İlk tepki Şırnak'tan milletvekili seçilen BDP'li Hasip Kaplan'dan geldi. "Kararın sonuçları ağır olacak" diyen Kaplan şunları söyledi:
Hatip Dicle'nin seçim öncesi kararı verilmişti. Neden seçime girmesine izin verildi, neden seçildi? Seçmenin iradesi neden yok sayıldı.
YSK tuzak bir karar verdi. Hukuk skandalı karar, hukuki, siyasi, etik, demokratik açıdan sakat. Mazbata sonrası karar verme yetkisi bitmişti.
Hukuk kötüye kullanıldı, tuzak kuruldu, seçmenin iradesi yok sayıldı. Mazbata sonrası böylesi bir kararın meşruiyeti kamu vicdanını yaralayacak.
YSK'nın görevi seçimlerde düzeni korumaktır. Bu karar düzeni bozmak, milletin özgür iradesini yok saymaktır.
Yetkili kurullarımızın değerlendirmesi sonucu kamuoyuna açıklama yapılacaktır. Adaletin bittiği yerde barış da, demokrasi de, hukuk da olmaz.
Mazbata sonrası AKP'ye beleş milletvekilliği hesapları tutmaz. 80 bin seçmen Hatip Dicle demişti. Veto bu oyların başkasına yazılması sonucunu doğurmaz.
Hatip Dicle'nin veto kararı sonuçları ağır olacak, demokratik çözümü barışı zora sokanlar, siyaseten koruyanlar halkın iradesi önünde diz çökecek.
AHMET TÜRK: HALKIMIZ ELİ KOLU BAĞLI KALMAYACAK
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Diyarbakır' da basın toplantısı düzenledi. Ahmet Türk açıklamalarda bulundu.
Bu karar, Türkiye’yi kaosa sürüklemeye dönük bir karardır. Son dönemde demokratik siyasetin önünü açmak için yoğun bir çaba ve büyük fedakarlıklar gösterildi.
Bu karar gerçekten devletin Kürt sorununa yaklaşımını ve çözüm anlayışına yaklaşımının ne olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Tabi ki demokratik zeminin kaydırılması, kaybettirilmesi durumunda, birileri de şunu görmesi gerekiyor.
Biz uzun süreden beri demokratik bir anayasa, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik projelerinin yaşama geçirilmesi konusunda çok önemli çabalar sarf ettik.
Ancak bu çabaları ortadan kaldıran bu anlayış, halka da halkın iradesine de hesap verecektir. Halkımız bu hukuksuz kararı elbette demokratik tepkisini gösterecek. Halkımız böyle kararlar karşısında da eli kolu bağlı kalmayacaktır.
Tabii ki bu hukuksuzluğa karşı, Türkiye’yi çatışmalı bir sürece götüren bu anlayışa karşı, Türkiye demokrasisi güçleri, aydınları da suskun kalmayacaktır, kalmamalıdır. Çünkü bu proje ve uygulamalar, Türkiye’yi kaosa sürükleyen bir uygulamadır. Bu kaos ortamından hepimiz büyük acıları yaşayabiliriz. Bu nedenle basından, demokratik kamuoyundan, demokratik güçlerden bu karara karşı, demokrasi için halkların kardeşliği için ortak bir tepkinin geliştirilmesini istiyoruz, bekliyoruz.
Grubumuzla tüm konuları tartışacağız. Söylediklerimizin arkasında duracağız. Tartışacağız ve sonuç olarak daha önce söylediklerimizin arkasında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sorunların çözümünü sağlamaya yönelik, demokratik zemininin önünü açmaya yönelik bir çalışma alanı olarak gördük. Diyalog ve müzakerelerin başlaması için parlamentoda bulunmayı esas aldık. Diyalog ve müzakere anlayışını ortadan kaldıran bir yaklaşım olursa, biz geçmişte söylediğimiz kararlarımızı yürütme konusunda, kararlılığımızı birlikte göstereceğiz.
SERT AÇIKLAMALAR
BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali, Levent Tüzel, Bengi Yıldız, Hasip Kaplan ve Altan Tan YSK'nin kararına sert tepki göstererek, ‘‘Bu Kürtlere karşı bir savaş ilanıdır. Biz haklı tepkimizi ortaya koyacağız. Artık çözüm bulmak YSK ve Başbakan Erdoğan'ın işidir. Adaletin bittiği yerde barış da olmaz" diye konuştular.
FİLİZ KOÇALİ: Bizim kararımız çok nettir. Biz ya 36 milletvekilimiz ile o Meclis'e gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. YSK'nın kararını ne Diyarbakır halkı ne bölge halkı ne de vicdanı olan kabul edebilir. Biz haklı tepkimizi ortaya koyacağız. Artık çözüm bulmak YSK ve Başbakan Erdoğan'ın işidir. Hukuk dışı bir karar. Dicle'nin adaylığı kesinleşti. Yargıtay'ın daha önce aldığı karar Yüksek Seçim Kurulu'na sunulmuştu ve YSK Dicle'nin milletvekili adaylığı YSK tarafından iptal edilmemişti. Bu 12 gün içerisinde hukuki olarak değişen bir durum yok. Dicle Diyarbakır'da en yüksek oyla seçilmiş bir vekildir. Halkın iradesi yok sayıldığı için bu karar kabul edilebilir değildir. Bu karar adil ve hukuki olmadığı gibi provakatif bir karardır. Söz konusu karara ilişkin gerekli başvurular yapılacaktır ama bizim net bir kararımız var. Biz Meclis'e ya 36 milletvekilimiz ile gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. Demokratik siyasetten yana olduğumuzu defalarca açıkladık. Her kesimin buna uygun davranması gerekiyor. Bu olmazsa, biz o Meclis'e gitmeyeceğiz. Bunu ne Diyarbakır halkı, ne bölge halkı ne de vicdanı olan bir kişi kabul eder. Bizim yapacak bir şeyimiz yok, bu çözümü bulmak onların işidir. Çözüm bulmak artık YSK ve Başbakan'ın görevidir. Biz karar karşısında haklı tepkimizi göstereceğiz."
LEVENT TÜZEL: YSK kararı siyasi bir müdahale. Halkın seçtiği kişiye dönük YSK müdahalede bulunmamalı ve meclisin iradesine bırakmalı, demiştik. Ama anlaşılan o ki AKP çok açık şekilde, kendi denetiminde bir müdahaleyle açıkça ülkeyi karıştıracak politik tutum sergilemekte. Avukatlar itiraz edecek. Karardan derhal vazgeçilmeli. Umarız bu yanlıştan geri dönülür. Daha önce YSK'nin benzer müdahalesi olmuştu ve hem sokaklarda hem de demokratik güçler tarafından eleştiri ve protestolara uğramıştı. Benzer süreç yeniden yaşanacak. Halk kendi temsilcisine mutlaka sahip çıkacaktır. Yazarlar, aydınlar, demokratikleşme çabası içinde olan güçler de bu kararın geri çekilmesi için açık tutum takınmalılar.
BENGİ YILDIZ: Bu karar telafisi imkansız zararlara neden olacak. YSK bu toplumun temeline dinamit yerleştiren bir kurul haline geldi. YSK’nın bölge halkının hassasiyetleriyle oynuyor. Bu karar niye bugüne kadar alınmadı. Bugün bölge kaynayacak. Bu karara karşı bölge insanının yoğun tepki vereceğini YSK da herkes de biliyor. Milletvekili seçilen bir insanın, yemin edeceği sırada milletvekilliğinin düşürülmesinin bölge halkında ne etki yapacağını YSK biliyor. Bu karar telafisi imkansız zararlara neden olacak. Bunu bölgeyi bilen bir insan olarak söylüyorum. Telafisi imkansız sonuçları olacak, umarım ki öyle olmaz.
YSK’nın bu kararına karşı sessiz kalmamız söz konusu değil, halkımız gibi biz de tepkilerimizi dile getireceğiz. Bu kurul bu toplumun temeline dinamit yerleştiren bir kurul haline geldi. Bu kurul bu yetkiyi nereden alıyor, kimden alıyor, nasıl alıyor merak konusu ama bu kurul Türkiye’nin kaderiyle oynayan bir kurul haline geldi. Bu topluma yapılabilecek en büyük kötülüğü bu kurul yapıyor. Kürtlere karşı tabiri caizse savaş ilanıdır ve buna tepkimiz aynı ölçüde olacaktır. Sonuçlarına kararı alanlar ve ülkeyi yönetenler katlanacaklardır.
ALTAN TAN: YSK'nın bu kararı milleti sokağa dökme kararıdır. Acilen bu karar düzeltilmelidir. Meclis, bu konuyla ilgili geçmişte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a uyguladığı yöntemi Hatip Dicle için de uygulamalıydı. Bu karara mutlaka sert tepkimiz olacaktır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e çağrıda bulunuyorum. O, köprüleri atmayın diyordu ama YSK köprüleri attı. Bunun hesabını Cumhurbaşkanı sorsun. Aksi taktirde Meclis'e gitmemeyi bile düşünüyoruz
BDP'liler tehditler savurdu
YSK'nın Hatip Dicle kararına tepki gösteren BDP'liler resmen tehditler savurdu.
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.