24 TV'de yayınlanan Yeni Türkiye programında Mustafa Karaalioğlu ve İbrahim Kiras, 17-25 Aralık operasyonları, HSYK tartışmaları ve gündemi meşgul eden diğer konuları değerlendirdi.
CEMAAT OPERASYONLARA NEDEN SAHİP ÇIKIYOR?
Operasyonlara Cemaat'in neden sahip çıktığını tartışan Karaalioğlu ve Kiras, yıllar boyunca Türkiye ve hatta dünyada büyük sempati toplayan yapının nasıl olup da herkesi karşısına aldığı sorusuna yanıt aradı.
CEMAAT BUNU NEDEN GÖZE ALDI?
İbrahim Kiras, konuyla ilgili değerlendirmesini yaparken, Cemaat'in kronolojik olarak perspektifini ortaya koydu, son 40 gün içinde de Türkiye'de büyük bir kesimin tepkisini çekmeyi göze aldığını söyledi.
Karaalioğlu'nun "Uzlaşmayı tercih eden bir Cemaat'in, özellikle dindar bir hükümete karşı, sivil toplum örgütlerine, hükümete yakın olan STK'lara karşı ve büyük bir tabana karşı bir pozisyon alamayacağı, almasının mantığa aykırı olduğu söyleniyor. Neden böyle bir girişimde bulunmuş olabilir Cemaat? Mantıklı bir cevap almak mümkün değil. 'Tayyip Erdoğan gitsin de, bize ne olursa olsun.' girişiminin motivasyonu ne olabilir? Büyük bir Erdoğan nefreti mi var? İktidara ortak olma duygusunun ve artık zamanının geldiği düşüncesi mi var? Ne olabilir?" sorusuna İbrahim Kiras şöle bir analizle cevap verdi:
HERKES GÜLEN CEMAATİ'Nİ HOŞGÖRÜ CEMAATİ OLARAK TANIDI AMA...
Aslında bu işin bir evveliyatı var. Fethullah Gülen Cemaati'ni Türk kamuoyu nasıl tanıdı? Barıştan, kardeşlikten, diyalogdan, her türlü konuda sonsuz toleransı, hoşgörüyü öne çıkaran bir hareket, dini cemaat olarak tanıdı.
BÜTÜN SİYASİ KESİMLERLE, PARTİLERLE İYİ GEÇİNDİLER
Ve Cemaat bu imajını aşağı yukarı 20-25 sene devam ettirdi. Bütün o dönemleri hatırlayalım. Bütün siyasi kesimlerle, partilerle, hemen hepsiyle en solundan en sağına kadar hepsiyle iyi geçinen, onlarla güzel fotoğraflar veren bir cemaat vardı. Ve diyalog, barış, hoşgörü dışında hiçbir şey söylemiyordu. Kavga edecek, militan birgörüntü verecek bir Cemaat olacağını o günlerde bize söyleseler hiçbirimiz inanmazdık.
GÜLEN TÜRKİYE'DEN AYRILIP ABD'YE YERLEŞİNCE...
Fakat, aşağı yukarı, Gülen'in Türkiye'den ayrılıp, Amerika'ya yerleştiği tarihten itibaren Cemaat'in söyleminde yavaş yavaş bir değişme başladı.
Özellikle Türkiye'de de bir demokratikleşmenin, Yeni Türkiye'nin doğum sancılarının olduğu günlerde ortaya çıktı Cemaat ve o günlerde hemen herkesin (en azından demokrat kamuoyunun) gıptayla izlediği bir tutum gösterdiler demokrasinin muhafazası konusunda. Darbelere, vesayete karşı bir mücadele yürütüyor görünüyorlardı.
CEMAAT BİRDEN, HER KESİMLE KAVGA ETMEYE BAŞLADI
Zaman içinde işler artık iyice çığırından çıktı, Cemaat her kesimle kavga etmeye, her kesime bir şekilde ucu dokunan bir takım agresif politikalar uygulamaya başladı.
Önce, Ulusalcıları, Atatürkçüleri karşısına almıştı. Sonra milliyetçi kesimi, MHP'yi karşısına aldı. GiderekMilli Görüş geleneğinden gelen grupları karşısında aldı.
En sonunda Fenerbahçe'yi bile karşısına aldı. Böyle bir evveliyatı var Cemaat'in.
28 ŞUBAT'TAN HEMEN SONRA CEMAAT'İN GENETİĞİNDE ÖNEMLİ BİR DEĞİŞİKLİK OLDU
28 Şubat'ın hemen arkasından başlayan süreçten itibaren Cemaat'in genetiğinde tabiri caizse önemli bir değişiklik olduğunu gözlemliyoruz. Benim düşüncem o.
ELLERİNE FIRSAT GEÇERSE 17 ARALIK'I BİLE ARATACAK GİRİŞİMLER OLABİLİR
Dolayısıyla, 17 Aralık ve onun öncesindeki 7 Şubat'taki o aşırı tavır da o gelişimin doğal sonucu belki de. 17 Aralık sürecinden sonra da yeni bir tavır geliştirme fırsatı bulurlarsa, belki 17 Aralık'ı da aratacak girişimlerde bulunabilirler diye düşünmek lazım.
KARAALİOĞLU: 17 Aralık'tan bu güne geldiğimizde, daha 40 günü doldurmadan bambaşka bir meşruiyet çizgisine gerilemiş durumda. İslami kesimlerin, muhafazakar kesimlerin bir sempatisi vardı. Bu kesimlerin dışında bu ilişkiler ağı ortaya çıkınca görüyoruz ki, Boğaz Sermayesi, İstanbul Sermayesi şeklinde niteleyebileceğimiz kesimlerden de bir sempati kazanmış durumda olan bir hareket henüz 40 günü doldurmadan hızlı bir şekilde meşruiyetini, sempatisini kaybediyor.
Neredeyse, herkesin gözü önünde, herkesin parmak sallayarak gösterdiği bir harekete dönüşmüş durumda. Nasıl bir motivasyon olabilir?
GALİBA HER ŞEY FEDA ETMEK KAVRAMINDA GİZLİ
Kiras: Feda etmek kavramında gizli galiba herşey. Az önce anlatmaya çalıştığım o kronolojik gelişme bilinçli olarak tercih edilebilecek bir şey değil. Her kesimle kavga, kendi genetik kodlarını ayrıştırarak başka bir nesneye dönüşme, netice itibariyle kendisine zarar verecek, devletle kavga en azından yoktu.
ŞİMDİ DOĞRUDAN DEVLETLE KAVGAYA TUTUŞTULAR
Devlet bir yanağına vursa, öbür yanağını çevirir, okullarına düzenleme yapmak istiyorum derse devlet, okullarımın tamamını sana vereyim, ne demek, lafı mı olur diyen bir gelenek, şimdi doğrudan devletle kavgayı göze almış olduğuna göre bu işin arkasında, Cemaat'in tepesinde yönetici bir klik olduğu anlaşılıyor. Bunların bilinçli bir tercihle izledikleri bir yol olduğunu düşünmek insan aklına hakaret olur. Demek ki başka bir şey var. Belki bugün itibariyle telaffuz etmek doğru olmayabilir. Ama herkes böyle bir akıl yürütmenin nereye varacağını az çok hissedebilirler diye düşünüyorum.
HABER10