Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olup olmayacağı sorusuna, “Kadir beyefendi ‘ben Meclis Başkanlığına adayım’ dese ne kadar yanlış bir intiba yaratırsa, benim de şu andaki konumum dışında herhangi bir başka göreve aday olduğumu ilan etmem kadar yanlış bir şey olamaz.
Bakan Bağış, Avrupa Birliği Bakanlığı Ortaköy Ofisi’nde Avrupa Birliği Bakanlığı ve Küresel Sorunlar Platformu’nun yerel medya temsilcileri için ortaklaşa düzenlediği sohbet toplantısına katıldı. Bakan Bağış, toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“KİMSE BANA TÜRKİYE’NİN AB STANDARTLARINA UYAMAYACAĞINI FALAN ANLATMASIN”
Türkiye’nin siyasi sebeplerden açılışa engellenen 16 faslı olduğuna dikkat çeken Bakan Bağış, “Engeller kalksın 12 tanesini 1 yıl içerisinde açacak noktaya gelmişiz. Diğer 4’ünü de 1 buçuk 2 yıllık bir süreçte rahatlıkla açarız. Hatta kararlı gidersek onları bile 1 yıl içerisinde açar bitiririz biz bu işi. Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarına uyumlu olup olamayacağını merak edenler buyursunlar gelsin 2 saat vakit ayırsınlar Kapıkule’ye gidelim. Avrupa Birliği sınırına bir bakalım burası mı daha gelişmiş yoksa orası mı daha gelişmiş? Onun için kimse bana Türkiye’nin AB standartlarına uyamayacağını falan anlatmasın. Uyduğu iddia ettikleri ülkeleri ben sık sık geziyorum” dedi.
Bakan Bağış konuşmasında “Gezi Parkı” olaylarında dışi basının yaptıklarının yanlış olduğunu söyledi. Bakan Bağış, “Dış basının tavrıyla bizim gençlerimizin taleplerini anlamamız aslında elma ile armuttur. Dış basınının yaptığı yanlıştır. Dış basın dünyada bu kadar kriz varken bunları görmemezlikten gelirken, pireyi deve yapmaları yanlıştır. Orada kasıt vardır. Bizim gençlerimizle olan diyaloğumuz bir iş meselesidir. Benim o meydana çıkan gençlerle hiçbir sorunum yok, oraya çıkan yaşlılarla da ilgili bir sorunum yok. Ben eylemcilerin oraya iyi niyetle gittiklerinin farkındayım. Kimisi ağaca, kimisi CHP’ye sahip çıkmak, kimisi sosyalleşmek için, kimisi alkol yasasına karşı çıkmak için gitti. Benim sorunum oraya gidenleri şiddete teşvik edenler, oraya gitme konusunda insanların kafalarını karıştıran olmayan şeyleri varmış gibi yapanlar. Orada yaşananları provake ederek topluma farklı bir intiba verenler. Aslında bu bize bir zayıf anımızı nasıl istismar edebileceğimizi gösterdi” diye konuştu.
Bakan Bağış 200 bin sahte twet hesabıyla insanların kafalarının karıştrıldığına da dikkat çekti. 24 saat içerisinde 100 küsür etkinliği eş zamanlı olarak AK Parti’nin bile düzenleyemeyeceğini dikkat çeken Bakan Bağış şunları söyledi;
“200 bin sahte twet hesabıyla 6 ay boyunca bu insanların Türkiye’nin önde gelen sporcularının, sanatçılarının birçoğunuzun kafaları karıştırıldı. Yoksa 24 saat içerisinde 100 küsür gösteri olmaz. Dünyanın en entegre siyasi hareketlerinden birinin en üst düzey yöneticilerinden biriyim AK parti bile 24 saatte 100 tane etkinliği eş zamanlı düzenleyemez. Bu çok daha geniş zaman gerektiren kapsamlı bir iş gerektiren bir şey. Hayatı kriz yönetmekle geçmiş olan Tayyip Erdoğan’ın bu krizi de çok başarılı bir şekilde yönettiğine yürekten inanıyorum. Bunun farklı bir tür yönetilmesi Türkiye’yi çok daha karmaşık bir kaosa sürüklerdi. Beklenilmeyen tepkiyle oyun bozuldu.”
Bakan Bağış, 3’üncü köprünün isminin Yavuz Sultan Selim olmasına ilişkin tepkileri de eleştirdi.
Bağış, “Yavuz Sultan Selim 8 yıllık sultanlığı döneminde Osmanlı coğrafyasını 3 katı büyütmüş bir padişahtır. 8 yılda bu kadar çok iş yapan bir padişahın hatalar da yapmış olma ihtimali yüksektir. Hatasız kul olmaz. Bir köprüye adının verilmesinin bu kadar olay yaratması gerçekten düşündürücüdür. Biz Yavuz Sultan Selim’i yok mu sayacağız? Onu tamamen silip atacak mıyız? Yavuz Sultan Selim’in adını bir köprüye vermek Hacı Bektaş Veli adını başka büyük bir projede değerlendirmemek anlamına gelmez. Kesinlikle değerlendirilmelidir. Hz. Ali hepimizin ortak noktasıdır. Anadolu Yakası’na yapılan en görkemli camilerden birinin adına Hz. Ali adı verildi, daha birçok verilmelidir. O bizim ortak paydamız zenginliğimizdir” dedi.
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili bir polisin daha açığa alındığını ifade eden Bakan Bağış, “Binlerce zabıta ve polisin içerisinde yetkisini aşan, aştırılan kandırılan, ikna edilmiş olan olabilir. Bunların hepsi incelenir, çıkar. Elimizde istihbarat olup olmadığını bilmiyorum, ben istihbarattan sorumlu bir bakan değilim. Ama şimdi bazı şeyler olay olduktan sonra ortaya çıkıyor. Bu gösterilerin başlamasından 3 gün evvel kumanya olarak göstericilere dağıtılmak üzere 30 bin sandwich hazırlanmış. Toplam 7-8 çadırın olduğu Gezi Parkı’ndaki bir etkinliğe 30 bin kişiye sandviç gerektirecek hale dönüşebileceğini kim öngörmüş bu enteresan bir şey” şeklinde konuştu.
“BAŞBAKANIN ELİNDEKİ BELGELER SİZİN ELİNİZDE OLSAYDI İNANIN BANA ÇOK DAHA ÖFKELİ BİR ŞEKİLDE PAYLAŞILIRDI”
Bakan Bağış, Başbakan Erdoğan’ın “Gezi Parkı” eylemlerine ilişkin elinde görüntülere de değindi. Bakan Bağış Başbakan Erdoğan’ın elindeki belgelere rağmen sabırla hareket ettiğini söyledi. Bağış, “Başbakan elindeki görüntüleri bilgileri kamuoyu ile bugün paylaşsa siz fay hattı nedir onu görürsünüz. Başbakanımız bu süreçte muazzam bir iktidar ve sabırla hareket ediyor. Size öfkeli gibi gelen bazı açıklamaları aynı bilgiler belgeler sizin elinizde olsaydı inanın bana çok daha öfkeli bir şekilde paylaşılırdı. Başbakanımız sadece birşeye dikkat çekiyor, paylaşıyor devamını engelliyor. Türkiye’nin çevresinde bir çatışma çıkarılmak istendi ve çatışmayı çıkarmak isteyenlerin gözü çok kara. Bu olayları habercilik anlayışıyla vermediler, provokatör amaçlı verdi. Sansür uygulanmadı. Uygulansaydı çoktan sansüre maruz kaldık diye herkes çıkardı. Onun için sansür uygulanmadı ama toplumsal duyarlılık uygulandı” dedi.
“ADAY OLDUĞUMU İLAN ETMEM KADAR YANLIŞ BİR ŞEY OLAMAZ”
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olup olmayacağı sorusuna da net cevap verdi. Bakan Bağış, Kadir Topbaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na devam etmesi konusunda adaylığını açıklaması gerektiğini söyleyerek, “Biz yaptığımız görev dışında bir göreve aday olmayız. Kadir beyefendinin bu konuda ki açıklamaları yerindedir. Kadir beyefendi şu anda yaptığı görevi en iyi şekilde yapabilmek ve yapmaya devam etmek konusunda adaylığını açıklamakla çok doğru yapar. Ama Kadir beyefendi de ben meclis başkanlığına adayım dese ne kadar yanlış bir intiba yaratırsa, benim de şu andaki konumum dışında herhangi bir başka göreve aday olduğumu ilan etmem kadar yanlış bir şey olamaz. Ben partimin bu güne kadar bana verdiği her görevi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Bundan sonra partim, milletim, bana hangi görevi verirse onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Ben görev ayrımı yapmam, ben verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Benim duruşum budur” şeklinde konuştu.
“SANDIKTAN ÇIKAN SES HER ZAMAN TENCERE, TAVA SESİNİ BASTIRIR”
Burada konuşma yapan Bakan Bağış, çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte bazı komploların gerçekleşebileceğine dair toplumu uyardıklarına dikkat çekerek, “Türkiye 40 yıllık bir belayı başından def ediyor, 350 milyar dolar bu güne harcadığı bir mücadeleye son veriyor, bunu sadece terörün bitmesi olarak algılamayalım. Çünkü PKK sadece bir terör örgütü değil. PKK terör örgütü olduğu kadar bir rant şebekesidir. Bu işin bir uyuşturucu ticaret ağı vardır, silah kaçakçılığı ağı vardır, bunun getirdiği ciddi miktarda bir rant vardır. Bu rant göz yumanların da elde ettiği bir rant vardır” dedi.
31 Mayıs sabahı İstanbul’daki Taksim Gezi Parkı’ndaki 6 tane ağacın bir parktan alınarak başka bir parka nakil edilmesi üzerinden başlatılan bir kaosun başlatıldığını ifade eden Bakan Bağış, “24 saat içerisinde 70 küsür ilimizde gösteriler düzenleniyor, 24 saat içerisinde 100 küsür gösteriyi düzenleyip hepsinde aynı slogan aynı pankartlar aynı mesajlar bunu 24 saatte organize edebilecek hiçbir siyasi mekanizma yok” diye konuştu.
Bakan Bağış, dış basının konuyu ‘Kürt Baharı’ başladı olarak vermesini de eleştirdi. Bağış, “Dış basın ağız birliği etmişçesine hepsi konuyu ‘Kürt Baharı’ başladı olarak verdi. Türk baharı aslında 3 Kasım 2002’de bir Anadolu devrimi olarak başlamıştı. 2011’de yüzde 50’ye çıkarak aslında artık Türk baharının aslında iktidar değil, muhtevi olduğunu da herkes tarafından kabul edilmişti. Bahar kavramı demokrasinin eksik olduğu ülkeler için kullanılır. Biz bir Mısır, Libya, Tunus, Sırbistan değiliz. Bu bahsettiğim ülkelerde toplumundan halkından kopuk nesiller vardır” dedi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Gezi Parkı” olaylarında iktidarın hedef alındığını belirterek şunları söyledi;
“Sandıkla gelen bir iktidarı düşürmenin tek yöntemi sandık olmalıdır. Bizim hepimizin birbirimizden farklı fikirlerimiz olabilir ama o demokrasiye o sandık kavramına sahip çıkmamız lazım. O yüzden sandıktan çıkan ses her zaman tencere, tava sesini bastırır. Onun için çok daha güçlüdür, çok daha etkilidir.”
Bakan Bağış, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine güldüğünü söyledi. Bağış, “Ben Avrupa Birliği’nin Türkiye’den sorumlu bakanı değilim, ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’nden sorumlu bakanıyım. Benim görevim Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları koruyup, savunmaktır. ‘Avrupa Birliği ile ilişkiler yürütmesi gereken Başmüzakereci ilişkileri zora sokuyor’ diyenlere benim görev tanımımı bir kez daha gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum. Monşer kılıklı muhalefetimizin bu ucuz eleştirilerine ben hakikaten gülüyorum. Şimdi yeni bir trend başladı. Türkiye’de Sayın Merkel’in birçok mektup arkadaşı da oldu. Önüne gelen Merkel’e mektup yazıyor. İsteyen buyursun gitsin, Merkel’in ülkesinde ifade özgürlüğü neymiş biraz kıyaslasınlar. Buradaki kadar rahat konuları tartışabiliyorlar mı görsünler ondan sonra tekrar konuşalım” dedi.
“KILIÇDAROĞLU, MERKEL’E YAZDIĞI MEKTUBUN ADRESİNE DİKKAT ETSİN”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Merkel’e yazdığı mektuba değinen Bağış sözlerini şu şekilde tamamladı;
“Duran adam çok var Türkiye’de. Yıllardır CHP Genel Merkezi’ne gidin bir sürü var. Duranların bu ülkeye bir faydası olsaydı CHP çoktan iktidara gelirdi. CHP’nin kendi duruşunu gözden geçirmesi zamanı gelmiştir. Gerçekten duran saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir bu duran adam da bize CHP’nin durmayı bile beceremediğini gösterdi. Bütün bu olaylardan çıkarılacak derslerden bir tanesi Türkiye’de adam gibi bir muhalefet partisi olmayışıdır. Kemal beyefendi Merkel’e mektup yazmış. Aman şu adrese dikkat etsinler Kemal beyefendi hata yapar Almanya Başbakanı’na yazdığı mektubu Brezilya Cumhurbaşkanına gönderir. Onun için madem mektuplar yazıyor aman düzgün yazsın, bar adresine ulaşsın. Çünkü buna benzer örnekleri hep birlikte yaşadık.”