Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında terörist başı Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmasını değerlendiren Kürt siyasetini en iyi bilen isimlerden Radikal gazetesi yazarı Cengiz Çandar, Öcalan’ın çağrısıyla ilgili çarpıcı değerlendirmelerdebulundu.
Cengiz Çandar iki BDP milletvekili tarafından okunan mektupla birlikte Abdullah Öcalan ve PKK’nın meşrulaştığını kaydederek şunları söyledi:
"Konuşmasını felsefi çerçevesiyle anlamak algılamak gerekiyor çünkü yönteme ilişkin ayrıntılara girmedi. Silahlı güçlerimizin sınır dışı zamanı gelmiştir dedi ama tarih ve yöntem belirtmedi. Bunlar belli ki müzakerelerle belirlenecek. En önemlisi de bu konuşma Abdullah Öcalan’ın meşrulaşmasıydı. Örgütün meşrulaşmasıydı. Konuşmanın girişinde bugüne kadar onlarca yıl Kürtler için yaptıkları fedakarlıkların helal olmasını söyledi. Bu cümleyle PKK’nın mücadelesinin doğru olduğunu söylemiş oldu. O mücadelenin altını çizmiş oldu."
BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İPTAL OLDU
NTV canlı yayınında çağrıyı değerlendiren Cengiz Çandar oldukça çarpıcı ifadeler kullandı. Cengiz Çandar, “Sözlerin bir yönüne bakarsak özünü kaçırmış oluruz. Bağımsız Kürdistan anlamında, yani Türkiye topraklarından bir bölüm ayrılacak ve orada bağımsız bir Kürdistan oluşacak düşüncesi varsa bu konuşma ile o iptal edilmiştir. Öyle bir şey olmayacak. Zaten biraz şiirsel bir vurguyla 'Ağrı ve Cudi dağları Erciyes ve Kaçkar dağlarının kardeşidir. Fırat ve Dicle nehirleri Sakarya ve Kızılırmak’la kardeştir' diyerek, mevcut Türkiye topraklarının birliğinin altını çiziyor. Toprak ayrılması, toprak bölünmesi ve onun üzerine oturacak bir ulus devleti reddediyor. Kendi diliyle kapitalist modernitenin empoze ettiği durumlardır diyor. Ama bunları derken Kürdistan diyor, kadim Anadolu halkları diyor” dedi.
TÜRK ULUS DEVLETİNİ DE REDDEDİYOR
Cengiz Çandar sözlerine şöyle devam etti:
“Mesajın ilk bölümlerinde Kürdistan ve Anadolu'nun tarihine yakışır diyerek bugünkü Türkiye dışındaki bir bölgeyi de bağımsız devlet zemini değil bir coğrafi kavram olarak kamuoyunu hazırlıyor. Kürtler zaten kendi aralarında Kürdistan diyor sorun yok da, Türkler Kürdistan denince siyasi olarak anlayıp bölünme diye yorumluyor. Bunu Türkiye'nin nehirlerine dağlarına, kardeşliklerine, kadim Anadolu halklarına Ermeniler, Türkmenler diye bir vurgu yaparak bugün Lozan ölçülerinde dini azınlık sayılan Ermenileri, Türkmenleri ifade edip halklar birliği olarak düşünüyor. Ulus devlet olarak Kürdistan'ı reddedince Türk Ulus devletini de reddetmiş oluyor. Peki demokratik özerkliği mi federasyonu mu savunuyor? Onun felsefi bir kavram halinde, demokratikleşme diyerek çerçevelendiriyor ama somuta girmiyor.”