“Hanefi Avcı’nın tutuklanmasından rahatsız olan birisi varsa asıl, o da biziz. Bu tutuklama en çok zararı bize verdi...” diyor.
Şaşırarak bakıyorum.
Gülen Cemaatinin önde gelenlerinden biri ile son günlerdeki gelişmeler üzerine konuşuyoruz. Hanefi Avcı’nın tutuklanmasında Cemaat ile ilişkilendirilmesi konusunda rahatsızlığını dile getirirken samimi gözüküyor.
“Ancak tüm cemaat sizin gibi düşünmüyor sanırım, yoksa bu konuda sizin ağzınızdan çıkan şu sözlerinizin tek bir tanesini duymayı bırakın cemaatin kanaat önderlerinden de bu yönde tek bir söz duymadık, okumadık” diyorum.
Bu sefer sinirli bir şekilde “Kanaat önderi diye kimi kast ediyorsun?” diyor.
“Hepsini bir kenara bırak Hüseyin Gülerce ve Ekrem Dumanlı’yı sayabiliriz mesela” diyorum.
“Sen benim dediklerime kulak ver” diyor ve anlatmaya başlıyor.
AK Parti ile Gülen cemaatinin yaslandığı dini kökenleri tarif ederken iki ayrı anlayış olduğunu din tarihinin sayfalarına girerek tek tek örnekler vererek anlatıyor. Aslında birinin yani ‘Gülen Cemaatinin’ ılımlı ve özgürleştirici bir bakış açısı varken Ak Parti’nin yaslandığı perspektifin lider sultasına dayalı bir kökenden geldiğini anlatıyor.
Şaşkınlıkla izliyorum. Bugüne kadar AKP ile Gülen cemaati arasında adı konulmamış bir ittifak olsa da özellikle Ak Parti cephesinde Gülen Cemaatinin kimi icraatlarından rahatsız olduğu dedikodularını duymuştum ancak ilk kez Gülen cephesinden Ak Parti ile ilgili bu kadar net ‘farklılıklar’ tanımlaması duyuyorum.
Üstelik bu öyle alt düzeyde mesela TRT içindeki kadrolaşmadaki çekişmeler ya da Emniyet veya hukuk içindeki, o memur bu savcı düzeyinde değil çok daha üst düzey ve üst perspektiften dile getiriliyor.
Görüşmenin detaylarını burada bire bir yazmayacağım.
Ancak sizlerle bu ilginç görüşmeden edindiğim bazı izlenimleri paylaşmak isterim.
Görünen o ki özellikle Mavi Marmara sonrasında Cemaat ile AK Parti arasında gerilen ipler kopma noktasına gelmese bile hayli incelmiş durumda. Benim edindiğim izlenim (bunu özellikle vurguluyorum) Cemaat içinde Hanefi Avcı olayının Ak Parti üst düzey yöneticilerinin Gülen Cemaatini zor durumda bırakacak bir ‘girişim’ olarak değerlendiriliyor olduğu yönünde. Hatta cemaate göre Hanefi Avcı olayı bizzat Başbakanın ve İçişleri Bakanının bilgisi dahilinde geliştiği şeklinde bir izlenim edindim.
Görünen o ki özellikle Mavi Marmara sonrasında Cemaat ile AK Parti arasında gerilen ipler kopma noktasına gelmese bile hayli incelmiş durumda. Benim edindiğim izlenim (bunu özellikle vurguluyorum) Cemaat içinde Hanefi Avcı olayının Ak Parti üst düzey yöneticilerinin Gülen Cemaatini zor durumda bırakacak bir ‘girişim’ olarak değerlendiriliyor olduğu yönünde. Hatta cemaate göre Hanefi Avcı olayı bizzat Başbakanın ve İçişleri Bakanının bilgisi dahilinde geliştiği şeklinde bir izlenim edindim.
Bunları dinlerken şaşkınlığımı gizleyemiyorum. “Biz bu kadar aptal mıyız, hakkımızda kitap yazan böyle bir ismi bu şekilde tutuklatalım?” diyor.
“Açık söyleyeyim ben şaşırdım ama eminim Hanefi Avcı da bu kadar çabuk ve kör gözüm parmağına bir müdahaleyi beklemiyordu sanırım, zira başına birşey gelirse 10 yıl sonra bile gelebileceğini söylüyordu ancak bu kadar çabuk cezaevini göreceğini o bile tahmin etmiyordu” diyorum.
Yıllardır Gülen cemaatini uzaktan da olsa takip ediyorum. İlk kez böylesine net bir Ak Parti vurgusu ile karşılaşıyorum.
Konuşmaları dinlerken ‘Acaba olaylardan dolayı bir hedef şaşırtma mı var?’ diye kuşkuyla içimden geçiriyorum. Hanefi Avcı’nın tutuklanması ve kamuoyunda oluşan net tepkilerden cemaat rahatsız olmuş olabilir mi? Bu bir u dönüşü mü mesela, ya da yeni bir PR çalışması olabilir mi? Olsa bile AKP ile ilgili bu kadar net bir kuşku duyuyor olmaları ve benim bunları yazacağımı bilerek benimle bu duygularını paylaşıp dile getiriyor olmaları işi daha da ilginç hale getiriyor.
Hanefi Avcı ile ilgili gelişmelerde bir hedef şaşırtamaca bile olsa Cemaat’in önde gelen isimleri tarafından AKP’nin bu kadar net hedef tahtasına oturtuluyor izlenimi edinmem bir ilk.
Daha sonra son gelişmeler üzerine konuşmaya devam ediyoruz.
Hanefi Avcı konusunda ise karşılıklı bol ‘ama’lı bir sohbet gelişiyor...
Yaklaşık 2 saatlik konuşmamız bitip tam giderlerken Hanefi Avcı’nın daha önce kitabında Emniyet’in imamı olarak tarif ettiği Kozanlı Ömer’in suç duyurusunda bulunduğunu ve dava açacağını söylüyorlar. ‘Kitap çıktığında sizi arayıp Kozanlı Ömer kimdir hakkında bu kadar iddia var söyleşi yapmak için kendisine ulaşmak istiyoruz diye sormuştum , ‘tanımıyoruz’ demiştiniz.” diyorum.
‘İnanmayacaksın ama sonradan tanıştık’ diyor.
İnanmıyorum!
Ama hala Kozanlı Ömer ile Hanefi Avcı’nın iddiaları ile ilgili bir söyleşi yapmak istiyorum bakın…