Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bazı yerli dizilerin kadını ezilen, dayak yiyen, taciz edilen daha da ötesi dakikalarca tecavüze uğratılan, aşağılanan bir dil ile zavallı, acınası bir yaratığa dönüştürdüğünü söyledi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) Başkan Yardımcısı statüsüyle ev sahipliği yaptığı, Akdeniz Düzenleyici Otoriteler Ağının 12. Genel Kurulu, Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın katılımıyla Legacy Ottoman Hotel'de başladı. Üye ve gözlemci statüsünde 18 ülkeden RTÜK benzeri 21 düzenleyici otoritenin oluşturduğu kurulda, "Medyada Kadın Temsili" ve "Küçüklerin Korunması/Denetim, Ortak Denetim ve Yeni Hizmetler" konuları görüşülecek. İki gün sürecek toplantının sonunda, dönem başkanlığı görevini bir yıl süreyle RTÜK devralacak.
Toplantıda konuşan Bülent Arınç, yapılan araştırmalara göre, kadınların haberlerde bireysel varlığı olmayan, eş-fedakar anne, konu mankeni ve cinsel nesne olarak sunulduğunu söyledi. Medyada erkek egemen bir yapının olduğunu aktaran Arınç, "Kadınların medyada, muhabir, kameraman, yazar ve foto muhabiri olarak çalışıyor. Buna karşılık, söz konusu medya kuruluşunun yayın politikasını belirleme noktasında maalesef kadınlara yeterince yer verilmiyor. Karar mekanizmasında ve yayın politikasında kadınların yeteri derecede yer almamasının olumsuz etkilerini de Türkiye'deki televizyon yayıncılığında açıkça görülüyor." dedi.
Bazı televizyon prodüksiyonlarında, cinsellik, şiddet, ayrımcılık, genel ahlak kurallarına ve toplumun moral değerlerine karşı son derece olumsuz bir dil kullanıldığını belirten Arınç, şiddetin de cinselliğin de kadın üzerinden işlendiğini söyledi. Bu dilin kadınları 'bedene' indirgediğini ifade eden Arınç, "Bu kadını sömürmektir. Farklı kadınlık durumu ve yaşamları medyada temsil edilmemekte, kadın ya ataerkil roller içerisine sıkıştırılmakta ya da ihanet eden, yuva yıkan, marjinal bir çerçeveye oturtulmaktadır. Son dönemlerde ekranlarımızı dolduran yerli dizilerin nerede ise tamamında kadınlar 'içi boşaltılmış, değersizleştirilmiş' bir eşyaya dönüştürülmüştür. İhanet eden, evlilik dışı ilişkiler kuran, yuva dağıtan, temel değerleri hiçe sayan bir profil ile anne, hayat arkadaşı daha da ötesi herkes gibi bir insan olan kadın bütün bu masum ve kutsal özelliklerinden ayrıştırılmaktadır ya da tam tersi, dayak yiyen, zulme uğrayan, taciz edilen daha da ötesi dakikalarca tecavüze uğratılan, aşağılanan bir dil ile zavallı, acınası bir yaratığa dönüştürülmektedir.'' diye konuştu.
Kadın programlarının bu dizilerden daha vahim olduğuna dikkat çeken Arınç sözlerini şöyle tamamladı: "Toplumdaki en uç örnekler konu ediniliyor. Şiddet, gözyaşı, her türlü sapkın ilişki aleni bir şekilde ortaya dökülmektedir. Hiçbir eğitici ve öğretici yanı olmayan o programlarda da sabahtan akşama kadar, şiddetin, genel ahlaka aykırı davranışların adeta propagandası yapılmakta ve bunlar adeta meşrulaştırılmaktadır. Evlerimizde hayat arkadaşlarımız, çocuklarımızın anneleri, iş hayatımızda mesai arkadaşlarımız, dostlarımız olan kadınlara yönelik bu dil ve bu anlatım tarzı kadınlardan daha çok inanın bizleri rahatsız etmektedir.''