Görüşmelerde KKTC'nin enerji planlamasında çeşitli alternatiflerin gündeme geldiğini kaydeden Tatar, köklü çözümler bulunabilmesi için farklı görüşleri değerlendirdiklerini aktardı.
Adada uzun vadeli planlamalar yapılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Tatar, anavatan Türkiye ile ilişkiler kapsamında ekonomik anlamda bağların güçlenebilmesinin de önemine işaret etti.
Tatar, su projesinin ardından deniz altından çift yönlü kabloyla enterkonnekte sisteminin, Türkiye'ye ve mümkün olduğunca Avrupa Birliği'ne (AB) kadar bağlanabilecek bir yatırım olduğunu kaydederek, bunun adanın geleceği bakımından fevkalade önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı olarak 1 Temmuz 2022'de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres üzerinden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) verdiği önerisinden bahseden Tatar, Türkiye'nin var olan iletim hatları ile kendilerinin enterkonnekte Avrupa Birliği'ne hem KKTC hem GKRY olarak bağlanmalarının köklü ve enerji konusunda sürdürülebilir bir çözüm olması açısından önemli olduğunu söyledi.
Tatar, GKRY'nin gündeminde 1000 kilometre uzaklıktaki Yunanistan'a kablo bağlanması olduğunu aktararak, bu bağlantının nasıl sağlanabileceğinin tartışıldığını çünkü maliyetlerin yüksek, mesafenin uzun ve deniz derinliğinin de 3 bin metre olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin 60 kilometre uzaklıkta ve deniz derinliğinin 1000 metre olduğuna dikkati çeken Tatar, "Dolayısıyla aklıselim bunun Türkiye üzerinden enterkonnekte sisteme bağlanması bu adanın geleceği bakımından fevkalade önemli ve doğru projedir." dedi.
Tatar, Türkiye'nin tam desteğiyle iki devletli çözümün karşılıklı münasebetlerin hem Kıbrıs Türkü hem Kıbrıs Rumu için adada sürdürülebilir, adil, kalıcı ve gerçekten her iki halka da fayda sağlayacak şekilde olması gerektiğini söyledi.
- Adada barış, huzur ve güvenlik sağlanması önemli
Tatar, bu coğrafyada Gazze'de yaşananlar başta olmak üzere kritik gelişmelere ve farklı coğrafyalardaki çatışmalara bakıldığında, adada barışın, huzurun ve güvenliğin ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.
İki devletli çözümde anavatan Türkiye'nin garantörlüğünün devamının da önemine dikkati çeken Tatar, "Aynı zamanda caydırıcı bir güç olarak Türk askerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadaki varlığının bizler için yaşamsal öneme haiz olduğunu bir kez daha değerlendiriyoruz." ifadesini kullandı.
Tatar, BM'ye ortak bir zeminde buluşulması durumunda müzakere sürecine geçebileceklerini ifade ettiklerini anlatarak, bunun egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidiyle mümkün olabileceğini vurguladı.
Tatar, 22 Eylül'de New York'a giderek BM Genel Sekreteri Guterres ile ikili görüşme yapacağını belirterek, "(Rum yönetimi ile KKTC arasında) Bir görüşme süreci başlayacaksa bizlerin taleplerinin de mutlak suretle yerine getirilmesi hususundaki ısrarımızı ifade edeceğim. Ana vatan Türkiye Cumhuriyeti ile istişare içinde ve sizlerin de tam desteğiyle bu yeni politikayı sürdürmekteyiz." dedi.
KKTC'ye yönelik izolasyonlar ve ambargoların hafifletilmesini beklerken Güney Kıbrıs'ın mülkiyet, turizm ve üniversiteler konusunda yaptıkları birtakım saldırıları büyük üzüntüyle gözlemlediklerini söyleyen Tatar, şunları kaydetti:
"Çünkü niyet belli ki ortalığı germek. Kıbrıs Türk halkının refahını, mutluluğunu olumsuz etkileyebilecek ve bizleri kendilerine göre diz çökerterek zorla bir müzakere sürecine çekmek için yaptıkları bütün bu oyunları biz reddettiğimizi, böyle bir şeyin olmayacağını, böyle bir anlayışın da herhalde uzun vadede kimseye bir faydası olmayacağını değerlendiriyoruz. O bakımdan sizlerin (Türkiye) bize sürdürmekte olduğu desteğin Kıbrıs Türk halkı adına çok anlamlı ve değerli olduğunu da buradan ifade etmek istiyorum."
Tatar, Avrupa Birliği İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararıyla kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu'nun son dönemlerde etkinliğini artırdığına değinerek, iyi niyetli yatırımcılara sorun çıkarılmasının kimseye faydası olmayacağını ve Komisyon'un sıkıntılara çare olduğunu söyledi.
Kıbrıslı Rumların, Ada'nın kuzeyinde bıraktığı mal ve mülkleriyle alakalı Komisyon'a başvurabileceğine işaret eden Tatar, "Bu ülkede barış, huzur ve güvenin devamı için bu müessesenin etkili bir şekilde çalıştırılması gerekmektedir. Nitekim dün yaptığım açıklamada, şimdiye kadar 1890'a yakın meselenin bu şekilde çözüldüğünü ve Güney Kıbrıs'ın da bu işe engel olmadan kendi vatandaşlarını serbest bıraktığı takdirde bu rakamın artacağını ve bu mülkiyet meselesini de çözeceğini söyledim" diye konuştu.
Tatar, mülkiyet meselesinin tamamıyla çözümünün, Kıbrıs meselesinin çözümüne bağlı olduğunu vurgulayarak, "Çözüldüğü gün, bizlerin şu anda güneyde bıraktığımız 500 binden daha fazla mülkiyetin takasa gireceğini ve büyük ölçüde mülkiyet meselesinin o şekilde çözüme kavuşacağını buradan teyit etmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
- KKTC bir cazibe merkezi olma yolunda
Tatar, KKTC ile Türkiye arasındaki mali ve ekonomik işbirliği protokollerinin uygulandığını kaydederek, ülkenin geleceği, refahın artması ve sıkıntıların geride kalması için Türkiye'nin dün açıkladığı Orta Vadeli Ekonomik Program'ın benzerini KKTC'nin de açıklamasını temenni ettiğini söyledi.
KKTC'nin anavatan Türkiye'nin desteğiyle yoluna emin adımlarda azim ve kararlılıkla devam ettiğini vurgulayan Tatar, yatırım ve enerji alanında köklü çözümlerle KKTC'yi bir cazibe merkezi olma yolunda olduğunu ifade etti.
Tatar, KKTC'nin Doğu Akdeniz'de bağımsız bir Türk devleti ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın gözlemci üyesi olarak uluslararası anlamda statüsünün de yükselmesiyle gelecekte Doğu Akdeniz'in bir yıldızı olma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde hiçbir engelin olmayacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar, izolasyon ve ambargolara rağmen bunu gerçekleştirebilecekleri inancıyla Türkiye'ye sürdürdüğü desteğinden dolayı çok teşekkür etti.