Yeni Şafak gazetesi yazarı ve AK Parti MKYK üyesi Ayşe Böhürler, siyasete giren gazeteciler için bugün köşesinde ilginç bir yazı yazdı.
"Bir gazeteci siyasete girerse gör başına neler gelir!" başlıklı yazısında Böhürler, "Eğer bu yazıyı salı günü yazsaydım, CHP'ye giren meslektaş gazetecileri yazacaktım." dedi ve şöyle devam etti:
"ANLATMAK ÜZERİME VACİP OLDU"
"Meğer parti meclisine giren gazeteciler kendilerine misal olarak beni göstermişler. Madem misal teşkil ediyorum, o zaman bir gazeteci siyasete girerse gör başına neler geliri anlatmak üzerime vacip oldu."
Kendisinin aslında gazeteci değil köşe yazarı olduğunu hatırlatan Böhürler bu durumu şöyle yazıya döktü:
"Bir gazeteci olarak siyasete girerseniz; gazeteciliğinizin sadece bir köşeye yazı göndermek ile sınırlı olduğunu kimseye algılatamazsınız. Gazeteye bile uğramadığınıza kimse inanmaz."
"FİKİRLERİNİZİ ULU ORTA SÖYLEYEMEZSİNİZ"
"Artık şahsi fikirlerinizi ulu orta söyleyemezsiniz. Gazeteci gibi konuşsanız, kardeşim sen siyasetçisin, ne biçim konuşuyorsun derler. Siyasetçi gibi konuşsanız yakışır mı sana derler. Yerine göre konuşmanın kıvamını bulmak mümkün değildir. Kalbi konuşmak çözümdür. Amma velakin riski vardır. Kendini Molla Kasım zannedenlerin sayısı ise hiç de az değildir."
"MESLEĞİ BIRAKAMAZSINIZ ÇÜNKÜ..."
Böhürler kendisinin siyasete girince neden mesleği bırakamadığını ise şöyle anlattı:
"Önyargılar, yakıştırmalar sadece meslekle sınırla kalmaz değildir. Parti meclisine girdiniz diye mesleğinizi bırakamazsınız. Çünkü bu tür görevler karşılığı olan işler değillerdir. Gelir getirmez ama harcamaları artırır. Mesleğinizi de bir taraftan icra etmek zorundasınızdır. Kurumlar artık size mesafelidir, siyasetçi kimliğiniz onların tarafsızlığını (!) riske eder.
Öyle kapılar size açılmadığı gibi tam tersi kapanıverir. "Ya aslında sen bu işe çok uygundun amma siyasisin" sözü bu durumun özlü sözüdür. Yandaş medya diye bir şey olmadığını görürsünüz.
Bağımsız çalışmaya kalkarsınız, kendini de, karşısındakileri de bilmez gafiller size hem siyaset, hem ticaret yapıyor deyiverirler. Sadece geçmişe bakmak bile bir çok cevabı aklınıza getirir ancak siyaseten size "la havle" çekmek düşer.
Bu arada gazeteci olarak hakkında haber yaptığınız,televizyona çıkartmadığınız, yol vermediğiniz, dere kenarında bekleyen bir çok insanın varlığından böylece haberdar olursunuz birden.
Ayrıca siyaset kimsenin himayesinde yapılacak iş de değildir. Hatır bonolarına muhtaç olmamak gerekir. Partide siyaset gazetede gazetecilik yaptığınızı iddia etseniz de kimse inanmaz. Abi gazeteci ya işte! Kamuoyunda hakkında bir çok önyargıyı barındıran iki meslek bir arada pek güzel bir karışım olmuyor diyeceğim.
Başınıza gelecek daha çok iş olacak. Benden söylemesi!"
Böhürler'in "Eğer bunları bilseydim siyaseti düşünmezdim. Bir gazeteci siyasete girince sadece taşın altına el koymuyor kısacası." sözleri ile bitirdiği yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
gazeteciler.com