Bahar Sonat'ın röportajı
Alışmışım gergin bakışlı, elinden silahı eksik olmayan, astığı astık, kestiği kestik Polat Alemdar'a... Necati Şaşmaz'ı görünce afalladım, ilk tanışma anı son derece sempatikti. Hatta birkaç ciddi konu hariç sürekli gülüp eğlendiğimiz bir söyleşi oldu. 'Ohhh be,' dedim, 'Bu adam da gülmeyi biliyormuş.' Bir kere Yay burcu... Üstelik yedi yıl farkla, aynı gün doğmuşuz. Bu ciddiyetin ve soğukluğun altında başka biri olduğundan emindim. Yanılmadım. Espirili, fazlaca açık sözlü ama yaptığını çok önemseyen biri Necati Şaşmaz. Polat Alemdar'ı da kardeşi gibi seviyor. Yani onu benimsemiş, içselleştirmiş. Yaptıkları dizi ve filmleri kurgudan ziyade bir 'dava' olarak nitelendiriyor. Tüm bu verilerle yaptık söyleşiyi, 28 Ocak'ta vizyona girecek olan Kurtlar Vadisi Filistin'den söz ettik, Necati Şaşmaz'ı anlamaya çalıştık.
- Elinize ne oldu? Geçmiş olsun.
- Mezarlık sahnesinde bir burkma oldu. İzleyenler bunun bir aksesuar olduğunu düşünmüş, en çok satan ürünler arasına girmiş (gülüyor).
- Sizden de bu beklenirdi, genelde kolye, küpe, yüzük satışları patlar, siz de bandaj sattırıyorsunuz.
- (Gülüyor) İnsanlar bunu sağlık için taktığımı anlamadı herhalde, aksiyonla ilgili bir şey diye düşündüler.
- Memati'nin oğlunu toprağa verdiği sahne bayağı ağırdı, sizin açınızdan nasıldı?
- Memati karakterini canlandıran Gürkan için son derece önemli bir sahneydi. Konsantrasyonunu hiç bozmamaya çalışarak oynadı. Biz espritüel bir ekibiz, espri yapacağımız zaman bile onun yanında yapmayaya özen gösterdik ki, konsantrasyonu bozulmasın.
- Bu Kurtlar Vadisi ekibinin kaderi nedir böyle? Tüm sevdikleriniz tek tek ölüyor...
- Dizi olduğu için. Sevdiklerinize zarar gelmeyince robotlaşmış oluyorsunuz. Sizin insansı yanınızı görmek isteyen seyirci için bu durumlar, güzel kırılmalar meydana getiriyor. Çünkü diğer taraflarda kurşun sıyırıyor aslında isabet etmiyor, yaralanıyor üç gün sonra iyileşiyor, gibi durumlar oluyor. Ama bu sahneler 'Aslında ben insanım,' duygusu yaratan sahneler...
- Kafanız arada bir karışıyor mu, 'Polat mıyım, Necati miyim?' diye.
- Yok öyle bir durum yok. Polat'ı çok iyi tanıyorum. 'Polat bunu yapar, şunu yapmaz,' diyorum. Ama aynı keskinlikte 'Necati bunu yapar, yapmaz'ı da biliyorum. Necati benim hayatımda çok keskindir, Polat ben değilim.
- Mümkün mü Polat Alemdar gibi biri?
- İnşallah vardır. İnanıyorum ki, bu topraklarda yaşayan her gencin içerisinde bir kahraman var. Yani gönlünde yatan, olmak istedikleri bir kahraman var.
- 'Türkiye'nin Rambo'su' eleştirilerine ne diyeceksiniz?
- Ben de eleştirenlere şunu diyorum, 'Türkiye'nin Rambo'su' değil, 'Türkiye'nin Polat'ıyım.' Dünyada artık 'Polat' diye bir olgu var, umarım sadece Türkiye'den, diziden ya da filmden bakmazlar. Yurtdışında bazı ülkelere gidip Polat'ın etkilerini görürlerse, bana 'Dünyanın Polat'ı' demeyi uygun görürler.
- Polat da patlıyor, vuruluyor ama yıkılmıyor, ayakta. Bir Rambo durumu var yani...
- Eleştirmenlerin övdükleri hangi Amerikan dizisinde yok? Bizi eleştirenlerin övdükleri 24'te mi yok, Oz'da mı yok, sayabileceğim binlercesi var. Sekiz yıldır bir dizi devam ediyor. Bunun fanatikleri, sevenleri, sevmeyenleri var. Eleştirmenler tez konusu bile olmuş bu dizinin sevenlerinin, bu diziyi neden sevdiğini araştırmalı. Bu insanlar, dirençli ve daimi bir şekilde diziyi sevmeye devam ediyorlarsa, eleştirmenlerin bunu düşünmesi yazım. Ya ben hatalıyım, ya millet hatalı. Bizim eleştirmenler, bu millet hatalı demeyi tercih ederler. 'Geri zekalı bir millete neden sen eleştirmen olarak yazıyorsun o zaman?' diye sormak lazım.
- En son Irak'ta bir çocuk diziden etkilenip arkadaşını bıçakladı. Türkiye'de de çok oldu bu olaylardan... Buna ne diyeceksiniz?
- Bu yapıştırılmaya çalışılan bir damgadır. Başka ülkelerde de ortaya çıkacak. Seyredildikçe bunu yaşayacağız. Bir hançer saplıyorsunuz Hollywood'un gönlüne, bunu kabul edemiyorlar, edemeyince hemen bir şiddet eleştirisi yapıştırılıyor. Küçük beldede basından bir arkadaşımız gündeme gelmek için Polat Alemdar'la birleştiriyor. Bizi kullanıyor. Bunlara cevap verdiğimde bile 'onlara' yarıyor. Bizi yok etmeye çalışanların ekmeğine yağ sürüyor.
- Polat Alemdar cenderesi içinde geçmiyor mu hayatınız? O kadar uzun zamandır oynuyorsunuz ki...
- Var öyle bir sıkıntı ama cendere değil. Zamanımın çoğunu çalıyor. Ben kendi zamanımı burada değerlendirmeye çalışıyorum. Kendimi geliştirmek için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Set aralarında, bilgisayarda model yapmaya çalıyorum. Enstrümanım varsa yanımda ney üflüyorum.
-Öyle bir karakteri canlandırınca, gece rahat çıkamıyorsunuzudur...
- Ben zaten gece çıkmam. Ama öyle bir zamanım yok ki, sahnelerimiz var. Tercih de etmiyorum, evimde rahat rahat huzurlu zaman geçirmeyi yeğliyorum.
- 28 Ocak'ta Kurtlar Vadisi Filistin filmi vizyona giriyor, fikir ne zaman ortaya çıktı?
- Kurtlar Vadisi Irak filmini çektik, bitmek üzereydi. O sırada kardeşim Raci Şaşmaz, Cüneyt Aysan, Bahadır Özdener ve ben, 1948'lerden beri gelmiş olan bir mezalimden bahsedip, kendi iç ekibimizle konuşuyorduk. Ben gönüllü olarak 'Kesinlikle oynamak isterim,' dedim. Arkadaşlar da, daha Irak filmi bitmeden, bunun için yüzlerce kitap okudular ayrı ayrı, araştırmalar yaptılar.
- Mavi Marmara olayı ne anlam ifade ediyor sizin için?
- Olay bir baskın, bir harekat ve hakaret. Çok rahatsız edici bir şey. Bunun başlangıcı zaten, bizim büyükelçimize yapılan hakaretti. Bizim dizimizde yapmış olduğumuz bir anlatım biçiminden etkilenerek, büyükelçimize alçak koltuk krizi yaşatıldı. Çok alıngan bir millet olduklarını söyleyebilirim.
- Bir dizi nasıl nasıl bu kadar diplomatik krize neden olur?
- Onların yapmış oldukları sistemin içine bir bomba figürü yapıyorsunuz. İsrail'in güçlü, iyi olduğunu ya da Amerika'nın güçlü ve iyi olduğu yıllarca empoze edilmişken, 'Hayır aslında onlar güçlü değil, onlar zalimler, onlar aslında bunu yapanlar,' denildiğinde, gerçek yüzlerini gösteren şeyin yasaklanması lazım, kaldırılması lazım, inkâr edilmesi lazım, buna karşı bir şey yapılması gerek diyen bir alınganlıkları var tabii ki. Bu kabul edemeyişlerini agresiflikleri ve hakeretleriyle süslüyorlar.
- Polat Alemdar işin içine girince tepki daha sert ve farklı oluyor.
- Biz yıllarca siyasi aksiyon yaptık. Hiçbir zaman sadece aksiyon ya da sadece siyaset olmadı. Anlattığımız her şey gerçekçi, gerçek değil. Dolayısıyla insanlar da, bu gerçekçinin peşinde, o gerçeğe inanmak istiyorlar. Herkesin gönlünde yatan bir Polat var aslında. Herkes onu seyrediyor. Herkes kendisini seyrediyor, 'Ben olsam'ı seyrediyor.
- Bir buçuk dakikalık sahnede, büyükelçimiz alçak koltuk krizi yaşadı, bir buçuk saatlik film sonunda neler olabilir?
- Çok güzel bir söz var: 'Sonunu düşünen kahraman olamaz.' Gerçek bu. Bizim algıladığımız, gördüğümüz gerçek bu. Sonrasını sonra düşünürüz.
- Kurtlar Vadisi Irak'ta da başına çuval geçirilen askerler olayından bir Amerika eleştirisi vardı, bu bir misyon haline mi geldi sizde?
- Eğer Mavi Marmara olmasaydı, katliamla başlayacaktı. İsrail'in daha önce yapmış olduğu bir katliamla başlayacaktı. Mavi Marmara olayı çok sıcak bir olaydı ve olay patlayınca senaryoyu değiştirmek zorunda kaldık. Buna da bir cevabın olması gerektiğini söylediler. Mavi Marmara'yı bile kendi istedikleri taraftan bize göstererek verdiler. Biz gösterilmeyen taraftan anlatalım iddiasıyla çıktık.
- Ömer Lütfü Mete bir röportajında, 'Kurtlar Vadisi reyting üstünde bir başarı elde etti, tutkuya dönüştü,' demişti...
- Kurtlar Vadisi için reyting önemli değildir. Reyting ölçülmeyen mekânlar vardır, kafeler, kahvehaneler, askeriye de insanların izlediği yerler vardır, lojmanlar vardır, vardır da vardır. Vadi topluca izlenir.
- Filmin negatifleri yandı, bir komplo aradınız mı?
- Nasıl söyleyeyim, 10 milyonda bir yaşanan bir olay başımıza geldi. Bu tabii ki sıradışı bir durumdu.
Bunun nedenlerini araştırdık. Soru işaretleriyle beraber, 'Hayır,' demeyi tercih ediyorum. Çünkü 'Evet,' demek de onlara güç vermek anlamına geliyor.
- Ülke gündemine bir dizi vasıtasıyla bu kadar etki edebiliyor olmanın sırrı ne?
- İyi araştırmacı bir ekibin olması. Cüneyt, eski hakim. Hakimlikten senaristlik, bu ilke edindiğimiz davalar için, istifa etti.
- Nasıl yani, bunu bir dava olarak mı nitelendiriyorsunuz?
- Tabii ki dava. Bir şey anlatıyoruz. Böyle bir delilik yok. Kurtlar Vadisi Irak'ı çektiğimiz zaman biz tüm varımızı yoğumuzu o filme yatırdık. 1 milyon seyredilseydi biz batmıştık. Yani bu bir davadır. Bunu ancak davası, inancı olan insan yapabilir. Kurtlar Vadisi Filistin çekiyoruz, 10 milyon dolar daha fazlasını harcadık. 'Bunu ne için yapıyorsunuz?' sorusuna Bahadır'ın bir cevabı var: 'İzlensin, kazanalım da, çok riske atmadan da güzel işler yapabilelim.'
- Hiç tehdit alıyor musunuz?
- Üç yaşından beri (gülüyor). Bu dizimizde bir repliktir. Herkes aykırı bir şey yaptığında, alışılmışın dışında bir şeyler yaptığında, ürettiğinde, bu ilgi çektiğinde, bu saygınlık gördüğünde, diğerleri tarafından eleştirel bakış açısına maruz kalabilir. Bunlar maddi, manevi küçük ya da büyük tehditler olabilir. Ama biz çok umursamıyoruz, sonunu düşünen kahraman olamaz. İsrail'e karşı böyle bir film çektiğimiz çin korkup korkmadığımı sordular, yanıtı size de söyleyeyim: 'Bizim Allah'tan korkusu olmayandan, korkumuz yok.'
- Şöhret sizi bozdu mu?
- Aile terbiyesi, erkân, adap öğrenmişseniz bunların üstesinden gelebilirsiniz.
- Aileniz de önemli figürler herhalde hayatınızda...
- Onlar sadece Polat'ı değil, şöhret olmuş bir Necati'yi de hayatın içinde izliyorlar. Ben babamın yanında sigara içmem, yıllar önce dizide Polat sigara içiyor, ne yapacağımı şaşırdım. Babam 'Sigara içmesin Polat,' dedi.
- Necati Şaşmaz bir oyuncu mu, yoksa sadece Polat Alemdar mı?
- Necati Şaşmaz, daha önce oyuncu değildi. Onun önüne hiç bilmediği, hiç yaşamadığı bir dünya sunuldu. Polat şu anda en üst noktaya geldi. Derler ki, 'Fazla mütevazı olma seni ekabir sanırlar.' Ben de bu konuda çok mütevazı olmayacağım.
- Bir aşk filminde oynar mısınız?
- Tabii ki, senaryosuna bakmam lazım.
- Türkan Şoray kurallarınız var mı?
- Senaryoyu beğendiğim her filmde oynarım. Öyle bir kuralım olsa Sharon Stone'u öpmezdim.
- Aşkı bulamayan bir durumunuz vardı, buldunuz mu?
- Yaşayınca haberiniz olur.
- Hâlâ o noktadasınız yani...
- Bazı şeyler vardır ki benim hakkımda bilmediğiniz, yeri gelince açıklarım, yeri gelmezse açıklamam.
SABAH - PAZAR