Teknik olarak neredeyse imkânsız olan bu iş sanırım büyük marketleri şehir dışına taşıma meselesi gibi kısır bir döngü içinde tartışılır durur. Gerçi Acarer, yargı kararını tartışmaktan çok baz istasyonları konusunda toplumu aydınlatmanın daha faydalı olduğunu düşünüyor. Ve buna göre de hazırlığını
yapmış. Ancak şunu da hatırlatıyor:
“Baz istasyonları sayesinde Van depreminde pek çok insanımızın hayatı kurtarıldı. Baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması iletişim özgürlüğüne de zarar verir. Üstelik yakında 4G ihalesine çıkılacak. Bu tip kararlar süreci de etkiler.” Ayrıca: “Baz istasyonları devletin malı sayılır. Şirketler bu cihazları lisans
bitiminde devredecek. Bunlara zarar verenleri gördükçe canım yanıyor. Yani gelecekte devletin olacak
olan bir mala zarar verilmesinin yaptırımı hukukçularca tartışılmalı” diyerek de tepki gösterdi.
Neyse önce bir rakamları verelim. Türkiye’de 66 milyon mobil abone, 14 milyon sabit, 17.5 milyon ise genişbant internet abonesi var. Türkiye çapında 72 bin 500 baz istasyonu var. Sektör 4 milyarlık yatırımı ve dolaylı etkileriyle birlikte 100 bini bulan çalışanı ile göz dolduruyor. Yani iletişim konusunda biz Türkler hayli girişkeniz. Acarer tüm elektronik cihazlar gibi baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalganın bilinenin aksine ‘radyasyon’ değil ışıma olduğunu söylüyor. Avrupa
ülkelerinde baz istasyonları için üst sınırın 41 volt / metre olduğunu ifade eden Acarer, Türkiye’de bu sınırın 10 volt/metre olduğunu ve tüm istasyonların yüzde 99.9’unun limit değerler içinde faaliyet gösterdiğini belirtiyor. Üstelik yaptığı sunumda bazı fotoğraflara da yer veriyor Acarer. Örneğin
Dünya Sağlık Örğütü binasının üzerindeki baz istasyonlarını gösteriyor bize.
(Not: Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte çalışan Uluslararası İyonize Olmayan Işımadan Korunma Kurulu
‘ICNIRP’na göre 2 bin volt/metre ışın vücut sıcaklığını 1 derece artırıyor.)
Gelelim BTK’nın biz gazeteciler için hazırladığı grafikteki karşılaştırmaya. Grafik ev aletleri ve baz
istasyonlarının yaydığı manyetik dalgayı karşılaştırıyor. Buna göre mikrodalga fırın 250 volt /metre ışın yayarken dizüstü bilgisayar kablosuz internet bağlantısı yaparken 100 volt/ metre ışın yayıyor. Televizyonlarda bu oran 30 volt /metre. Baz istasyonlarında ise 10 volt /metre. Buradan da BTK’nın İstanbul için yaptırdığı çalışmayı aktarıyor Acarer bize. İstanbul’da limit değerlerin düşük olduğunu ve
bunun da baz istasyonu sayısının sıklığından kaynaklandığını belirten Acarer tüm elektronik cihazları kapsayan çalışmayı şöyle aktardı: “Yüzde 38’lik bölümde 0-1 volt /metre, yüzde 46’lık bölümde 1-3 volt / metre, yüzde 13’lük alanda 3-5 volt / metre, yüzde 2’lik bölümde 5-6 volt /metre ve yüzde 1’lik bölümde ise 6-9 volt /metre radyomanyetik alan değeri bulunuyor. Bu rakamlar hayli düşük.”
Elbette biz gazeteciler bu konunun uzmanı değiliz. Ancak görünen o ki her ne kadar yatağa bile cep telefonu ile giden bir toplum da olsak bu konuda yetkili otoritelerin hatta GSM şirketlerinin birlikte taşın altına elini koyarak daha fazla bilinçlendirmek için çalışması gerekiyor. En azından 4G ihale süreci henüz başlamadan önce.
FİNANSÇI ÇOCUKLAR
Güvenli internet profilini 1 milyon 57 bin 368 kişinin tercih ettiğini belirten Acarer, çocuk profilinin şaşırtıcı şekilde fazla seçildiğini bildirdi. Acarer bu profili finansal işlem yapan şirketlerin fishing’ine (oltaya takmak) engel olduğu için sevdiğini söyledi.