Kültür ve Turizm Bakanlığı nakış sanatçısı 62 yaşındaki Kaçan, kentin tarihi konaklarıyla ünlü Germiyan Sokağı'ndaki Kültür ve Sanat Evi'nde yer alan atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Kaçan, AA muhabirine, nakış sanatının bir ata sanatı olduğunu ve yaşatılması gerektiğini söyledi.
Çocukluğundan beri nakış yaptığını belirten Kaçan, "Yaklaşık 40 yıldır nakış işiyle uğraşıyorum. Bu sanat bana anneannemden miras kaldı. Onun yaptığını görerek ben de heveslendim, çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum." dedi.
Kaçan, bugüne kadar atölyesinde yüzlerce kadına bu sanatı sevdirerek öğrettiğini, bu sayede bazı öğrencilerinin kendi atölyelerini kurduğunu dile getirdi.
Sim sarma ve nakşın bir Osmanlı sanatı olduğunu anlatan Kaçan, şöyle devam etti:
"Geçmişe baktığımızda Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bayezid'in eşi Devlet Hatun bizim tepebaşı olarak adlandırdığımız kıyafeti giyerek Osmanlı sarayına gelin gitmiş. Yani bu sanat çok eskiye dayanıyor. Çeyiz sandıklarından anneannelerimizin, babaannelerimizin işlemiş olduğu bohçalar, kıyafetler, şalvarlar ve üç etekler var. Biz bunları tekrar gün yüzüne çıkartıp yeni modeller üretiyoruz. Eskisini bozmadan yeni ürünler üretiyoruz. Kıyafetlerin yanı sıra günümüzde tekstilde kullanılabilecek yatak örtüleri, yastıklar, örtüler üretiyorum."
Sanatı icra edenler için sabrın en önemli etken olduğunu vurgulayan Kaçan, bu sanatı yapmaya çalışan gençlerin çok çabuk sıkıldığını dile getirdi.
Kaçan, deseni hazırlayıp kıyafetin üzerine uyguladıklarını, sonra işlemeye geçtiklerini bildirdi.
Bazı kıyafetlerin elde gergefte yapılması durumunda 5-6 ay sürebildiği bilgisini veren Kaçan, "Şimdi otomatik, bilgisayarlı makinelerde çok çabuk yapılabiliyor. Güzel de işler çıkıyor. Bu sanatın ölmemesi, devam etmesi için teknolojiyi de bu işe katmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
Ayşe Kaçan, nakış işlemeli kıyafetlerin kına geceleri, mevlitler ve düğün gibi özel günlerde giyildiğini belirtti.
Yaklaşık 2 asırlık desenleri sandıklardan çıkararak yeniden hayat bulmasını sağladığını dile getiren Kaçan, şöyle konuştu:
"Genelde sandıkları karıştırıyoruz. Ailemizden kalan, eşimizden, dostumuzdan özellikle Kütahya'nın geçmişi çok eskiye dayanan köklü ailelerinin sandıklarından çok güzel modeller çıkıyor. Sandıklarda 150-200 yıllık desenler var. Tabii ki Kültür ve Turizm Bakanlığımızın arşivlerinden de faydalanıyoruz. Müzelerin arşivlerindeki desenlerden faydalanıyoruz."