Başbakan Fas'ta temaslarını sürdürürken kendisine vekalet eden yardımcısı Bülent Arınç açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le görüştükten sonra açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, polisin Gezi Parkı’nda yapılan haklı eylemlere gazla müdahale etmesinin olayları çığırından çıkardığını söyledi.
Başbakan Vekili Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Başbakanlık Yeni Bina'da basın toplantısı'nda açıklama yaptı.
İşte Arınç'ın konuşmasının satır başları:
Cumhurbaşkanımızın çok farklı boyut kazanan gösterilerle ilgili konuşmak ve görüşlerini almak istedim. Herkes tansiyonun düşmesi için yatıştırıcı açıklamalar yaptılar. Şiddet ve vandallık gösteri ivma kaybetmeye başladı. İlgili tüm birimler olaylara hakimdir.
"BU ÜLKEYİ BİRLİKTE KURDUK"
Bu ülkeyi 29 Ekim 1923'te hepimiz beraber kurduk. Bu Cumhuriyet istisnasız her ferdin alın teriyle, çabalarıyla büyüdü. Kuşkusuz tüm toplumlarda olduğu gibi bizim toplumda da farklılıklar vardır. Türkiye'nin enn büyük zenginliği farklılıkları hoşgörü ile bir arada tutmasıdır.
Yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir ve hassastır. Yaşam tarzlarıımız nedeniyle ağır baskılar yaşamış bir kadro olarak büyük bir empati kurduk.
Kendi yaşam tarzlarımızı ortaya çıkarmak yerine ortak paydada buluşmayı tercih ettik.
"BİZE OY VERMEYENLERİN TALEPLERİNİ DİKKATE ALMAK ZORUNDAYIZ"
Herkes bizi takdir etmek zorunda değil, oy vermek zorunda değil. Ama biz bize oy vermeyebnlerin de taleplerini dikkate almak zorundayız.
Demokratik kültür ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere açığız. Toplumla inatlaşacak bir anlayışta değiliz.
"HAKLI, MEŞRU EYLEMLER POLİSİN TAVRIYLA ÇIĞRINDAN ÇIKTI"
Taksim'de bir yanlış anlaşılma olsa da vatandaşlarımız haklı, meşru tepkilerini ortaya koymuşlardır. Buna saygılıyız. Bu eylemler haklı, meşru ve doğru eylemlerdir ama polisin gaz kullanmaya başlaması ve aşırı güç gösterisiyle olaylar çığrından çıkmıştır.
Ama vatandaşlarıımız illegal bazı gruplar tarafından kullanılmakta ve Türkiye'ye zarar verir konuma gelmektedir. 300'ün üzerinde vatan evladı yaralandı.
Yaralıları sayarken bugün duyduğumuz haber bizi fevkalade üzmüştür. Abdullah Cömert'in ailesine, Hataylılara ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum.
Bunun üzerine yine sosyal medyada olayı büyütmek ya da olayın üzerine yeni provokasyonlar inşa etme gayretlerini de görüyoruz.
Hatay Valiliği açıklama yaptı. Bir ateşli silahla ölüme yol açma yok. Belki bir sert cisimle başı ezilmiş ve ölüme sebebiyet vermiştir.
Ama adli tıpın incelemesi sonucu ortaya çıkacak. Bir an önce sonuca ulaşmasını ve ölümüne yol açanlar varsa yargıya teslim edilmesini bekliyoruz.
"110 POLİS ARACI TAHRİP EDİLMİŞTİR"
110 polis aracı tahrip edilmiştir, 207 sivil araç yakılmıştır. Ambulanslar taşlanmaktadır. Sivil vatandaşlara karşı aşırı tepkiler gösterilmektedir. Bir takım kamu binalarına karşı, kendi özel evlerine karşı aşırı tepkiler haksız gayri meşru bir takım olaylar meydana getirilmeye çalışılmaktadır.
Çevreci duyarlılığı istismar eden bazı gruplar Ankara'da kaldırım taşlarını sökmek, kamu binalarına zarar vermek suretiyle ağır hasar meydana getirmektedir.
Bu olaylardan Türkiye ekonomisinin, altın yıl yaşama iddiasında bulunan turizmin yara aldığını da altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Zarar gören varlıklar Ak Parti'nin değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının varlıklarıdır. Çözüm sürecinde silahlar susmuşken, ekonominin önünde sınırsız bir ufuk açılmışken kazanımlarımızın hedef alınması düşündürücüdür.
BDP VE MHP'YE TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Biz herkesin hükümetiyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. Öz eleştirimizi yaparız. Muhalefet partilerimizin aklı selimi öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemesini arzu ediyoruz. MHP'nin olayın başından beri tutumunu takdir ediyor ve teşekkür ediyoruz. BDP'nin takındığı tavra teşekkür ediyoruz. CHP Genel Başkanı'nın parti olarak değil bireysel olarak bulunduğu cümlelerine teşekkür ederiz.
CHP'NİN KONUMLARI VAR
Ama üzüntüyle görüyoruz ki Türkiye'de yaşanan bir çok olayda CHP'nin milletvekillerinin olayların içerisinde olmak gibi konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun güçlü bir genel başkan olarak olayların vardığı bu boyutu tasvip etmediğini, tüm teşkilatlarıyla bu noktada hiçbir zaman bulunmayacakları, olayların yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyoruz.
Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan sabır ve sağ duyu bekliyoruz. anne babalardan rektörlerden medyada sağ duyu bekliyoruz.
STK'larımızın gerginliği düşürecek bir tavır içinde olmalarını rica ediyoruz. KESK gibi DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar karşısındaki tutumlarının toplumsal barışı bozmayacak durumda olacağını tahmin ediyorum. İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek davranışlarından kaçınmalarını rica ediyorum.
Vatandaşlarımızın sağ duyu ve sabrıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olacaktır. Haklı taleplerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Öz veriyle çalışan uykusuz yorgun bulunan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum.
SORU CEVAP:
Gözaltı sayılarını da paylaşır mısınız? Gözaltına alınanlara arasında tutuklananlar var mı? Tabiat Kanun Tasarısı var. Buna ilişkin eleştiriler yöneltiliyordu? Yeniden ele almayı düşünüyor musunuz?
Gözaltında çok fazla sayıda insan olmadığını biliyorum. Rakamı veremeyeceğim. Alınanlar bir saat sonra serbest bırakılıyorlar. Burada kolluk güçleri çok itinalı davranılıyor. Ceza Muhakemesi kanunun verdiği yetkiyi de yargı minimize etmiş durumda. Bu bizce doğru bir davranıştır. Olayları tahrik eden yasa dışı faaliyette bulunduğu tespit edilenler, fiili saldırılarda bulunurken gözaltına alınan vardır. Bunların bir kısmı süratle bırakılmaktadır, çok az bir kısmın içeride tutulduğunu biliyorum.
SIRRI ÖNDER ARKADAŞIMIZIN İÇİNDE OLDUĞUNU BİLİYORUM
Şunu rahatlıkla görmemiz lazım. Olayların başlangıcında Taksim'de yayalaştırma çalışmaları olduğunu biliyoruz. Önemli bir noktaya da getirildi. Gezi Parkı diye bilinen Topçu Kışlası diye bilinen yerde betonlaşma bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip edilmesi karşısında, içlerinde çok iyi ilişkilerde olduğumuz insanlar eylem başlattılar. Sırrı Önder arkadaşımızın içinde olduğunu biliyorum.
OLUMLU KARŞILIYORUM
Fakat maalesef bu haklı taleplere karşı şu veya bu sebeple, emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çağrından çıkarmıştır. Yaptığım basın toplantısında, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının olumlu karşıladığımı ifade ettim.
KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK LAZIM
AVM olacak mı olmayacak mı? Gezi Parkı'ndaki yeşil alanlar ortadan kalkacak mı kalkmayacak mı? Aksini söyleyen de var, orman demek bizim işimiz diyenler var. Ama kafa karışıklığını gidermek için iyi bir bilgilendirme olmalı.
İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DA DİNLEYECEĞİM
Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün yada yarın görüşeceğim. Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan da dinleme imkanı bulacağım. Ağaçların kesilip kesilmeyeceği konusunda bir itiraz bir şikayet endişe var. Bunları gidermek zorundayız.
Taksim'deki gezi parkıyla yada şikayetlerle ilgili yeni gelecek kanunda bazı maddeler varsa buna rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi isterim. Peşinen karşı çıkmayalım, bu kanun ne getiriyor ne getirmiyor kamuoyunu aydınlatma görevidir.
Şehirler hepimizin gözdeleridir. Hepimiz birşeyler söyleyebiliriz. Bir kente yapılacak bir inşaat konusunda yerel yöneticilerin belediye başkanları da meclisi de olsa, STK'ların çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Kurullar vardır, kültür bakanlığına bağlı kurumlar vardır. İkazları dikkate almak gerekiyor. Bu konularda çok daha hassas olmalıyız.
SORU: Açıklamanızda öz eleştiri yapabileceğinizi söylediniz. Bu olaylar sonucunda siz hükümet olarak nasıl bir özeleştiri yaparsınız?
Hükümet ülkeyi yönetiyor. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz. Fazla da eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır. Yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz.
SOĞUK KANLI DAVRANMALIYIZ
Yargısal denetimle kamuoyunun denetimiyle bir hükümetin yapacağı şey olaylara soğuk kanlı bakmak. Çoğulculuk ve katılımcılık bunları inkar etmeden söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hareket etmek zorundayız. Olaylar başladığında meseleye net bakabilseydik bunun bir çevre duyarlılığı olduğunu görürdük.
Olaylar aşırı güç kullanımıyla çizgisini aşmıştır. Bugünkü duruma gelmiştir. Taksim'de benim üzüldüğüm konu gezi parkındaki üç ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın özünden sapması değil. Çözüm süreciyle devasa bir olayla karşı karşıyayız. 30-35 yıldır her şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözecekse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez.
"ÜSLUP ÇOK ÖNEMLİ"
Soru: Bu olayların bu noktaya gelmesinde üslup sorunu olmasını düşünüyor musunuz? Başından beri hükümetiniz böyle bir tavır takınılsaydı olaylar bu noktaya gelir miydi?
Üslup şüphesiz önemli. Her birimizin kendi üslubu önemli. Siyasetçiler için de çok önemli. Bir insanın ne olduğunu anlamak için üslubuna bakmak lazım. Hepimiz üslubumuzla sert ve kırıcı olabiliriz. Öfkeyi de bunun içine koymak mümkün olabilir. Doğru olan yöneten insanların üslubların çok daha yapıcı ve kucaklayıcı olmasıdır. Ben bunda ne kadar başarılıyım bilmem, ama hepimizin önem verdiğini ifade etmek istiyorum.
Olaylar ilk başladığında bunun çığırından çıkabileceğini düşünmüş olabilirler. Buna dikkat çekmek için, uyarmak amacıyla farklı bir üslup kullanılmış olabilir. Bugün geldiğimiz noktayı meşru göstermek mümkün değil. Bu çevre duyarlılığı olmaktan çıktı, ambulansın içinde polis var mı diye ambulansın yakıldığı duruma geldi. Hiçbir insanın bu vahşeti barbarlığı onaylayacağını düşünmüyorum.
SORU: Ankara’daki gösterilerde polisin havaya ateş açması sonucu Ethem Sarısülük vardı, komadaydı. Onun durumu nedir? Havaya ateş açan polis hakkında işlem yapıldı mı? Genelkurmay’dan bir açıklama geldi. Bir askerin yaralandığı yönündeydi açıklama. Çözüm sürecini tehlikeye atıyor mu bu saldırı?
Çözüm Süreci sağlıkla gidiyor. Genelkurmay başkanlığı bu açıklamayı yapar görevi sürecindendir. Bu ismi biliyorum. İlk olaylarda yaralanan bir arkadaşımız. Polisle ilgili ne işlem yapıldığını arkadaşlarım not olarak ifade etsinler. Biz dün akşam ilgili bütün bakanları, emniyet genel müdürü de 7de 12'ye devam eden bir toplantıda olayların analiz yapmalarını, hangi tedbirleri aldığımızı görüştüm.
"KENDİLERİNE GAZ KULLANMAMALARI TALİMATI VERİLMİŞTİR"
Polisler bu ülkenin yabancısı değil. Şehit gazi olduğu zaman üzüldüğümüz insanlar. Terörle mücadelede ve güvenlik görevlerini yaparken olaylar sebebiyle üzüldüğümüz kendilerini kucakladığımız bu memleketin evlatları. Bunlar ağır bir görev yapıyorlar. Aşırı şiddet kullanabiliyorlar. Şu karara da vardık. Pasif durumdalar, yani karşı taraftan bir şey gelmedikçe bekliyorlar. Bir fiili saldırıda kalkanlarını kullanıyorlar. O yetmezse su sıkıyorlar. Ancak kendi canları bahis olunca gaz kullanıyorlar. Kendilerine meşru müdafaa olmadıkça gaz kullanmamaları talimatı verilmiştir. Polislerimize ağır hakaretler yapılmakta, ölmeleri istenmektedir. Yaralı sayısına baktığımız zaman neredeyse üç misli polis memuru bulunmaktadır. Bu insanlar 5 gündür uyumadan görev içindeler. Bu milletin bu memleketin çocukları.
"BİR İNSANIN İKİ DİLİ OLUR"
Ama hayır biz size bunları yaptırtmayız ve üzerine şiddetle gidildiği zaman daha büyük bir azimle geldiler. Demokratik bütün tepkilere biz varız.
Bir insanın iki dili olur. Ya siyasetin ya şiddetin dilini kullanırsınız. Şiddetin dilini kullanırsanız kimse sizin taleplerinize bakmaz. Şiddete yöneltmeyi suç kabul ettik.
Şiddetle bir yere varamazsınız.
"DEVLETİN GÜCÜ KARŞISINDA HEPİNİZ EZİLİRSİNİZ"
Devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz. Demokratik eylemlerle bunu yapabilirsiniz. Bağırıp çağırabilirsiniz. Kendi özel hayatımızda da siyasi hayatımızda da bunları yaşadık. Terk edilmiş itilmiş kakılmışlık duygusunu yaşamış bir insanım. Eşimle hayat tarzımla reddedilmiş bir insanım. Refah kapandı isyan etmedik, fazilet kapandı dağa çıkmadık.
Şimdi bizim geçmişte yaşadığımız tüm sıkıntıları birileri paylaşmak istiyorsa onu anlarım. Ama her birimizin özgürlüğü bir başka arkadaşınkiyle sınırlı. Ben istediğimi yaparım sen bana karışamazsın düşüncesi hiçbir yerde yok.
"ÖZÜR DİLİYORUM"
İstanbul Yeniköy'de bir dostumuzun nikâhına gittim. Nikah şahidiyim. Yoldan geçen tencerelerine vura vura eylem yapan insanlarımız bizi gördüler. Nikah kıyılıyor dışarda toplanma arttı. Ben kendi adıma bir şeyden korkmam üzülürüm. Düşünün ki düğünün sahipleri, davetliler. Onların gecelerinde mutsuz etmenin kimin hakkı var arkadaşlar? Yeter ki fiili saldırı olmasın. Bütün düğün boyunca bu devam etti. En basitini size söylüyorum.
O ilk olayda çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır o insanlarımızdan özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum.
27 MAYIS HATIRLATMASI
Tahrik amacıyla yalan haber kirliği yaşatılıyor. 27 Mayıs öncesi olduğu gibi rezil yalanları bin türlüsü internetten yayınlanıyor.
"REFERANDUM YAPILMASINI DESTEKLERİM"
Topçu Kışlası ile ilgili mahkeme kararına göre her şey olabilir. Belediye Başkanı ve Meclisi'nün tüm vatandaşlarla ortak karar almak gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi'nin referandum yapmasını bile desteklerim.
Şu ana kadar madddi zarar 70 milyonun üzerindedir. Hiç kimseyi görmezden gelme lüksüne sahip değilim. Hükümet olarak ders çıkarttık.
11 tane illegal örgüt işin içindedir. Bunları şimdi vermek doğru değilir. Masum insanlar elini sokaktan çekerse bu iş bir saatte bitecek bir iştir.