Milliyet yazarı Hasan Cemal yazdı...
Erdoğan, “Beni de tehdit ediyorlar, öldürmek istiyorlar” diyebilmişse bu ülkede...
Bir soru: Siz hala bütün bu Ergenekon olayının Tayyip Erdoğan ve yandaşları tarafından ‘muhalefeti sindirmeye yönelik bir tezgah’ olduğuna mı inanıyorsunuz?
Bir soru daha:
Ergenekon aslında ‘İrtica güçleri’ tarafından sinsice yürütülen bir ‘sivil darbe tezgahı’ mı, buna mı inanıyorsunuz?
İnanabilirsiniz.
Ama kuşku da duyun.
Kafanızın içinde bazı soru işaretlerinin bulunmasında yarar var.
Çünkü Ergenekon davası öyle ilerliyor ki, dosyalardan öylesine belgeler çıkıyor ki, sizin inandıklarınıza veya inanmak istediklerinize tamamen aykırı bir fotoğraf, bir gerçek belirginleşiyor.
Altını çizebilirsiniz:
Ergenekon, Türkiye’de demokrasi ve hukuku hedef alan kanlı bir tezgahtır.
İnanmak istemeyebilirsiniz. Olayı şimdiye kadar yeterince izlememiş, düşünmemiş olabilirsiniz.
Ama yine de demokrasi ve hukuka ölümcül darbeler indirmek isteyen bir tezgahdan Türkiye’nin kıl payı kurtulmuş olduğu gerçeğini kafanızın arkasında bir yere yazın.
Arada bir düşünün.
Örneğin bu konuyla ilgili olarak Milliyet’te Esra Alus’un bir haberi var, ‘İşte o krokiler’ başlığını taşıyan.
Okudunuz mu?..
Bir bölümü şöyle:
“Ergenekon soruşturmasının temel iddialarından biri olan ve Türkiye’yi karışıklığa götürmek amacıyla planlandığı ileri sürülen suikastlarla ilgili ayrıntıları gösteren çizimler, üçüncü iddianamenin ek klasörlerinde yer aldı. Eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve Yarbay Mustafa Dönmez’den elde edildiği belirtilen suikast planlarının çizimleri, ‘bazı suikastlarda eylem aşamasına yaklaşmış’ diye yorumlanıyor.
Şahin’den ele geçirildiği belirtilen belgeler, Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Balkız ve Ermeni Patriği Mutafyan’a, Yarbay Dönmez’den ele geçirildiği ileri sürülen belgeler ise Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast planını gösteriyor.
Şahin’in evinde ele geçirilen belgelere göre suikastı yapacak olan ve S-1 adı verilen tim, özel harekât polisleriyle teğmenlerden oluşuyor.
Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast planının, tutuklu Ergenekon sanıklarından Yarbay Mustafa Dönmez’in evindeki aramalarda ele geçirildiği belirtiliyor. Bu planın krokilerinde de Başbakanlık konutu ve çevresi, haritalar üzerinde gösteriliyor.
Yarbay Dönmez’in ajandasında Başbakanlık konutunun çevresindeki yürüyüş yolları krokiler halinde yer alıyor. Belgeler arasındaki krokilerde, Ankara Sincan’daki Zir Vadisi’nde silahların bulunduğu nokta da belirtiliyor. Belgeler, Başbakanlık konutuna LAW silahıyla saldırı planının delili olarak sunuluyor.”
Haber böyle.
Suikastlarle Türkiye’yi sarsmak, istikrarsızlaştırmak ve bir askeri darbe ortamı yaratmaktı hedef...
Peki, Başbakan Erdoğan kendisiyle ilgili suikast planlarından ne zaman haberdar olmuştu?..
Dün sabah Oral Çalışlar’la Milliyet’in haberiyle ilgili olarak sohbet ederken bana özetle şunları anlattı:
“2007’nin Mart ayı sonları olmalı. Hrant Dink cinayetinden iki ay sonra... Başbakan Erdoğan’la Suudi Arabistan’tan Ankara’ya dönüyoruz. Uçakta Mehmet Altan, Ergun Babahan, Mustafa Karaalioğlu, Fatih Çekirge, Hasan Karakaya’nın da aralarında bulunduğu bir gazeteci grubu var.
Ben sözü sevgili Hrant’ın öldürülmesine getirdim. Bendeki bazı bulguların, izlerin, olguların bu cinayeti devletin içindeki bazı güçlerin işlemiş olabileceğine işaret ettiğini söyledikten sonra Başbakan’a kendisinin ne düşündüğünü sordum.
Bir an duraksadıktan sonra şöyle dedi: ‘Beni de tehdit ediyorlar, beni de öldürmek istiyorlar!’ Bir an şaşırdım. Ergun Babahan’ın kim, hangi güçler sorusuna ise ‘Siz bilirsiniz!’ demekle yetinmişti Başbakan...”
Oral’ın anlattıkları böyle.
2007’nin Mart ayında, yani Hrant Dink cinayetinden birkaç ay sonra Tayyip Erdoğan kendisinin de tehdit altında olduğunu söylüyor.
Başbakan’ı tehdit edenler kim?
Öldürmek isteyenler kim?
Başbakan ne zaman haberdar oluyor bunlardan? İbrahim Şahin ve Yarbay Mustafa Dönmez’den elde edildiği belirtilen suikast planlarıyla, Başbakan’ın 2007 yılı Mart ayı sonunda, yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir ay kala, Çankaya Savaşları’nın en keskin döneminde söyledikleriyle bir bağ var mı?
Bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var:
Ergenekon davasını ciddiye alın, eğer demokrasi ve hukuku ciddiye alıyorsanız, barış ve hukuk içinde yaşamak istiyorsanız...
İyi pazarlar!