Jandarma'da fişlemelerin devam ettiğine yönelik bilgileri değerlendiren Bugün'den Adem Yavuz Arslan, "Başkentteki 'Artık darbe olmaz' türü aşırı iyimser hava sağlıklı değil. Darbelerle mücadele tesadüflere, bir partinin inisiyatifine bırakılamaz." dedi. İşte Arslan'ın yazısının ilgili bölümü:
Darbeciler de 'Durmak yok yola devam' diyor
'Dalgalar bataklığı kurutmaya yetmez' başlıklı cuma günkü yazımda darbelerin yargılanmasının, cuntaların mahkemeye çıkarılmasının yetmeyeceğini, darbe kültürüyle mücadele etmek gerektiğini anlatmış ve "Kim bilir belki şu anda bile ülkenin bir yerlerinde 'Durmak yok yola devam' diyen birileri fişlemelere, darbe planlarına devam ediyordur" diye bitirmiştim.
Gerçi ben başka bir yerdeki fişlemeleri kastetmiştim ama dün ortaya çıktı ki Jandarma fişlemeleri tam gaz devam ediyor.
Yani 5 yıldır süren yargı süreçlerine, mahkemelere, soruşturmalara rağmen birileri hâlâ fişleme yapmaya darbe hazırlıklarına devam ediyor.
Albay Kazım Çillioğlu'nun oğlunu yasa dışı yollardan dinleyen ekibe yönelik operasyonda Düzce Jandarması'nda dumanı tüten fişleme dosyaları çıktı.
Sahte belgelerle telefon dinlemeleri yapılmış, işadamından öğretmenine kadar herkes fişlenmiş. Eh bu fişlemeleri hobi olsun diye yapmadıklarına göre darbeci, cuntacı zihniyetin ne kadar pervasız olduğunu da görmüş olduk.
Düzce'de olanlar bir operasyon kapsamında tesadüfen öğrenildi ama emin olun şu anda 'Bir gün devran döner' diye hazırlık yapan, fişlemeler, telefon takipleri yapanlar var.
O yüzden başkentteki 'Artık darbe olmaz' türü aşırı iyimser hava sağlıklı değil. Darbelerle mücadele tesadüflere, bir partinin inisiyatifine bırakılamaz.
Eğer gelecekte tekrar darbelerle karşılaşmak istemiyorsak zihniyet devrimini de yapabilmemiz gerekiyor.
Bu arada bir süredir kulislerde konuşulan fakat somut bilgileri henüz ortaya dökülmeyen çok çarpıcı bir gelişme daha var. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun kazasıyla ilgili bildiklerimizin hepsi yanlış, bir başka ifadeyle de yalanmış.
Çünkü vicdanlı birileri kaza anından itibaren ne olduğunu ilgili kurumlara anlattı. Yani enkaza 2 gün sonra ulaşılmamış. O gün helikopterin etrafında gizlenen bir hava trafiği de var.
Belki bir gün kamuoyu o ifadelerin detaylarını da öğrenir ama şurası kesin ki merhum Yazıcıoğlu'nun ölümü sıradan bir kaza sonucu olmadı.
Dün gazetelere de yansıdı.
Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği eski Başkanı Recep Yıldırım, Yazıcıoğlu'nun katıldığı bir resepsiyonda, kendisini arayan bir generalin 'Dağlarda parçaların toplanmaz, kalırsın' şeklindeki tehdidine çok sert tepki verdiğini anlattı.
Acaba Yazıcıoğlu'nu 'Dağlarda kalırsın' diye tehdit eden general kimdi?
Ankara'da hiçbir şey gizli kalmayacağına göre onu da yakında öğreniriz nasıl olsa.