Başbuğ, Ergenekon yöneticisi!

İlker Başbuğ, Ergenokon’un amaçları doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmış bir yapının yöneticisi olmakla suçlanıyor...

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Genelkurmay eski BaşkanıOrgeneral İlker Başbuğ hakkında “İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ davası kapsamındaki iddialara ilişkin hazırlanan iddianameyi kabul etti.
 
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan iddianamede Başbuğ tek şüpheli olarak yer alıyor. Başbuğ’un “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve “Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi istendi. İddianame’de Başbuğ için savcılık şu tespitte bulundu: “Şüphelinin, dosya sanıkları ve dosyada mevcut deliller ile fiili ve hukuki irtibatının olduğu, TSK içerisine sızan ve kimisi üst düzey konumlara kadar ilerleyen Ergenekon Silahlı TerörÖrgütü’nün bu kurumiçerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu anlaşılmıştır”
 
KARA PROPAGANDA YAPTI
 
8 bölümden oluşan iddianamenin sonuç bölümünde, “Soruşturma dosyası kapsamındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüpheli İlker Başbuğ’un Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri bir darbe ortamı oluşturmak amacıyla, internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği’’ kaydedildi. İddianamede şöyle denildi: “Şüpheli İlker Başbuğ’un örgütün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu basın açıklamaları ve değişik faaliyetlerle devam eden Ergenekonsilahlı terör örgütüne yönelik soruşturma ve kovuşturmaları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunduğu, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerinekarşı kışkırtmakve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, suç tarihi itibariyle konumu ve diğer şüpheliler üzerindeki etkisiyle ara yönetici sıfatıyla psikolojik harekat faaliyetini yönettiği, örgüt üyelerini yönlendirdiği anlaşılmıştır.’’
 
AK Parti’yi kapatmak için delil ürettiler
 
İddianamede İlker Başbuğ’a yöneltilen bir başka suçlama ise AK Parti hakkında açılan kapatma davasına ilişkin oldu. Başbuğ’un onayı ile kurulan kara propaganda sitelerinde yer alan haberlerin kapatma davasında delil olarak gösterildiği vurgulandı. Kara propaganda sitelerinden “irtica.org”dan bir yazının delil olarak kullanıldığı, yine farklı basın yayın kuruluşlarında yer alıp da “irtica.org” tarafından alıntılanıp kullanılan birçok yazının da kapatma davasına delil olarak kullanıldığı belirtildi. Sitedeki “Apron’da Namaz Şovu” başlıklı haberle diğer yayın kuruluşlarından alıntılanarak kara propaganda sitelerinde yayınlanan “AKP’nin Türban Planı, AKP Türbana Dolandı, Kız Yurdunda Zikir Sesleri, Fatih Camii’nde Laiklik Karşıtı Gösteri, Lisede Toplu Namaz”gibi haberler kapatma davasına delil olarak gösterildi. İddianamede bu durum şöyle değerlendirildi:
 
“Soruşturma konusu sitelerde yer alan yayınların rastgele seçilmediklerini, belli bir amaca hizmet edecek şekilde derlendiklerini, irtica.org isimli sitenin kapatma davasının ek delil klasörlerine delil sağlayacak derecede etkili ve ulaşılabilir olduğunu, sanıkların bir kısmının bu sitelerin izlenirliğinin düşüklüğü yönündeki beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını göstermektedir.” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan kapatma davasında AK Parti laikliğe aykırı fiillerin odağı haline gelmekle suçlandı. Partinin kapatılması, yöneticilerinin ise 5 yıl siyasetten uzaklaştırılması istendi. Kapatma talebi oy çokluğu ile reddedilirken, Hazine yardımında kesinti yapılması kararı verildi. Kapatma davası öncesinde Başbuğ’un Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ile gizli görüşme yaptığı kaydedildi.
 
‘İlker Paşa yüksek yargı üyeleriyle görüştü’
 
Ergenekon sanığı Ulusal Kalan İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya’nın işyerinden ele geçirilen hard diskteki çarpıcı bir not da iddianamede yer aldı. Oluşturulma tarihi 2 Temmuz 2009 olan “Bilgi notu Dursun Çiçek” isimli belgede şu çarpıcı ifadeler var: “Albay Dursun Çiçek: Tutuklanacağımı biliyordum. Genelkurmay da biliyordu. Bütün olasılıklara karşı hazırlıklıydık. Genelkurmay Ergenekon soruşturmasını geç algıladı. Karargaha kadar uzanacağını hesap etmediler. Başbuğ her şeyin farkında. Hakim ve savcı haziran kararnamesi çok önemli. Yüksek yargı üyeleriyle görüşüldü. Bizzat İlker Paşa görüştü. Ergenekon savcılarında önemli değişiklik olabilir. Emniyetteki değişikliklerle ilgili de temaslar var.”
 
“EKİBİNİ KURAMADI”
 
Yine Akkaya’dan ele geçirilen ve iddianamede yer alan “Bilgi notu YAŞ” isimli bir başka belgede ise şu ifadeler yer aldı: “16 Haziran 2009, Hedef Org. İlker Başbuğ. E. Albay Levent Göktaş’ın tutuklanma sebebi de bu. Çünkü Göktaş, Şener Eruygur’a (Büyükanıt da olabilir) yakın ancak İlker Başbuğ’a daha da yakın. Göktaş: Başbuğ 2008 30 Ağustos’unda ekibini kuramadı. Genelkurmay Karargahı’nda bazı değişiklikler yapıldı ancak kuvvet komutanlıklarındaki ekip istediği gibi olmadı. Başbuğ, bu yılki YAŞ’ta ekibi sağlamlaştıracak. Beni gözaltına alarak Başbuğ’a mesaj verdiler. ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ belgesinin Taraf’a servis edilmesinin hedefi de Başbuğ’dur. 2. Başkan Hasan Iğsız’ın da bu süreçte hedef ve önü kesilmek isteniyor. 51. DVD Org. Iğsız’ın oğlunun videoları yer aldı. Amaçları Iğsız'ı Ordu Komutanı yapmamak.
 
5 yıl saklanacaktı 5 ayda sildiler
 
Genelkurmay Başkanlığı’nın 16 Aralık 2011 tarihli yazı ve eklerinden 2 Nisan 2009 tarihli andıcın 3.9.2009 tarihinde imha edildiğinin anlaşıldığı belirtildi. Başbuğ’un 25 Ocak 2010’daki basın toplantısında belgelerin imha edilme gerekçesini açıklarken, 1, 5 ve 10 yıl şeklinde üç ayrı arşiv bekleme süresinin olduğunun ifade edildiği anlaşılmıştır. Bu belgenin B kodlu olduğu için arşiv bekleme süresinin 5 yıl olması gerektiğine dair bilgilerin olduğu da görülmüştür. Söz konusu andıcın hazırlandıktan 5 ay gibi bir kısa süre geçmesinden sonra imha edilmesi cunta yapılanmasının delil karartma ve diğer yasa dışı faaliyetlerin delilidir” denildi.
 
BÖLÜNME PLANI, BAŞBUĞ’UN SİYASİ OPERASYONUYMUŞ
 
İddianamede yer alan ve Ergenekon sanığı emekli AlbayMustafa Levent Göktaş’tan ele geçirilen 51 nolu DVD’deki bir belge dikkat çekti. “Org. İlker Başbuğ’ungayri resmi iletişimve imaj danışmanı olarak görev yapan Doç. Dr. N.Y. ve faaliyetleri” konulu belge Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda bulunduğu Haziran 2007 tarihli. İstihbarat Başkanlığı’ndan Genelkurmay Başkanına hitaben yazılan 2 sayfalık bilgi notuna ilişkin Genelkurmay Askeri Savcılığı 6Mayıs 2009’da sivil savcılığa bir yazı göndererek belgeyi kabul etti. Askeri Savcılığın 91521872 sayı numaralı cevabi yazısında söz konusu belge için ‘gizliliği kalkmadı’ vurgusunu yaptığı görüldü.
 
OYLAMAYA KATILMAYACAKLAR
 
İlker Başbuğ’un 2004’ten beri ‘gayri resmi’ iletişim danışmanı olduğu belirtilen Doç Dr. N.Y’nin iletişim ve imaj danışmanlığı konularında hizmetler verdiği ve basın açıklamalarını hazırladığı belirtilen bilgi notunda şu ifadeler dikkat çekti: “Dr. Y...’ın Org. Başbuğ’la sivil kesimdeki bürokrat, siyaset adamı ve akademisyenler arasında iletişim sağlanması konusunda yardımcı olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Bu kapsamda bilgilere göre Org. Başbuğ’un Dr. Y... aracılığı ile A... Genel Bşk. E.M’ye Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak;
 
a) CHP’nin kendi istedikleri dışında bir AKP’linin (Milli Görüşçü - Fethullahçı) aday gösterilmesi durumundaMeclis’teki oylamaya kesinlikle katılmayacakları,
 
b) R.T.E. - A.G. - B.A. üçlüsünden birisinin aday olması halinde; CHP ANAP- DYP’nin katılmadığı durumda seçilen cumhurbaşkanının sadece AKP’nin cumhurbaşkanı olacağı ve bu yüzden TSK’nın başkomutanı olamayacağından hareketle TSK’nın buna müdahale edeceği,
 
c) Bu müdahale neticesinde hükümetin düşeceği, bunun Anayasa Mahkemesi ile görüşülerek sağlandığının bizzat Org. Başbuğ tarafından ifade edildiği, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatacağı, R.T.E. - A.G. - B.A. üçlüsünün siyaset yapmasının yasaklanacağı ve böylece AKP kadrosunun dağılacağı,
 
ç) A.D’ye bağlımedya kuruluşlarının sağlayacağımedya desteği ile E.M. önderliğinde birleşen ANAP ve DYP’nin çekimgücü ile bu partiye katılacak TSK’ya yakın ve AKP düşmanı R.H., S.A., A.Ş. ve C.Ç. gibi isimlerle bir oluşum sözü verildiği ve bu oluşumunmüdahaleden sonraki ilk seçimlerde iktidara taşınacağına kesin gözüyle bakıldığı hususlarını ilettiği bilgileri elde edilmiştir. Yukarıda ifade edilen bilgilerin bizzat Dr. Y... tarafından iş arkadaşları seviyesinde dile getirildiğine dair bilgiler elde edilmiştir.”
 
BU BELGE ELE GEÇİRİLİRSE...
 
Belgenin “sonuç” bölümünde ise “Yukarıdaki hususların akredite olmayan basın kuruluşları tarafından ele geçirilmesi halinde TSK’nin kamuoyundaki güvenilirliğini ciddi olarak zedeleyebileceği, değerlendirilmektedir. Arz ederim.” uyarısı yer aldı. Belgede geçen Doç. Dr. N.Y.’nin Nuran Yıldız olduğu iddia edildi. 5 Ocak’taki ifadesinde Başbuğ’un belge içeriğini kabul etmediği ancak N.Y’yi tanıdığını ve Genelkurmay 2. Başkanlığı döneminde zaman zaman iletişim konularında görüşlerini aldığını söylediği belirtildi.
 
Kaynak: Tolga ATAR/ BUGÜN  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri