Anadolu Fikir Platformu’nca Memur-Sen Genel Merkezinde düzenlenen "Türkiye’nin Demokrasi Tarihi" konulu konferansa katılan Menderes, Türkiye’nin uzun yıllardır demokrasiyle bütünleşemediğini, tam anlamıyla demokratik bir ülke olamadığını söyledi.
Türkiye’nin demokrasiyle 1950’de tanışmış olmasına rağmen, bunun askeri müdahaleler nedeniyle kesintiye uğradığını ifade eden Menderes, "Türkiye’de demokrasi işlemiş olsaydı, demokrasimiz 60 yaşında olacaktı. Cumhuriyetimizin 87’nci yılını kutladık. Niçin demokrasimizin de 87’nci yaşını kutlamıyoruz? Eğer Cumhuriyetimizin yaşı 87, demokrasimizin 60 ise bu aradaki 27 yıllık boşluk demokrasimizi tam anlamıyla oturtamamamızın ana sebebidir" diye konuştu.
Menderes, 1946’da kurulan Demokrat Parti’ye karşı "oligarşik ittifakın" 27 Mayıs darbesini gerçekleştirdiğini kaydederek, bu ittifakın daha sonra da çeşitli aralıklarla ortaya çıkarak demokrasiyi etkilediğini söyledi.
Türkiye’nin 2002’den sonra gelişmeye başladığını, demokratikleşme adına önemli adımlar atıldığını belirten Menderes, "Asker, CHP, Yüksek Yargı, basının önemli bir bölümü tam olarak birbirlerinden ayrılmazsa ve aralarındaki açık, kapalı iletişim mevcudiyetini devam ettirirse o zaman demokrasi mücadelesi sonuçlanmamış, devam ediyor olacaktır" dedi.
Yüksek yargının artık eskisi gibi Türkiye’nin "yegane söz sahibi konumunda" olmadığını ifade eden Menderes, şöyle devam etti:
"Bir ülkede devlet bir tanedir. Zaman içinde devlet içinde devlet çıkabilir. Buna Osmanlı’da ’fetret dönemi’ deniliyor. 1960’dan günümüze kadar da yaşadığımız fetret dönemidir. 29 Ekim akşamı Cumhurbaşkanı bir resepsiyon veriyor, Genelkurmay Başkanı ve yüksek komuta kademesi Cumhurbaşkanının resepsiyonuna gitmeyip kendileri tertip ediyorlar. Türkiye’de Allah aşkına Cumhuriyet kaç tane? Cumhuriyet bir tane, Cumhurbaşkanına da herkes uymak zorunda. Uymamazlık varsa fetret devri sürüyor demektir. Uymamazlık varsa demokrasi nüfuz etmemiş demektir. Böyle devam etmez."
Türkiye’de son 7-8 yıl içinde demokrasinin önünün açıldığını, demokratik değerlerin belli bir çizgiye ulaştığını vurgulayan Menderes, "Türkiye’de tesettür, başörtüsü ya da türban... Biz türbanı demokratikleşmeden ayrı düşünemeyiz. Türban meselesi çözülmediği sürece demokratikleşme hedefine ulaşmış kabul edilemez" dedi.
"CHP’Yİ ELE GEÇİREMEZ"
'Kılıçdaroğlu CHP'yi ele geçiremez'
Eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, CHP’de yeni parti yönetiminin belirlenmesine ilişkin, "Sayın Kılıçdaroğlu bu mücadeleden yenik çıkmaz ama CHP’yi ele geçiremez. Derin CHP, yeni yeni statükocuları mutlaka piyasaya sürecektir" dedi.
Konferansın son bölümünde katılımcıların soruları yanıtlayan Menderes, "CHP’de yeni parti yönetiminin belirlenmesiyle" ilgili soruya, "Sayın Kılıçdaroğlu bu mücadeleden yenik çıkmaz ama CHP’yi ele geçiremez. Derin CHP, yeni yeni statükocuları mutlaka piyasaya sürecektir. Kılıçdaroğlu belki iyi niyetli, söylediklerine inanan biri... Ona ’sen bu geminin kaptanısın’ demişler ama makine dairesine sokuyorlar, dümeni eline vermiyorlar" cevabını verdi.
Menderes, "MHP’nin iktidar partisine tutumunu nasıl buluyorsunuz?" sorusuna da "MHP’nin bu iktidar partisiyle ilgili çekinceleri olabilir. MHP kendi düşüncelerini, geçmişini, bugüne kadar savunduklarını kıyasladığı takdirde CHP’ye uzak, AK Parti’ye yakın olduğunu görecektir" dedi.
Aydın Menderes, özellikle 2007 yılından itibaren AK Parti’nin demokrasi için takındığı kararlı tavrın, 1946-1960 yılları arasında verilen demokrasi mücadelesinin yenisi olduğunu söyledi.