıskanmam.
Abdullah, bunun üzerine: 'Seni Cennetlik yapan ve bizim sahip olamadığımız şey işte budur' dedi. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 166)
Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz!
Medineli sahabi belki pek çoğumuz için sıradan bir kimse idi. Fakat o ağzından çıkan kelimelere dikkat eden ve güzel konuşan bir Müslüman'dı. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir mümin olarak ya hayırlı bir söz söylüyor ya da susmayı tercih ediyordu. (bkz. Müslim, İman 74)
O, Müminlere düşmanca davranmıyor, kin güderek, haset ederek güzel amellerini heba etmiyordu. Allah ve Resulü bütün Müslümanlara haset etmeyi haram kılmıştı
"Haset etmekten sakının. Zira ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir." (Ebû Dâvûd, Edeb 44)
Kin tutmak, Allah'ın nimet verdiği bir kimseyi kıskanmak, haset etmek insanları mutsuz ve huzursuz kılar. Kin tutanlar, yüreğinde nefret taşıyanlar, hırslarının ve nefislerinin kölesi olurlar. Ve cennete sadece yüreği özgür olanlar girebilir.
Enes bin Malik, Efendimiz'in şöyle buyurduğunu bizlere haber verir: "Birbirinize kin tutmayınız, hased etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32)