İşte Taşgetiren’in yazısı:
Mısır’da son derece demokratik bir seçim yaşandı.
Mursi iktidara geldi ve iktidardaki bir yıl içinde iktidardan kaynaklanan herhangi bir şiddet olayına tanık olunmadı.
Ardından darbe geldi ve darbenin gerçekleştiği günden bu yana yüzlerce insan iktidar şiddetiyle hayatını kaybetti. Bu dönemde bile İhvan adına gerçekleştirilmiş bir şiddet olayından söz etmek mümkün değil.
Ama...
Gelin görün ki, başta Amerika olmak üzere Batı dünyası, ellerinden tuttukları kimi totaliter Arap yönetimleri ile birlikte İhvan’ı “terör örgütü” kapsamına aldılar ve ona karşı Sisi’nin arkasında saf tuttular.
Artık her türlü cinayet serbest.
Çünkü bu cinayetler Batı himayesinde gerçekleşiyor.
“Sisi demokrasiyi kurtaracak bir hamle yapmıştı” ABD Dışişleri Bakanı Kerry’e göre, Arap dünyasında demokrasi 529 kişiye bir çırpıda verilebilen idamla kurtuluyor demek ki... Halkın seçtiği cumhurbaşkanını devirip, hapse tıkmakla...
“Şarka göre iyi” olan demokrasi standardı bu. Darbeli, tutuklamalı, idamlı demokrasi.
Açık konuşalım, bu, Batı’nın çıkarlarını korumak için cinayet dahil her şeyi meşru gören demokrasi çıtasının görüntüsü.
Aynı zamanda Batı ile mesafeli iseniz, en demokratik çerçevenin “terör kapsamı”na alınabildiği çarpık makyavelist çizginin görüntüsü.
Filistin’de de bunu yaptı Batı dünyası. Seçime son derece demokratik şartlarda giren Hamas’ı, seçimleri kazandıktan sonra terör alanına itip, İsrail kıyımına hedef haline getirdi.
Necmettin Erbakan da, yüzde 5’lerde iken “tehlike” değildi, yüzde 22 oya ulaşıp Başbakanlığa oturunca ve orada D-8 gibi Batı şablonunu silkeleyecek bir projeyi icraya kalkınca “tehdit algısı”içine girdi ve 28 Şubat kıskacına alındı.
1990’lar Cezayir’i. İslami Selamet Cephesi son derece demokratik bir mücadele veriyor ve yerel seçimlerde büyük başarı kazanıyor. Ardından genel seçimler gelecek ve muhtemel ki aynı başarıyı gösterecek. Darbe geliyor, tıpkı Mısır gibi. Ve göz yumma hatta destek, yine Batı’dan. İslami Selamet cephesi liderleri, başta Abbas Medeni olmak üzere tutuklanıyor ve ülkede kan gövdeyi götürüyor. 10 yıl içinde iç savaşta bir rivayete göre 100, bir rivayete göre 200 bin kişi hayatını kaybediyor.
Suçu ne İslami Selamet Cephesi’nin? Sömürgeciliği sorgulaması... Ve Müslümanlığı...
Bunun adı radikal İslam, ya da fundemantalizm, ya da Siyasal İslam.
İslam sömürgeciliği sorguluyorsa biç onu; Batı’nın radikal, köktenci sömürgeciliği ve onun siyasal uzantısı bunu gerektiriyor.
Gözünü kırpmadan cani yönetimlere ve cinayetlere destek.
Nasıl olsa hınk deyici buluyorlar İslam dünyasından...
Baksanıza, bizdeki kimileri de, hem de “İslam alanı”nda boy gösterdikleri halde, TayyipErdoğan’ı dövdürmek için Batı sokaklarında diplomatik kulise soyunuyorlar.
Bulur Batı hep böylelerini.
Ama sonunda Batı’nın ellerine de kan bulaşıyor bu kanlı politikanın icrası yüzünden.
529 kişi için idam.
Bu idam Obama’yı ilgilendirmiyor mu acaba, Kerry’yi, Hollande’ı, Merkel’i, Cameron’ı, Brüksel’i, AİHM’i... Bizdeki gezi olaylarındaki hassasiyet nerde?
Putin’i falan saymıyorum, o Suriye’deki cinayetlerin kanından kurtulsun önce.
Utanç verici, rezil bir tavır bu. Batı’nın, dün Cezayir’deki, Filistin’deki, bugün Mısır ya da Suriye’deki tavrı.
Gezi olaylarında nasıl da insanlık damarı ayağa kalkmıştı, CNN International’ın... Nerede onlar şimdi, Kahire’ye, şu utanç mahkemesine bir muhabir gönderseler de o rezil mahkemenin görüntülerini yansıtsalar...
Kahire’de kurulacak 529 darağacının gerçekte hangi dünya liderinin boynuna ilmek taktığını anlatsalar...
Bu idamlar gerçekleşir mi?
Seyyid Kutupları asan Mısır, 2014 yılında yine bir inanç idamına, siyasal idama imza atar mı? Üstelik yüzlerce katlanmış bir cinayete imza atar mı?
Kimse “Olmaz bu, dünya buna izin vermez” diyemiyor.
Dün Esma için dökülen gözyaşını iç siyaset malzemesi yapanlar, şükür ki, TBMM’de, “İdamlara hayır” bildirisine imza atabildiler. Şükür.
Gene de Türkiye Başbakanı’nın gözyaşları, isyanı kurtarıyor insanlığın hala mevcut olabilme iddiasını.
Susmamalı, susmamalı, asla susmamalı.
Sisi’yi, onun arkasında duran Amerika’yı, onun arkasında duran başta Suudi yönetimi olmak üzere Körfez ülkelerini utanç bataklığına sürmek üzere insanlığın haykırışı susmamalı.