TVNET'te Gazeteci Yazar Ferhat Ünlü'nün sunduğu, SABAH Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek'in ise yorumcu olarak katıldığı 'Haber-Analiz' programının ilk konuğu SABAH Gazetesi Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı oldu. Kütahyalı, tutuklu bulunan Orgeneral İlker Başbuğ'un o dönemlerde 'Cemaat'in büyük bir tehlike olduğunu söylediğinin altını çizdi.
TVNET'te 'Haber-Analiz' programına konuk olan Rasim Ozan Kütahyalı, cemaatçi polis ve yazarlarla görüştüğünü ve kendisine kitap yazma teklifi olduğunu söyledi.
BANA KİTAP YAZDIRACAKLARDI
Kütahyalı, "Hatta cemaaten biri bir kitabın benim ismimle çıkmasını istediler. Hazır bir metin verdiler. Özellikle Hrant Dink kitabı gibi kitapların içeriğinde olan maddeler polisler tarafından yazılmış ve verilmiştir. O dönemde destek verdim. Tanıdıktan sonra ilişkimi kestim. O görüştüğüm kişileri daha farklı bir yerlerde gördüm" dedi.
ÖFKELİ YAZILAR YAZDIM
Kütahyalı şöyle konuştu:
“2008 yılında tam kapatma zamanında hep öfkeli yazılar yazardım. Onun dışında ben gazeteye iki defa gittim. Orada tek kitlendiğim nokta zalim Askeri vesayet vardı. Onlarla uğraştım. Önümüzde askeri bir vesayet vardı. Ergenekon olayını onlar üstlendi. Maksat vesayeti kırmak değildi. Benim herhangi bir istihbari bilgim yoktu. Liberal demokrasiye tam inanıyordum.
BAŞBUĞ'UN TUTUKLANMASINA KARŞI ÇIKTIM
İlker Başbuğ'un tutuklanmasına karşı çıktım. Ben sadece ona devlet adamı değil, devlet memurusun demiştim. İlker Başbuğ, “Biz bu tasfiyeyi kendimiz yapmazsak birileri bunu dağıtır” demeliydi.
BAŞBUĞ, GERÇEK TEHLİKE'NİN CEMAAT OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİ
İlker Başbuğ'a bugün baktığımda esas tehlikenin cemaat olduğunu söylemişti. Ordu, TSK'cı taban var. O tabana bunu ikna edemedi. O tabana Erdoğan'ı anlatamadı.
7 ŞUBAT GERÇEK ÇILGINLIKTI
2011 yılında görüştüğüm cemaatçiler ağırdan Erdoğan'ı eleştirirdi. 7 Şubat'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik operasyon gerçek bir çılgınlıktı. Baktığınız zaman gerçekten artık 'Güvenlik, yargı, istihbarat' bizde olsun gerisi ise gelen iktidarın olsun şeklinde tavır sergilediler.
7 ŞUBAT MİT KRİZİ
7 Şubat MİT Krizi Emniyet ve Vatan'da pişirilmiş bir olaydır. Fethullah Gülen ve Başbakan Erdoğan eğer görüşmüş olsaydı bu kriz çözülürdü. Hizmettin önemli aktörlerine gidildi. Kısıklı-Altunizade görüşmesi gerçekleşti. O dönem ben gazetecilik kimliğimi bırakmıştım. Türkiye'nin demokrasisi için bu görüşmeyi sağlamak için çalıştım. O konuda ben elimden geleni yaptım. Türkçe Olimpiyatlarında Başbakan Erdoğan bir çağrı yapsa bu çağrı yerini bulur dedim. Erdoğan'da o çağrıyı yaptı. Orada bir süreç vardı. O süreçte mücadele etti. Ondan sonra 'Başbakan bu hasret bitsin' dedi. Ama yine hayal kırıklığına uğradık. Ben o zaman cemaat tabanının yaptıklarından dolayı mahçup duruma düştüm. Ama cemaat bundan sonra “14 haziran 2012 fırsatını kaçırmışız” diyecekler.
TEMASLAR NASIL OLDU
Ben o dönem paralel polisleri ve savcıları tanımazdım ve bilmezdim. Ben kafama göre bağımsız bir adamdım. Cemaat'ten inanılmaz bir ilgi vardı.
CEMAAT'Çİ POLİS VE SAVCILARLA GÖRÜŞTÜM
Kasım 2010 yılında biri beni aradı. Seninle 'İstanbul Emniyet'inden birileri tanışmak istiyor' dediler. Bu Müdürler ve bu savcıların cemaatten olduğunu biliyordum. Kapılardan karşılandım. Oturdum konuştum. 24 saat kendini adamış bir kadro vardı. Kürt sorununa tersten bakan bir kadroyu da görmüştüm. PKK'yı TSK'nın bir kolu olarak görüyorlardı. Birçok konularda konuştular. Onlara yönelik asker tabanlı Psikolojik Harp'te vardı.
BANA KİTAP YAZDIRACAKLARDI
Hatta cemaaten biri bir kitabın benim ismimle çıkmasını istediler. Hazır bir metin verdiler. Özellikle Hrant Dink kitabı gibi kitapların içeriğinde olan maddeler polisler tarafından yazılmış ve verilmiştir. O dönemde destek verdim. Tanıdıktan sonra ilişkimi kestim. O görüştüğüm kişileri daha farklı bir yerlerde gördüm.
Ömer Adıyaman/Sontv