Gazeteci-Yazar Adem Özköse’nin “Söz Direnişçilerde” isimli kitabında ünlü direnişçilerle yapılmış birbirinden ilginç röportajlar bulunuyor. Bu röportajlardan biri de yıllardır Fransız cezaevlerinde yatan Çakal Carlos’la yapılan röportaj. Kitapta Özköse’ye niçin Müslüman olduğunu anlatan Carlos, İslam’la ilgili de ilginç tespitlerde bulunuyor. İslam'la ilk defa Güney Yemen'in Joar bölgesinde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin kamplarında tanıştığını söyleyen Carlos, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Doğu Afrika'daki çok önemli bir İsrail hedefine saldırı düzenlemek için bir grup savaşçıyla birlikte eğitim görüyorduk. Kutsal değerler için kendilerini feda etmeye hazır olan bu savaşçıların hepsi Müslüman’dı. Ben o zamanlar komünisttim. Fakat bütünsel bir sistem olma iddiasındaki materyalizm benim için her şeyi açıklayabilme özelliğine sahip değildi. Fizikçiler “Doğa boşluktan nefret eder" derler. İnsan doğası için de aynı şey geçerlidir ve ruhani boşluk boşlukların en beteridir. Marksizm’den beni uzaklaştıran en büyük neden kutsallığın eksikliği oldu. Çünkü manevi güçle ilişkiye girmek insanın yaratılışında var olan bir olgudur. İslam'ın özünde büyük bir manevi güç bulunuyor. Bu güç insana müthiş bir özgüven ve kâinatla içten ve samimi bir ilişki kurma olanağı sağlıyor. Batı insanı ve birçok Marksist İslâm'ın kutup yıldızı ve yol göstericiliği sayesinde doğru yolu bulacak ve dünya İslam'la özgürleşecektir.”
Tek kurtuluş İslam
İslam’a girmesiyle Batı toplumunun en büyük günahlarından olan bireysellik hastalığından tamamen uzaklaştığını ifade eden Carlos: “Müslüman olduğum ilk yıllar İslam hayatıma çok önemli bir değişiklik getirmedi. Ailemden aldığım sağlam ahlâki değerler nedeniyle İslâmî olgunluk zevkini tatmam uzun bir sürece yayıldı. Daha sonraki yıllar ise imanın tadını almaya başladım. İslam insanlarla dayanışma hissimi daha da arttırdı.
Müslüman olmam Batı toplumunun en büyük günahlarından olan bireysellik hastalığından beni tamamen uzaklaştırdı. Ben her zaman insanların sömürülmediği bir dünya için mücadele verdim. Bugün benim için mücadelemin temel dayanağı ve inandığım devrimin adı İslam'dır. Emperyalizme ve siyonizme karşı çıkan bütün devrimci örgüt ve savaşçıları İslam bayrağı altında birleşmeye çağırıyorum. İnsanlığın tek kurtuluş adresi İslam'dır.” diyor.
Carlos’un hayat hikâyesi
Bir çok ünlü direnişçinin hayat hikâyesinin bulunduğu “Söz Direnişçilerde” isimli kitapta Carlos’un hayatı ile ilgili de şu bilgiler veriliyor: “Gerçek ismi tam olarak Ilich Ramirez Sanchez... Fakat herkes onu Çakal Carlos lakabıyla tanıyor. Çakal Carlos, 25 Mart 1949 yılında Marksist bir ailenin çocuğu olarak Venezuella'nın Caracas hastanesinde dünyaya geldi. 1966 yılında annesi ve kardeşleriyle birlikte İngiltere’ye gitti ve Londra’da üniversite eğitimi gördü.
Uzun bir dönem Marksist gençlik örgütlenmelerinin içinde yer alan Carlos, 1975 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin kamplarında sıkı bir eğitimden geçtikten sonra İsrail'e karşı savaşmaya başladı. Daha sonraki yıllar İsrail’e karşı verdiği mücadeleyi Batı'nın büyük şehirlerine taşıyan Carlos, İsrail’le ilişkisi olan birçok banka, dernek, gazete ve elçiliğe bombalı saldırıda bulundu. 1980 yılında dünyanın en çok aranan adamı olarak ilan edilen Carlos; CIA, Mossad, Interpol ve Fransız istihbaratını birçok kez atlatmayı başardı.
Çakal Carlos özellikle yakalanmamaktaki başarısı, zekası ve cesaretiyle zamanla bir efsaneye dönüştü. Hakkında onlarca kitap yazıldı ve hayatını anlatan filmler çekildi. Viyana'daki OPEC Toplantısı esnasında aralarında 10 petrol bakanının da bulunduğu 70 kişiyi rehin alması ve olay sonrası rehineleri Cezayir'e kaçırması bütün dünyada şaşkınlığa neden oldu. Daha sonraki yıllar özellikle Fransa'ya yönelik eylemler gerçekleştiren Carlos, bir dönem Fransız devletinin korkulu rüyası haline geldi. Carlos, 25 yıl süren bir kovalamacanın ardından 1994 yılında Fransız ve Sudan istihbaratının ortaklaşa düzenledikleri bir operasyon sonucu yakalandı. Fransız hâkimler tarafından üç yıl boyunca yargılanan Carlos, karar mahkemesinde 4 saat savunma yaparak sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Sizler beni yargılama hakkına sahip değilsiniz. Asıl ben sizi sömürdüğünüz, fakir bıraktığınız halklar adına yargılıyorum. Benim vatanım bütün yeryüzüdür. Kardeşlerim de ezilen, sömürülen halklardır." Mahkeme sonrası müebbet hapis cezasına çarptırılan Çakal Carlos, yargılanma esnasında tanıştığı Fransız Avukat Isabella Coutant Peyre ile evlendi. Bir zamanlar Marksizm’e inanırken daha sonra Müslüman olan Carlos, halen Fransa'da bir cezaevinde tutuluyor.”