İnşaat sektörünün ülke ekonomisindeki önemini dile getiren Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, hükümetin yaşanan ekonomik krizin başından bu yana çeşitli alanlarda önlem paketi açıkladıklarını, ülke ekonomisinin lokomotifi konumunda ki inşaat sektörüne ilişkin önlem almanın da zamanının geldiğini söyledi. Referandum sonuçlarının katacağı müspet sinerji ile inşaat sektörünün önünün açılacağını vurgulayan Tellioğlu, “Hükümetimiz inşaat sektörüne Türkiye’nin genel ekonomisine kattığı katkıyı dikkate alarak gerekli ekonomik ve bürokratik anlamda var olan sorunların çözümüne katkı sağlamalıdır” dedi.
İnşaat yapı sektörünün Türkiye ekonomisindeki önemi ekonominin krize girişinde ve krizden çıkışında gösterdiği büyüme ve küçülme oranlarından da anlaşılmakta olduğunu belirten Tellioğlu, hafta başında TÜİK’in açıkladığı ekonomideki 2010 yılının 2.çeyrek büyüme oranının yüzde10,3 büyüdüğü, bu büyüklüğü yüzde 22 ile inşaat sektörünün tetiklediğinin açıkça görüldüğünü kaydederek şunları söyledi: “Hükümetimiz inşaat sektörüne Türkiye’nin genel ekonomisine kattığı katkıyı dikkate alarak gerekli ekonomik ve bürokratik anlamda var olan sorunların çözümüne katkı sağlamalıdır. Unutulmamalıdır ki inşaat sektöründeki bu büyümenin suni olduğunu, istikrarlı bir büyümenin hele referandumun sonuçlarının da katacağı müspet sinerji ile önünün daha da açık olduğunu yalnız sektörün önündeki suni ve bürokratik engellerin muhakkak kaldırılarak mümkün olabileceğini büyümenin de bu şekilde devamlılık arz edeceği düşünülmektedir. Hükümetimiz Türkiye ekonomisinin krize girdiği 2008‘li yılların başından 2010 yılı başına kadar birçok alanda olumlu manada kriz paketi desteği açıklarken ülke ekonomisindeki en büyük lokomotif sektör olan inşaat sektörü alanında yapıcı anlamda bir destek paketi hazırlanamaması krizden çıkmamızı zorlaştırmıştır.”
Ekonomik istikrar için sektörün acilen desteğe ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Tellioğlu, “Yine sektörün sorunlarının masaya yatırılarak çözümlerinin takibi hükümetimizin öncülüğünde olmalıdır. Sektöre girişin kriterleri oluşturulmalıdır ve bunun gibi birçok yapısal sorunun çözülerek sektörün ekonomideki üretken ve devamlılık arz eden önemli ve büyük gücü sürekliliği sağlanmalıdır. Aksi takdirde sektör ilgisiz ve sahipsiz bırakıldığında ekonomideki iniş ve çıkışları öngörülememekle beraber Türkiye ekonomisi de riske atılmaktadır. Güvenli ve istikrarlı büyümenin yolu Türkiye’nin taşıyıcı sektörü olan inşaat yapı ve müteahhitlik sisteminin istikrara kavuşması ile mümkün olacaktır” dedi.