Malatya CHP 33. Olağan Genel Kurulu'na katılan CHP Lideri Deniz Baykal, "Herkes çok iyi bilmelidir ki; CHP'lilerin yırtma, yakma gibi siyasi bir üslubu yoktur, olamaz da. Bizim siyasi üslubumuz diyalogdur. Kimsenin, kimseye böyle hükmetmeye hakkı yoktur. CHP'nin hiç kimsenin giyim-kuşamına, ahlakına, kültürüne müdahale hakkı yoktur. Herkes inancında, yaşayış biçiminde, giyiminde özgürdür." şeklinde konuştu.
Baykal erken seçim çağrısını Malatya'da da yineledi. İktidar değişiminin Türkiye'nin huzuru, milli birliği, emeklerin heba olmaması, Türkiye'nin onuru ve şerefi için şart olduğunu savunan Baykal, demokratik açılım sürecini de değerlendirdi.
Malatya CHP 33. Olağan Genel Kurulu'na katılan CHP Lideri Deniz Baykal, iktidar partisi AK Parti için 'Abbas yolcu' diyerek, erken seçim istedi. AK Parti'nin iktidara gelmeden 8 yıl önce küçük ülkelerin, özellikle ekonomisi iyi olmayan ülkelerin kalkındığını, büyüdüğünü, ancak Türkiye'nin 8 yılda ekonomik olarak küçüldüğünü söyledi. Türkiye'nin ekonomik olarak bir kuşatma altında olduğunu iddia eden Baykal, "Dünya ekonomik olarak rahatlarken, Türkiye'de sıkıntı var. İcra müdürlüklerindeki dosyalar arttı. Yeni icra müdürlükleri açılıyor. Türkiye ekonomisi 2006 yılına döndü. Türkiye'nin elinde avucunda ne varsa, Cumhuriyet döneminde sıkıntılarla yapılan fabrikalar, satıldı. Bu kaynaklar kime aktarıldı. Milletin elinde, avucunda ne varsa verilerle, zamlarla aldılar." dedi.
80 vilayetin içerisinde 2 cumhurbaşkanı çıkaran Malatya dışında ilin olmadığını hatırlatan Baykal, "Malatya AK Parti döneminde en büyük kayba uğrayan şehirlerimizden biri. Malatya'nın elinde, avucunda ne varsa onu alalım hesabına girmişler. TEKEL'i, Sümer'i sattılar. Şeker'i de satacaklardı, Danıştay'ın kararı engelledi. Malatya, CHP'nin geçmişte kalesiydi. Yine kalesi olacak. Biz bunları değiştireceğiz. Malatya'da en öncelikli konu barajların tamamlanması. Barajlar bitirildiği taktirde Malatya çiftçisi rahatlayacaktır." şeklinde konuştu.
Yargı krizine de değinen Baykal, toplumun en temel değeri olan hukukun çok ciddi bir şekilde sarsıldığını belirterek, yaşanan güvensizliğin altında kutsal değerlere karşı izlenen sorunsuz politikalar olduğunu söyledi. 'Türk adalet ve hukuku ne haldedir?' diyen soran Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hukuka olan saygı büyük ölçüde kalkmıştır. Habur'dan Türkiye'ye teröristler giriş yaptı. Planlanmış bir girişti. Ankara'dan Adalet Bakanlığı'nın müsteşarı, MİT, emniyet müdürü, devletin savcısı, hakimini oraya taşıdılar. Niçin peki? PKK'lıları yargılamadan, hukuku uygulamadan yukarıdaki pazarlık doğrultusunda, Türkiye'ye nasıl alırız diye devletin memurlarını görevlendirdiler. Onlar ne dedi; bizi Öcalan gönderdi, pişman değiliz dediler. Çadır, mobil, sınır mahkemesinde yargıladılar. Sonra ellerini, kollarını sallayarak, girdiler. Bu hukuka sığdı mı? Habur'da başka, Malatya'da başka, Silivri'de başkamı olacak kurallar. Siz bununla böyle oynarsanız güven kalır mı? İşler çığırından çıkmaya başlamış. Türkiye bir kargaşanın içine çekilmektedir. Hükümet bu ortamda Anayasa'yı değiştirelim dedi. Anayasa'nın nesini değiştireceksiniz? Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Yargıçlar benim sözümü dinlemiyorlar. Benim sözüm onlara geçmiyor. Demokraside bu olmaz Başbakan'ın sözünü dinleyecekler. Diyorlar. Demokraside milli irade halkın oyuyla parlamento oluşur. Bağımsız yargılar olur. Siyasetçiden emir almayacak. Hukukun gereğini yapacak. Hükümet yanlış yaparsa, bir vatandaşın arazisinin kamulaştırırsa haksız yere vatandaş Danıştay'a başvuracak ve vatandaşın hakkını koruyacak. Başbakan'da hesap verir. Hakimi ben seçeceğim diyorlar. Bunlara artık yol gözüktü. Abbas yolcudur. Sen gittin gidiyorsun. Sen Türkiye'deki her şeyi sattın. Bunun hesabını sormayacak mıyız? Yarın bunların davası açılacak ya bunun için Anayasa'yı değiştirecekler. Bundan dolayı bu işin peşine düştüler. Onların derdini bildiğimiz için hayır dedik Anayasa değişikliğine. Mecliste 550 milletvekili var, 608 dosyaları var. Kendi dosyasının hesabını vermemiş, kalpazanlık yapmış, yüz kızartıcı suçlar işlemiş. Türkiye'yi tuzağa düşürmelerine izin vermeyeceğiz. Bu gerçekleri saklayacaklarını zannediyorlar. Mahkemeleri siyasetçilerin emrine alacaklar. Bu gerçekleri bütün Türkiye'ye anlatacağız. Referanduma sunulduğu zaman sizler en iyi kararı vereceksiniz.Erken seçim deyince bu iktidar korkuyor. Türkiye'nin ufkunu bizler hep birlikte açacağız. Bağımsız yargıyı siyasetçilerin ipoteğine koymayacağız."
"Demokratik açılım sürecinin Yeşilçam'a döndüğünü belirten Baykal, "Bu açılımın içinin boş olduğu ortaya çıktı. O açılım Kürt kökenli vatandaşların sorunlarına yönelik değildi. PKK'yı kucaklayan, onlara sahip çıkmaya yönelik bir açılım olduğu ortaya çıktı. Kimsenin, kimsenin etnik kimliğini sorgulamaya hakkı yoktur. Bu iş döndü dolaştı Yeşilçam açılımına döndü." görüşünü savundu.