28 Şubat sürecinde Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüten Bülent Orakoğlu, “Ben Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na gerek Sayın Çiller gerekse Sayın Meral Akşener tarafından Ağar’ın hem bürokrasi hem de Emniyet içindeki kadrolarını tasfiye amacıyla getirildim.” dedi. Orakoğlu, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de yargılanması gerektiğini ifade etti.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma/28 Şubat Alt Komisyonu, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nu dinledi. Orakoğlu, Batı Çalışma Grubu(BÇG)’nun bir cunta kuruluşu olduğunu belirterek, “Türkiye’yi darbe sürecine götürmeye yönelik bir kuruluştur. Hukuksal altyapısı yoktur, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir karşılığı yoktur.” ifadesini kullandı. BÇG’nin kurulması ile ilgili bir soru üzerine Orakoğlu, 28 Şubat soruşturması kapsamında MGK’nın 5 ıslak imzalı belgeyi mahkemeye gönderdiğini, imzası bulunan bu kişilerin şu anda gözaltında olduğunu kaydetti.
28 Şubat sürecinde darbe yapmanın meşru bir hak olarak görüldüğünü kaydeden Orakoğlu, “28 Şubat sürecinde medya tank, top, tüfek yerine kullanılmıştır. O süreçte bir generale bağlı psikolojik harekat merkezi kurulmuştur. Bunda Genelkurmay’ın bazı birimleri de bu işte görevlendirilmişlerdi. Bunlar Türkiye’de darbeyi, cuntayı aklayacak, kara propaganda üzerinde yazılar yazdırmışlardır, medyaya bastırmışlardır. Deniz Kuvvetleri Asker Mahkemesi'nde bizimle ilgili iddianamenin 50-60 sayfası da kendi yazdırdıkları haberlerdir.” diye konuştu.
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı görevi sırasında Emniyet İstihbaratı'ndan dışarıya giden tüm bilgi akışlarını durduğunu söyleyen Orakoğlu, “Çünkü bazı bilgilerin cuntaya gittiğini tespit etmiştim. Yani Genelkurmay’a gidiyor zannediyoruz, meğer cuntaya gidiyor. Orada görevli bir başkomiseri görevden aldım. 'MGK’nın adamını aldı' diye haberler çıktı. O benim adamım, MGK’nın değil. Çünkü darbeye hizmet ediyor.” sözlerini kaydetti.
“SARMUSAK’I BİZE GÖNDEREN ALBAY ESER ŞAHAN’DIR”
Orakoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Kadir Sarmusak’ı bize gönderen, mahkemedeki ifadesinde de var, Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Albay Eser Şahan. O da neden olmuştur, söyleyeyim: ‘167 bin polis varken bundan sonra Türkiye’de asker darbe yapamaz’ sözü bana mal edilmeye çalışıldığı için askerlerin birden bire dikkatini çekti. Bunun araştırılması için, kendi ifadesini söylüyorum, Kadir Sarmusak’ı göndermişlerdir. Biz yoksa askerin içine bir şey sokmamışızdır. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri içinde istihbaratı olmadı. Biz cunta ile ilgili istihbarat yaptık.”
“SÜLEYMAN DEMİREL’İN YARGILANMASI GEREKİR”
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 28 Şubat sürecinde görevini yapmadığını öne süren Orakoğlu, “Sayın Demirel’in yargılanması gerektiği kanaatindeyim. Sayın Demirel o süreçte bizim verdiğimiz Batı Çalışma Grubu ile ilgili belgeyi araştırılması için Karadayı’ya verseydi söyleyecek bir sözümüz yoktu. Ama tersi olmuştur. Bu cuntacılar, ‘Sayın Demirel olmasaydı biz 28 Şubat’ı başaramazdık’ demişlerdir. 28 Şubat sadece askerlerin yaptığı bir şey değildir. Askerleri kışkırtan ciddi sermaye grupları, üniversite grupları, sivil toplum kuruluşları vardır. Sayın Demirel, BÇG’yi eline aldığı andan itibaren bu süreci durdurabilirdi, ama durdurmadı, bunu belki kendine siyasi menfaat temini için yaptığını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“EMNİYET İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI’NA AĞAR'IN KADROSUNU TASFİYE İÇİN GETİRİLDİM”
Mehmet Ağar’ın kendisinin neden Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na getirilmesini istemediği yönündeki bir soru üzerine Orakoğlu, “Bizim polislik anlayışlarımız farklı. Olaylara bakış açımız, olayları çözme tarzımız farklı… O dönemde Ağar ile samimi olmayan ender emniyet müdürlerinden biri bendim… Ben Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na gerek Sayın Çiller gerekse Sayın Meral Akşener tarafından Ağar’ın hem bürokrasi hem de Emniyet içindeki kadrolarını tasfiye amacıyla getirildim. Bunu öğrendi, bundan dolayı olmuş olabilir.” cevabını verdi.
Cihan