Türkiye’nin en köklü vakıflarından biri olan Birlik Vakfı’nın düzenlediği Birlik Vakfı Ananevi İftarı’na yüzlerce gönüllü katıldı.
Ramazanın ikinci günü Birlik Vakfın’nın İstanbul Çemberlitaş’taki genel merkezinde düzenlenen İftara Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer katıldı. Türkiye’nin birçok yerinden gelen misafirler yanında, Miiletvekilleri, Belediye Başkanları, Bürokratlar, Bazı Vali ve Kaymakamlar, Eğitimciler, İlim Adamları, Yazarlar, Sivil Toplum temsilcileri, Öğrenciler ve Birlik Vakfı üyeleri ve gönüldaşları iftar öncesinde birbiriyle sohbet ettiler.
Kur’anı Kerim Tilavetiyle başlayan iftarda bir konuşma yapan Birlik Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Alacacı dünden bugüne kadar Birlik Vakfının yaptığı hizmetler ve Yeni Anayasa çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
VAKIF BAŞKANI GÜNCEL KONULAR HAKKINDAKİ ÇALIŞMALARI PAYLAŞTI.
Birlik Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Alacacı şunları söyledi.
‘Muhterem, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, Birlik Vakfımızın 30. ananevi iftarımıza teşrifleriniz için teşekkür ediyorum. Vakfımız 1916 yılında kurulmuş olan mili türk talebe birliğinin 1980 darbesi ile kapatılması üzerine, onun devanmı olarak 29 mayıs 1985 yılında kurulmuş, halen İstanbul Merkez, Ankara, Antalya , Balıkesir , Bursa, Edirne , Eskişehir , Isparta , Tekirdağ gibi illerimizdeki şubeleri ile faaliyetlerine devam etmektedir . Geleneksel iftarımız diğer şubelerimizde de yapılmakta, merkezimizde ve şubelerimizde ramazanın her günü öğrencilerimize ayrıca iftar programlarımız devam etmektedir . Teşkilatımız Mili Türk Talebe Birliği Ve Birlik Vakfından ve 1494 yılında inşa edilmiş olan içinde bulunduğumuz Atik Ali Paşa Medderese’sinden; nice vakıf insanlar, hizmet aşıkları devlet adamları, değerli şahsiyetler yetişmiş millete ve devlete hizmet etmişler ve hizmete devam etmektedirler. Vefat edenleri rahmetle, hizmete devam edenleri ise minnetle anıyor hayırlı hizmetleri için dualar ediyoruz .
Değerli dostlar, kıymetli misafirlerimiz :
Bugün: milletin değerlerine, inançlarına, bağlı idarecileri sayesinde:
*Devlet, milletini potansiyel tehlike olarak görmemektedir.
*Devlet ve millet birbirine şüphe ile bakmaktan kurtulmak üzeredir,
*Millet ve devlet barışı sağlanmıştır,
*Bu barışma neticesinde devlet ve milletin manevi ve maddi değerleri artmış, artmaya devam etmektedir,
*Millet, devletine güç vermiş ve vermeye devam etmektedir.
Bu bakımdan Türkiye yükselen bir değerdir. Türkiye başkalarının politikasına tabi değil, kendi politikasını belirlemekte ve uygulamakta, artık Türkiye’nin politikası nedir diye müracaat edilen bir konumda bulunmaktadır.
Değerli Misafirlerimiz: milletin ve devletimizin daha da güçlü, bölgesinde ve dünyada daha da etkin olabilmesi için milletin vesayetten, bütün olumsuzlukların ve vesayetin kaynağı olan darbe anayasasından topyekün kurtulması gerekmektedir. Bugünkü anayasa millete vurulmuş bir prangadır.
Birlik Vakfı olarak kurulduğumuzdan bugüne yaptığımız çalışmalar, toplantılar, hazırladığımız raporlarla, hep milletin iradesine uygun bir anayasa talep ettik .
Bunun için TBMM’nin yeni anayasa hazırlığı için yaptığı çağrı üzerine birlik vakfı harekete geçerek bir komisyon kurmuş ve çalışmalara başlamıştır. 20 Aralık 2011 tarihinde başlattığımız ve dört ay süren hummalı çalışmamızın metnini, hukukçulara, toplumun önde gelen kanaat önderlerine, akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına arz ederek katkılarını talep ettik.
Bu çağrımıza olumlu cevap veren kişi ve kuruluşlar ile 20 Nisan 2012 tarihinde bir değerlendirme toplantısı yaptık ve onların görüşlerini de göz önünde bulundurarak taslağa son şeklini verdik.
Hazırladığımız anayasa taslağı Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasa uzlaşma komisyonu’na 30 nisan 2012 tarihinde sunulmuş ve komisyonda müzakeresi yapılmıştır. Aynı gün TBMM başkanı sayın Cemil Çiçek ve TBMM de gurubu bulunan partilerin gurup başkanları ve guruplarına da takdim edilmiştir .
8 Mayıs 2012 tarihinde Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül tarafından komisyonumuz kabul edilmiş ve anayasa teklifimiz kendilerine arz edilmiştir.
Ayrıca hazırladığımız anayasa taslağımızın kitapçığı TBMM üyelerine , devletin ilgili kurum ve kuruluşlarına , medya ve basınımızın yazarları ile ilgili kişiler gönderilmiştir .
Hazırladığımız anayasa taslağı: insanı önceleyen, insan hak ve hürriyetlerini, adaleti, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi hedefleyen, milli iradeyi egemen kılan, gerçek manada kuvvetler ayrılığını esas alan ve en önemlisi başkanlık sistemi'ni öngören bir tekliftir.
Başkanlık Sistemini esas aldığımız içindir ki, bu anayasa ile koalisyon dönemleri kapanmış olacak ve istikrar kurumsallaşacaktır. Başkanlık sistemini esas aldığımız içindir ki, artık güçlü bir yasama, güçlü bir yürütme ve güçlü bir yargı, başka bir ifadeyle gerçek manada kuvvetler ayrılığı söz konusu olacaktır. Devlet başkanı; halk tarafından seçildiği, yürütme yetkisini tek başına elinde bulundurduğu için, hızlı karar alma avantajına sahip olacaktır.
Kuvvetler ayrılığı sebebiyle devlet başkanlığı ile TBMM'si biri birini denetleyen iki kurum haline gelecektir.
TBMM'si daraltılmış bölge ve önseçim yoluyla seçilen milletvekillerinden oluşacaktır. Böylece milletvekilleri daha güçlü, daha özgür ve milli iradeyi göz önünde bulunduran milletin vekilleri olacaktır. bu, aynı zamanda yasama organının daha güçlü olmasını sağlayacaktır.
TBMM’de milletvekili sayısı 100'ü kontenjan 500 dür .
Seçimlerde uygulanan baraj nedeniyle halkın önemli bir kesiminin mecliste temsil edilmediği bir gerçektir. ancak hangi baraj kullanılırsa kullanılsın %1 üzerinde oy alan bütün siyasi partilerin mecliste temsiline imkân sağlayacak bir kontenjan sistemi önerdik.
Böylece her parti aldığı oy oranına göre kontenjan listesinden milletvekili çıkaracak, barajı aşamasa bile TBMM' sinde temsil edilecektir.
Anayasada taslağını, başkanlık sistemini, Türkiye'nin üniter yapısını göz önünde bulundurarak hazırladık.
Hazırladığımız yeni anayasa taslağı çağdaş demokrasilerde olduğu gibi, ideolojilerden arınmış, hukukun üstünlüğünü, adaleti, hürriyetleri ve insan haklarını önceleyen niteliktedir. Hazırladığımız anayasa taslağı, sorun üreten değil azami oranda sorunları ortadan kaldıran istikrarlı bir sistem inşa etmektedir.
İçinde bulunduğumuz ve uyguladığımız parlamenter sistem ise:
Sürekli sorun üreten, istikrarı temin edemeyen, kuvvetler ayrılığını değil, kuvvetler birliğini öngören, güçlü siyasi liderlerin bulunmadığı dönemlerde ülkeyi kaosa götüren ve müdahalelere açık hale getiren bir sistemdir.
Parlamenter sistemlerde vesayet rejimi kendisine rahatlıkla hareket etme imkânı bulmuş, sistem zayıf hükümetler ve istikrarsız bir ortamın doğmasına ve sürdürülmesine zemin oluşturmuştur.
Bir kez daha vurgulayalım ki; siyasi istikrar ekonomik istikrarı sağlar.
Cumhuriyet tarihimiz içinde 61 hükümet kurulmuş hükümetlerin ortalama ömrü ancak 1,5 yıl olmuştur.
Türkiye'mizin geçirdiği koalisyon dönemleri aynı zamanda yolsuzluk ve yoksulluğun hat safhaya ulaştığı dönemlerdir.
Parlamenterler sistemin belki de en zayıf yönü koalisyonlara, dolayısıyla zayıf iktidarlara açık olmasıdır.
Başkanlık sistemi: düzenli aralıklarla ve mutlak çoğunluğa dayalı bir yapı getirdiğinden koalisyon riskini ortadan kaldırmaktadır. Türkiye'mizin geçirdiği siyasi ve ekonomik istikrarsızlık hastalığına tekrar dönmemek için başkanlık sistemi gereklidir.
Netice olarak; bu ve benzeri sebepler dolayısıyla ağır tecrübeler yaşamış Türkiye'miz için başkanlık sisteminin, parlamenter sistemden çok daha fazla artılarının olduğu, eksikliklerinin ise çok daha az olduğu bir gerçektir.
Yeni anayasa sürecinde istikrarı kurumsallaştırmak için parlamenter sistemden "başkanlık sistemi"ne geçilmesinin daha faydalı olacağı kanaatiyle hazırladığımız anayasa taslağında bu sebeple "başkanlık sistemi"ni esas aldık.
2007 halk oylamasıyla cumhurbaşkanını halkın seçmesi ilkesi milletimiz tarafından kabul edilmiştir.
Dolayısıyla 2014 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ile ülkemiz fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş olacaktır.
Yarı başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde hükümet ile halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı arasında sıkıntılar çıktığı görülmektedir.
Bu bakımdan anayasa değişirken, bu hususta konsensüs varken, hem yürütmeyi, hem yasamayı, hem de yargıyı güçlendirecek olan başkanlık sistemine geçmek ülkemiz menfaatine olacağına, böylece ülkemizde kalıcı istikrarı yakalayacağımıza ve her geçen gün daha da güçleneceğimize inanıyoruz.
Başkanlık sisteminin en önemli özelliği, kuvvetler ayrılığının tam olarak gerçekleşmesidir.
Bu sistemde; yürütme de, yasama da, yargı da kendi alanında güçlüdür.
Yürürlükteki anayasanın esas aldığı çok yargılı sistem yerine, demokratik hukuk devletlerindeki gibi tek yargı sistemi kabul edilmiştir.
Hazırlamış olduğumuz taslakta, laiklik gibi net tanımlanmamış, çok muğlâk ve tartışmalı bir kavramın anayasalarda yer almaması gerektiği kanaati ile taslağımızda, fikir, kanaat ve düşünce hürriyetine pranga vurma aracı olarak kullanılan "laiklik kavramına" yer verilmemiştir.
Din işlerinin yürütmeden ayrılmasının gereği olarak idare içinde yer alan ve ülkenin asli unsurunu ve çoğunluğunu oluşturan müslümanlara hizmet vermekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın özerkliği öngörülmüş ve diyanet işleri başkanı'nın seçimle belirlenmesi kabul edilmiştir.
Eğitim ve öğretim dili türkçedir, hiç kimse ana dilini öğrenme, öğretim ve kullanma hakkından mahrum bırakılamayacaktır.
Yine ülkemizin önemli sorunlarından biri olan eğitimde kılık kıyafet, "kılık ve kıyafet ya da dini semboller eğitim ve öğretim hakkından yararlanmayı engelleyecek şekilde yasaklanamaz." şeklinde çözüm üreten bir hüküm getirilmiştir. Anayasa teklif taslağımız 85 esas, 5 geçici madde halinde düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Taslağımız :
*bizler; adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü, eşitlik, insan hakları, demokrasi, manevi ve milli değerlere bağlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, Yüce Allah'ın devletimizi sonsuza kadar koruması dileğiyle bu anayasayı kabul ediyoruz.
Başlangıç kısmı ile başlamaktadır : anayasa taslağımız kamu oyu ile paylaşıldıktan sonra geniş şekilde yankı bulmuş ve bulmaya devam etmektedir .
TBMM’nin bu döneminde millet ve devletimizin yeni bir anayasa ya kavuşacağı inancımızı muhafaza ediyor ve umuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar selamlıyor, teşrifleriniz için teşekkür ediyorum .’
BAKANLAR BİRER SELAMLAMA KOŞUŞMASI YAPTILAR.
Birlik Vakfı’nın düzenlediği Geleneksel İftara katılan balkanlar da birer selamlama konuşması yaptılar.
İlk konuşmayı yapan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Eğemen Bağış devletin değerleri ile milletin değerlerini birleştirmeye, bireyin hak ve hürriyetlerini genişletmeyi çok önemsediklerini ve diklenmeden dik durmaya çalıştıklarını söyledi.
İkinci konuşmacı olarak söz alan Veysel Eroğlu ise bakanlık olarak yaptıkları çalışmalar hakkında ilgi vererek şunları söyledi:
‘Ülke olarak yüksek faizli günleri geride bıraktık. Borç alan ve başta İstanbul olmak üzere iken su sorunu yaşayan bir ülke iken bugün 2070 yılına kadar su sorununu aşmaya çalışan konuma geldik. Temel atarken bitirme tarihini verebiliyoruz. Artık tek değil toplu açılışlar yapıyoruz. Çünkü yüzlerce proje üretiyoruz.’
BAKAN DİNÇER: ‘HERKESİN İSTEDİĞİ BİR EĞİTİM VERMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ.’ DEDİ
Birlik Vakfı İftarına katılan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 4+4+4 Eğitim sistemi konusunda açıklamalarda bulundu. Bakan Ömer Dinçer, eğitimde bir paradigma değişikliğine imza atmaya çalıştıklarını belirterek şunları söyledi. ‘Daha önce de bazı yerlerde söylediğim gibi Yeni Eğitim Sistemi Bir Demokratikleşme Hareketi Olacaktır. Tek tip bir insan yetiştirmeye son vermeyi hedefliyoruz. Yapılan bütün araştırmalar herkesin mevcut eğitim sisteminden şikayetçi olduğunu gösteriyor. O halde bu gidişe dur demek gerekiyor. Eğitim olayına ideolojik bakmak yerine rasyonel bakmak gerekir. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bizdeki kesintisiz eğitim sisteminin savunulacak yanı olmamalı. Yasalaşan 4+4+4 yani kesintili yeni eğitim sisteminin olumlu sonuçları için biraz sabretmek gerekir. Kademeli eğitim sistemi ile öğrenciler yaklaşık yirmi çeşit dersi seçme hakkı kazanıyor. Çocuklara daha çok yeteneklerine göre ders seçme hakkı tanıyoruz. Çocuklarımız bu sayede dünya ile rekabet etmek için daha çok bilgi sahibi olacak. Yeni Eğitim sistemi aynı zamanda bir demokratikleşme hareketi olacaktır. Her bireyi özel bir kişilik olarak gören bir anlayıştan hareketle herkesin istediği bir eğitim vermek için çalışıyoruz. ’
Teravih Namazından sonra bahçede toplanan Birlik Vakfı Gönüllüleri çay içerken aynı zamanda tanışarak birbirleriyle tecrübelerini de paylaştılar.