Arınç, TRT Haber'de canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtlarken, ''Çok önemli gelişmeler oluyor. Bunlardan bir tanesi, 28 Şubat'la ilgili bir soruşturmanın başlatıldığına dair bir bilgi var. Siz de aslında hem siyasal anlamda, belki hem de kişisel anlamda 28 Şubat'ın mağdurlarından bir tanesisiniz. Bununla ilgili nasıl bir değerlendirme yapacaksınız?'' sorusu üzerine, üzüntü, sıkıntı çeken, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları bizzat soluyan bir insan olarak o dönemde yaşadıklarının yüz kızartıcı ve üzüntü verici olduğunu söyledi.
Anayasa değişikliğinin kabul edilmesiyle artık Türkiye'de pek çok hayırlı yolun açılmasına vesile olduğunu dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
''Bunlardan bir tanesi; darbecilerle ilgili şikayetler, onların sorgulanmasıdır. İkincisi; YAŞ mağdurlarına haklarının iade edilmesidir. Üçüncüsü; üniversitelerimizle ilgili yeni, güzel günlerin başlamasıdır. Birilerinin verdiği brifinglerde yüksek yargı mensuplarının başkanları dahil olmak üzere ayağa kaldırılıp alkışlamaya davet edilmesidir ki, artık yüksek yargı o noktadan hamdolsun ki çok uzaktır. Çok büyük gelişmeler oldu. 28 Şubat sürecine isterseniz 'postmodern bir darbe süreci' deyiniz, isterseniz 'Deniz Baykal'ın o zamanki tabiriyle (Silahlı Kuvvetler bir sivil toplum örgütü gibi çalıştı ve demokrasiyi kurtardı) sözüne bakarak hareket ediniz, Türkiye için demokrasi dışı bir müdahaledir. Hükümetlerin devrilmesi için işbirliği yapılmıştır. Türkiye'nin temel hakları ve özgürlükleri yok edilmiştir. Okullarımızın, Kuran kurslarının, basının, ticarethanelerin hali, kara listeler, şifrelemeler o dönemlerde yaşanmıştır. 10 sene sonra 28 Şubat'tan herkes nefret eder hale gelmiştir.''
28 ŞUBAT SORUŞTURMASI
Savcıların bazı şikayetler üzerinde incelemeler yaptıklarını belirten Arınç, ''Bu konuda bir soruşturmanın varlığından hepimiz haberdar olduk. 'Varlığından haberdar olduk' diyorum, çünkü biz bunları takip edecek durumda değiliz. Ama geçtiğimiz günlerde de, son dört genelkurmay başkanı hakkında yapılan bir suçlamaya ilişkin takipsizlik kararı verildiğini de duymuştuk. Türkiye demek ki gerçekten bir hukuk devleti olma yolunda büyük adımlarla gidiyor'' diye konuştu.
''Soruşturma belli bir noktaya gelirse siz şikayetçi olmak ister misiniz?'' sorusuna Arınç, ''Yani 12 Eylül'de de biz mağdurduk. Ben il başkanıydım, gözaltına alındım, üzüntüler, sıkıntılar oldu. 6 sene siyasi yasaklı oldum. Arkasından tabii Türkiye bu noktaya geldi'' yanıtını verdi. Arınç, şöyle konuştu:
''Yani ben bugün özellikle 12 Eylül referandumundan sonra Türkiye'de yeni bir çağ açıldığını sevinçle görüyorum ve onlara nefret veya lanet etme yerine geldiğimiz noktaya, Allah'a hamdediyorum. Bu, ülkemiz için o kötü günlerin yaşanmasından sonra demokrasilerin, özgürlüklerin daha çok arzu edildiği bir dönemdir. Çok spesifik olaylar sebebiyle şikayetçi olmamız... Düşünürüm onu şahsen, ne adına düşünürüm. Yani ne adına düşünürüm, şahsi bir beklentim olmaz, ama birileri o zaman bize zulmetmişlerdi, haksızlık etmişlerdi. En azından bunun karşılığında onlar üzülsünler, Türkiye'de buna bakarak bundan sonra böyle bir dönemi beklemesin ve hayal etmesinler. İbret olsun.''
BEDELLİ ASKERLİK
Başbakan Yardımcısı Arınç, bazı kişilere göre, bedelli askerlik konusunda belirlenen meblağın yüksek olduğunun ve belli bir kesimin bunu ödeyebileceğinin belirtilmesi üzerine, bu konuda kendisinin bir seneden beri çok çalıştığını söyledi.
Arınç, ''Ancak konunun çok tarafları var. Netameli bir iş. Kamuoyunun farklı beklentileri var. Bunların bir kısmı da çok haklı. Ama bedelli askerliği bekleyen de çok büyük bir kitle var. Silahlı Kuvvetlerin mevcudu çok fazla. Bedelli askerliği ben bir hak olarak gördüm yerine göre...'' dedi.
''720 bin rakamını fazla buluyorsunuz herhalde'' denilmesi üzerine de Arınç, ''Biz 800 bin kadar biliyorduk. Net rakamı bizzat Genelkurmay açıkladı. Yani Türkiye'de güçlü bir ordunun... Güçlü ordu, sayısı çok kalabalık ordu değildir benim düşüncemde. İyi yetişmiş, profesyonel yetişmiş, elindeki silahı iyi kullanan, taktiği çok bilen, tarihi çok iyi bilen, çok iyi eğitilmiş bir ordu demek'' diye konuştu.
Türkiye'nin hem sayısal anlamda hem de iyi yetişme, iyi eğitim alma konusunda güçlü bir orduya ihtiyacı olduğunu dile getiren Arınç, bunun Türkiye ve bölgesinin yanı sıra Türkiye'nin dünyada söz sahibi olması noktasında önemli olduğunu vurguladı. Arınç, şunları söyledi:
''Şimdi biz her zaman askerin, Genelkurmay veya Silahlı Kuvvetlerin asker ihtiyacına göre bu işi düşünmüşüz. Ama bu da 10 senede, 15 senede bir çıkmış. 1987'de ve en son 1999'da çıkmış. Türkiye'de bunu bekleyen binlerce genç var. Bunları dinlediğiniz zaman hak veriyorsunuz. 'İşimi, gücümü kurdum, yaşımı, başımı aldım, bundan sonra ne askerliğe faydam olur, ne kendi işime faydam olur, ne olur bizi bu şekilde değerlendirin' diyorlardı. Ama şehitlik, gazilik, terörle mücadele, bunun için de yanmış, küsmüş insanların da feryatları bizim bir noktada elimizi tutuyordu. Bir zamanlama yapıldı. Yine Genelkurmay'ın ihtiyacını dikkate aldık, hükümet siyasi kararı verdi.
Yaş olarak da kime sorsanız herkes kendi yaşını söyleyecektir. Benim oğlum da 26 yaşında ama biz böyle bir şeyi düşünmedik. Yani Allah nasip ederse damadım nasıl askere gittiyse oğlum da zamanı geldiğinde gidecek. Yani damadım askere nereye gitti diye de belki merak ederler. Ankara'da filan da yapmadı, Ağrı'da yaptı askerliğini... Birileri şimdi 'herhalde bunların çocukları var ki ondan bu işi teşvik ediyorlar' diye bunu düşünebilirler. Öyle değil. Bir defa yaştan dolayı herkesin kendi fikri vardır. Buna saygı göstereceğiz. Ama 38, 40, 42'nin yanında 30'un olması, 22 ile 30 arasındakilere bakarak da bence tam ortada vasat bir noktadır. 30'dan gün almış olmak artık bugün kabul edildi. İnanıyorum ki değişmeyecektir de...''
BEDEL AZ YA DA ÇOK DİYENLER OLACAK
''(Bedel azdır, çoktur) diyenler olacaktır'' diyen Arınç, ''CHP'nin teklifiyle en uzaktan bir ilişkimiz yok. CHP, bedelli askerliği değil bedelsiz askerliği teklif etti'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şunları kaydetti:
''Adı üstünde bedelli askerlik. 30 gün size göre çok az gelebilir veya fazla gelebilir. Ben size söyleyeyim 'askere gitmesem, o 21 günlük askerliği de yapmasam, şu bedelli askerlik çıksın, ben 1 milyon vermeye hazırım' diyen insan biliyorum. Ona göre yaptığı iş çok önemli. 1 milyon değil 30 bin. Ama 10 bine bakarsanız, 5 bine bakarsanız, onlar da çok düşük rakamlar. Ama bunu veremeyecek durumda insanlar yok mudur? Vardır. Ama siz bunu çok aşağılara çekerseniz veya bedelsiz bir noktaya getirirseniz, o zaman Silahlı Kuvvetlerin asker ihtiyacı diye bir şey ortadan kalkar. Denge bozulur.
Çok mükemmel bir düzenleme oldu. Bir de elde edeceğimiz paraya bütçe olarak ihtiyacımız yok bizim hamdolsun. Eskiden 'depremin yarasını sarmak için bedelli yapalım' demişler. Bizim bütçemiz iyi. Biz şimdi bu meydana gelecek parayı yine şehitler, gaziler, özürlüler, vazife malulleri için harcayacağız. Bundan daha güzel bir yer bulunabilir mi?''
Bedelli askerlikten elde edilecek paranın adının ve harcanacağı yerin belli olacağını ifade eden Bülent Arınç, ''Yani milletimiz müsterih olsun. İster bedelli askerlik onunla ilgili olsun veya olmasın bu düzenleme yani inanınız bir seneden beri 'ne yapsak da milletin hissiyatı bu noktada (evet) olsa, teşekkür etse veya memnun kalsa' diye düşünmüştük. Böyle bir düzenleme yapıldı'' diye konuştu.
Arınç, ''Herhangi bir soru önergesiyle fiyatın aşağı çekilmesi veya yaşın aşağı çekilmesi söz konusu olabilir mi?'' yönündeki soruya, ''Yani pratik olarak mümkündür. Soru önergesi değil kanun teklifi görüşülürken tasarı olacaktır, biz imzaladık, hükümetten gidiyor. Orada bir teklifin verilmesi mümkündür. Ama hükümetimizin kararı bunu değiştirmemektir. Çoğunluğumuz var'' karşılığını verdi.
Bülent Arınç, ''Hükümet de karar değiştirirse, bunu 28'e çekseniz, 'niye 25 olmadı, 26 olmadı' diyecekler. Yani, bir noktada siz elinizdeki verilere göre doğru bir karar verdiğinize inanacaksınız. Bugün için bizim verdiğimiz en doğru, isabetli karardır'' dedi.
AA
"Benim oğlum da 26 yaşında"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bedelli askerlikle ilgili olarak, ''Benim oğlum da 26 yaşında ama biz böyle bir şeyi düşünmedik. Yani Allah nasip ederse damadım nasıl askere gittiyse oğlum da zamanı geldiğinde gidecek'' dedi.
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.