Böyle adalet, böyle arınma olmaz

Markar Esayan, 60 darbesinden örnek vererek yapılan itibarsızlaştırma kampanyalarına dikkat çekti.

Markar Esayan, Yeni Şafak’taki bugünkü köşe yazısında 27 Mayıs darbesi öncesi Menderes ve hükümetine yönelik kirli kampanyalara dikkat çekerek bugün yaşananlar arasındaki paralelliğe vurgu yaptı.

Vesayeti kabul ederse kahraman olur!

Paralel yapının 30 Mart’a kadar sürekli operasyon yapacağınıifade eden Esayan, “Olur da vesayeti çaresiz kabul etmek zorunda kalır, kendisini hedef alanlarla uzlaşırsa, Erdoğan bir günde yeniden 'diktatörlükten' kahraman lider makamına terfi edebilir. Bu da olmaz, mücadeleyi kaybederse, 1071'den beri yaşanmış her şeyin hesabı Erdoğan'dan sorulabilir” diye yazdı.

İşte Markar Esayan’ın yazısı:

(…)

27 Mayısçıların operasyonları

Tarih 3 Haziran 1960... Hürriyet gazetesinin manşeti şöyle: 'Polatkan'ın zimmetinde 4 milyon lira çıktı!'. Manşetin alt başlığında ise şu yazıyor: 'Ziraat Bankası kredi yolsuzluğu da 75 milyon liranın üzerinde. Sabık iktidar erkanının bankalardan külliyetli paralar çektiği anlaşılıyor.'

1960 darbesinin hemen sonrasında hayali yolsuzluk dosyaları bugünkü gibi medyaya boca edilmiş, hukuksuz yargılamalara kamuoyu desteği böyle sağlanmıştı. Menderes'in gizli kasaları açılıyor, yolsuzluk belgelerine elkonuyordu görünürde. Kamuoyu bu bilgi bombardımanı karşısında ambale edilmişti. Medya bir sağdan bir soldan vuruyordu. General Burhanettin Ulaş gibi isimler, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun Paşa'nın karanlık ilişkilerine yönelik tanıklık yapıyordu. Bir yandan da 'kilot', 'bebek' , 'köpek' davalarıyla Menderes ve sabık DP iktidarı gözden düşürülüyor, hükümetin en büyük güvencesi olan geniş halk desteği, özenle seçildiği belli olan semboller üzerinden yok edilmeye, en azından etkisiz hale getirilmeye çalışılıyordu. Nitekim darbeciler başarılı olmuştu. Menderes ile iki Bakanı Polatkan ve Zorlu idam edildiler. Daha birçok vekil işkencelerle hayatını kaybetti. Bu insanlık dışı darbe, halka büyük bir demokrasi atılımı olarak yutturulmaya çalışıldı.

(…)

Herkes bedel ödedi

Üstelik Menderes, kendisine zorla -burada yazamayacağım şekilde- prostat işlemi yapan, üzerinde sigara söndüren işkencecilerine 'İstirham ederim, yapmayınız' diye konuşacak kadar kibar bir insandı. O subaylardan birisi de, idam günü işkenceden bitap haldeki Menderes'e o tarihi alaycı bakışı fırlatan Teoman Koman'dı. Bu ülkeyi yarım asra yakın artık Teoman Koman'lar yönetecek, bedeli sadece Menderes değil bütün bir millet ödeyecekti. Türkler, Kürtler, Aleviler, azınlıklar ve hala 1960'ı bir demokrasi şöleni olarak görüp destek veren, bugün de aynı düşkünlük içindeki 'sol'cular da kendilerine düşen payı alacaklardı.

Darbeciler akılsız değildi. 'İş bittikten' sonra, ülkede görece bir demokrasi rüzgârı estirdiler. Menderes'in en büyük hatalarından Tahkikat Komisyonları, basına sansür ve örgütlenme yasakları gibi konularda adımlar atıldı. İki dönem arasındaki 'kontrast' en azından darbe yönetimi tahkim olana kadar keskin olmalıydı. Ama çok geçmeden, yani CHP yine iktidar olamayınca, 1971, 1980 ve 1997 darbeleri yaşandı. Bu demokrasi rüzgarının bir senaryo olduğu anlaşılmıştı ama, olan da olmuştu.

Algı ve PR her şey

Antik barbar çağlarda yaşamıyoruz. Lakin bu sadece görüntüde böyle. Mücadele çok daha sert geçiyor ama, kamuoyunu rahatsız etmeyecek, hatta bu tür barbarlıklara destek bulacak gösterişli kılıflara ihtiyaç var. Günümüz dünyasında algı ve piar her şey. Medya gücü, bir şeyi istediği gibi algılatmak için yeterli. İran dün bir şer devletiydi. Bugün ise El Kaide'den kurtulmak için ABD'nin en güvenilir partneri olmak üzere.

(…)

Böyle adalet de şeffaflaşma da olmaz

Paralel yapılanma tüm operasyonlarında haklı dahi olsa, seçtiği gizli yöntemler, zamanlama ve siyasi amaçları ile, yeni bir vesayeti kuruyor olacaktır. Yargının kendi içinde bağımsızlaşarak siyaset kurumunun boğazına çökmesi, adaleti değil, ancak zorbalık getirir.

Yargı tasarrufları, yolsuzluk iddiaları, yeniden yargılama ve her şey tamamen iktidar mücadelesinde araçsallaştırılmış vaziyette. Hiçbir habere güvenemiyoruz. Neyin aslında ne amaçla kullanıldığını bilemiyoruz. Bu böyle gitmez. Böyle adalet de, şeffaflaşma da, arınma da olmaz.

Halkı istediği yere sürü gibi yönlendireceğini düşünenlerden halka fayda gelmez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Perde Arkası Haberleri