Ermenilerin kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptığı katliamda, birçok aile tamamen yok olurken, bazıları da çok sayıda üyesini kaybetti. Katliamdan kurtulanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını hala unutamıyor.
Katliamda maddi ve manevi yaralar alan tanıklardan biri de Ermeni güçlerce ailesiyle birlikte esir alınan ve henüz 15 yaşında bir çocukken en ağır işkencelere maruz kalan Ramil Musayev.
Babası ve kardeşiyle birlikte yaklaşık bir hafta işkencelerle dolu esaret hayatı yaşayan Musayev, hiçbir zaman hafızasından silemediği o günleri AA muhabirine anlattı.
Ermenilerin 25 Şubat 1992'de akşam saatlerinden itibaren farklı yönlerden tank ve zırhlı araçlarla saldırıya geçtiğini, kasabayı yoğun top ve füze atışına tuttuğunu söyleyen Musayev, birkaç saat evlerinin önünde yaptıkları sığınakta saklandıklarını, Ermenilerin insanları katlettiği haberini alınca evlerini terk ettiklerini belirtti.
Önce kasaba merkezine, postanenin önüne geldiklerini, burada toplanan çok sayıda insanla ormana doğru kaçtıklarını ifade eden Musayev, "Ormana doğru yola koyulduk. Suyu buz gibi olan Gargar nehrinden geçtik. Ormanda saatlerce yol yürüdük. Ormanda Ermenilerin pususuna düştük. Üzerimize ateş açtılar. Ölen öldü, kaçan kaçtı." dedi.
Musayev, Hocalı'dan babası ve kardeşiyle birlikte çıktığını dile getirerek, "4 gün ormanda yürüdük. Yolumuzu kaybetmiştik. Ağdam'a gitmek istiyorduk fakat yanlışlıkla Hankendi şehrine yaklaşmıştık. Sonunda bir köye vardık. Orada Azerbaycanlıların olduğunu zannettik. Çünkü bize Azerbaycanca seslendiler. Sevindik fakat sevincimiz bir dakika bile sürmedi. Üzerimize ateş açtılar. Bacağımdan yaralandım. İnsanlar beyaz bayrak kaldırarak teslim olmak zorunda kaldılar. Bu kargaşada babam ve kardeşimden ayrı düştüm." diye konuştu.
Ermenilerin kendilerine ateş açması üzerine ailesinden ayrılarak ormanlık alana kaçtığını fakat yarası nedeniyle yürüyemediğini aktaran Musayev, birkaç saat saklandıktan sonra Ermenilerin kendisini bularak esir aldığını vurguladı.
Musayev, "Sürüyerek zırhlı araca aldılar ve bir tamirhaneye götürdüler. Orada işkence yaptılar. Tırnaklarımı çektiler, karın boşluğuma süngü soktular. Sonra beni diğer esirlerin yanına götürdüler. Babam, kardeşim ve komşularımın da burada olduğunu gördüm. Esirler arasında asker olan 3 kardeş ve anneleri de vardı. Anneleri 'bir oğlum zaten şehit oldu, diğerlerini öldürmeyin' dedi. Kadına tüfeğin dipçiğiyle vurdular. O askerleri götürdüler ve dışarıdan ateş sesleri duyduk. Fakat onlara ne oldu bilemedik. Bugün bile onların akıbeti belli değil." ifadelerini kullandı.
Ermenilerin esirliğin ilk günü kendilerine birer adet çiğ patates, iki gün sonra ise su verdiğini belirten Musayev, Ağdam'daki Azerbaycanlı komutanların girişimleri sonucu birkaç gün sonra serbest bırakıldıklarını kaydetti.
Musayev, Azerbaycan ordusunun Eylül 2023'te gerçekleştirdiği antiterör operasyonunda Hocalı'nın tamamen özgürleştiğini ve yeniden asıl sahiplerinin kontrolüne geçtiğini hatırlatarak, "Bugün çok şükür artık Hocalı özgür. Ben de geçen ay, 15 yaşımda terk etmek zorunda kaldığım Hocalı'ya 32 yıl sonra döndüm. Orada 32 yıl önce yaşadıklarımı sanki dün olmuş gibi yeniden hatırladım." dedi.
Hocalı'nın Azerbaycan hükümetince yeniden inşa edildiğini söyleyen Musayev, çalışmalar tamamlanınca ata yurduna döneceğini ve hayatını orda sürdüreceğini sözlerine ekledi.
- Hocalı'da ne oldu?
Karabağ'ın en büyük kenti Hankendi şehrini Aralık 1991'de işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti.
Ermeni güçlerinin ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaydı.
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle kara yolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı.
Ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti.
25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgedeki Sovyet ordusuna bağlı 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı.
Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın ve 63'ü çocuk 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtulurken, Ermeni güçleri 1275 kişiyi esir aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı.
Katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti.