Sayın Başbakanın bu gezisi önceki 2005 yılındaki gezisine nazaran Macar basınında bir hayli önemli yer işgal etmiş.
Bunun en önemli faktörü, Türkiye’nin dinamik, istikrarlı ekonomik büyümesi ve dünya siyasetindeki ağırlığının Macaristan tarafından yeterli derecede algılanmış olmasına bağlıyorum.
Bugünkü Macaristan'daki iktidar partisi Fidesz-KDNP (Genç Demokratlar Birliği- Hıristiyan Demokrat Halk Partisi) 'nin de bu algıda önemli rolü vardır. Daha önceki iktidar MSZP (Macar Sosyalist Partisi)'nin yönü tamamen Batıya dönüktü. Doğuyu küçümseyen bir elitist parti portresi çiziyordu. Bu da onları hayallerinin rotasına doğru çekti. Bu yüzden gerçek rotayı bulmaları ve ülkenin stratejik dış politikasında yoğun sis ortasında kalmalarına neden olmuştur.
Bugün iktidarda olan Fidesz-KDNP yüzünü hem kendi halkına hem de dünya ekonomik kuşağının yavaş yavaş kaydığı doğu yönüne çevirmesini kaçınılmaz kılmıştır. Başbakan Sayın Viktor Orban'ın stratejik olarak yönümüzü ekonomik olarak Doğu'ya çevirdik söylemi, parti programına koyduğu '' Doğuya Açılım '' 'ı farklı siyasetçileri kaygılandırmıştır. Bu çerçevede Suudi Arabistan, Kazakistan, Rusya, Azerbaycan, Çin gibi ülkelere güçlü ve etkin ziyaretler gerçekleştirmiştir.
Doğu, Batı, Kuzey ve Güney ile ilişkilerini homojen ve aynı düzeyde tutmaya gayret eder hale gelmiştir. Bu aslında Macaristan'ın da dünyanın büyük ülkelerinin yapmış olduğu doğal ve homojen ekonomik ve ticari düzleme taşıma gayretleridir. Bu yolda '' Türkiye'' büyük önem taşımaktadır. Doğu'ya giden yolun kapısı ve köprüsüdür Türkiye. Sayın Başbakan Erdoğan'ın Budapeşte'deki Macaristan Türkiye İş Forumunda söylemiş olduğu '' Doğu ve Afrika tecrübelerimizi Macarlarla paylaşmaya hazırız.'' önerisi yerini bulacaktır.
Başbakan Erdoğan'ın Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'ya yaptığı ziyaretin tarihi bir ziyaret ve dönüm noktası olduğunu düşünüyorum.
Bunun için Sayın Erdoğan'ın son Macaristan gezisi önceki gezilerinden bir hayli faydalı, verimli, kapsamlı, güçlü ve prestijli bir hayli sıcak geçmiştir. Bu foruma Türkiye'den 125'den fazla Türk iş adamı katılmıştır.
Birçok ikili iş görüşmesi gerçekleşmiştir. Bu ziyaretler ilerleyen zamanlarda meyvelerini verecektir.
Macar Başbakanı Sayın Viktor Orban'ın ''Türkiye bizim için Orta Doğuya açılan köprümüzdür'' sözünü ben çok önemsiyorum. Bu aslında Macaristan'ın dünya üzerindeki rotasını görmemiz açısında önemlidir.
Bizler için de ''Macaristan Türkiye'nin Batıya açılan kapısıdır'' aslında. Bu ziyaretteki en önemli tahlilim ise, İki ülkenin birbirlerini olması gereken düzeyde tahlil ettiklerini görmek mutluluk vericidir.
Başbakanımızın 2015 yılına kadar öngördüğü Macaristan Türkiye dış ticaret hacmimizin 5 milyar USD. ulaşması hiç de hayal değil. Bu hedefe Macar ve Türk iş dünyası ulaşabilecek altyapı ve potansiyele sahiptir.
Macaristan ve Türkiye'nin dış ticaret toplamları 600 milyar USD.dır. İki ülkenin dış ticareti son yıllarda 2 milyar USD. mertebelerinde seyretmektedir. Macaristan'ın İstanbul'daki ve Türkiye'nin Budapeşte'deki Ticaret Müşavirleri işadamlarına yardımcı olmak için hazırlar, konularını çok iyi biliyorlar.
Sayın Başbakanın Macaristan ziyaretinin Macar basını tarafından ticaretin ve ekonominin ön plana çıkarması, Dış ticaretinin %76'sını Avrupa ile yapan Macaristan'ın ekonomik sıkıntılardan düzlüğe çıkma isteği ve irade ortaya koyma gayretine bağlasak yanılmış olmayız herhalde.
Özellikle iki ülke arasındaki dış ticaret hacmine atıf yapmaktalar. Ekonominin yanında siyasi yönünün de öne çıktığını görüyoruz bu ziyarette.
TİKA ( T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ) ile Macar Kalkınma Bankası ( Magyar Fejlesztesi Bank MFT) arasındaki Macaristan'da bulunan ortak mirasımızın restorasyonuna ilişkin mutabakat zaptının iki ülke Başbakanlarının huzurunda Macar Milli Meclisinde imzalanması da uzun seneler sonra iki ülke arasında gelinen zirve noktanın işaretidir.
Özellikle TİKA Başkanı Sayın Dr. Serdar Çam, Macaristan Ankara Büyükelçisi Sayın Dr.Janos Hovari ve Macaristan İstanbul Başkonsolosu Sayın Gabor Kiss'in Türkiye ve Macaristan arasında mekik diplomasisi dokuduğuna bizatihi şahidim. Bunun yanında Ankara'da ilk TİKA Başkanını ziyaret ettiğimizden çok kısa bir süre sonra Macaristan'a geleceğinin zamanını söylemesi, akabinde Macaristan İstanbul Başkonsolosunun Macaristan'daki Dışişleri Bakanlığı, Belediye Başkanları, Macar Kalkınma Ajansı Başkanı ve Yönetimi ile randevu ayarlaması, ortak mirasımız olan tarihi yerlerin yetkilileri ile yerlerinde ziyaretler gerçekleştirilmesi takdire şayan görüntülerdi.
İşte sonunda da Sayın Başbakanların önünde Macar Milli Parlamentosunda atılan muhteşem '' imza'' töreni.
Özellikle, Macaristan'daki tarihi ortak mirasımızın yeniden hayat bulmasının mimarları Sayın Dr. Serdar Çam'a, Prof.Dr.Janos Hovari'ye ve Gabor Kiss'e şükran ve minnetlerimi iletiyorum. Gece yarılarına kadar gösterilen bu kadar fedakarca sergilenen gayret, çaba ve çalışma meyvelerini de verecektir elbette.
Basın toplantısında satır aralarında geçen öyle bir konu vardı ki, asıl ön plana çıkarılması gereken konu budur bence. Neydi bu ?
''iki ülke arasında stratejik işbirliği konseyinin kurulması'' işte bu konu iki ülke arasında gelecekteki derin ve güçlü ilişkilerin temelini oluşturacak. Bu konsey hangi kurum içinde kurulur bir tahmin yürütmek zor ama, Türkiye-Macaristan arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlamasına öncülük edecektir.
Bunun dışında Türkiye’yi uluslar arası sahaya bağlayan kurumlar olan, Basın Yayın Enformasyon Başkanlığı, TRT, Dışişleri Bakanlığı, TİKA,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı vb. kurumlara, Macaristan Üniversitelerinde eğitimini tamamlamış Türk vatandaşları onlarca gencimiz var, bunların istihdamının sağlanmasıyla iki ülke arasındaki köprülerin güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Özellikle Türk Dışişleri Bakanlığı birkaç dilden ( İngilizce, Almanca, Fransızca vb.) personel istihdam etme politikası yerine, çok yönlü dış politika hedefine yönelik diğer dillerden de personel istihdam etmelidir. Veya önceliği yerel dillere vermelidir.
Ülkeler arası ikili görüşmelerde alınmış olan bu kararlar ulusal kurumlarda uygulamaya konulmalıdır. Kağıt üzerinde kalmamalıdır.
Ulusal kurumlardaki uygulamada lokal (yerel) uzman kişiler istihdam edilmek kaydıyla verimliliğin artırılması sağlanmış olacak.
Bu da ancak ilgili ülkede uzmanlaşmış, o ülkenin diline, kültürüne, siyasi algılarına hakim olan kişilerle mümkün olacaktır. Bu donanıma sahip onlarca gencimiz mevcuttur, sadece bu kapıları açması gerekmektedir. Artık Türkiye’de ki yabancı dil algısının İngilizce,
Almanca, Fransızca bilmek tabusundan kurtulması gerekmektedir. Takdir edersiniz ki, dünya ülkeleri bu üç dile mahkum değildir.
Türkiye'deki stratejik kurumlara yapılan istihdam politikası teamüller yerine ''amaç ve hedef bazlı'' değerlendirilmelidir.
2015 yılına kadar konulan 5 milyar USD. dış ticaret hacmini çok rahat yakalarız
Macarisran'ın Ticari olarak da niş konuları üzerinde durmalıyız. Öncelikli olarak, Macaristan'ın yatırım konusundaki avantajlı olduğu konuları şöyle sıralayabilirim. Macaristan yaklaşık %65'i ekilebilir verimli topraklardır. Tarım, gıda konusu, seracılık ve hayvancılık çok rahat yatırım yapılabilecek alandır. İkinci önemli konu ise Termal turizmi. Macaristan genelinde 3300'e yakın termal kaynak bulunmaktadır. Dünya'nın bir harikası olan Macaristan'ın kuzeybatısındaki Hévíz şehrinde termal otel tesisi kurulabilecek çok cazip yerler bulunmaktadır. Ve hatta son dönemde Türkiye'de revaçta olan '' alternatif turizm '' konusunda da çok rahat yatırım yapılabilir. İstanbul'dan Budapeşte'ye her gün karşılıklı THY iki uçuşu bulunmaktadır. Türkiye ile Macaristan arasındaki 2 milyar USD dış ticaret hacmi, ver olan potansiyelimizi yansıtmamaktadır. Her iki ülkenin yapmış oldukları dış ticaretleri toplamı 600 milyar USD. dır. Bunun yanında 2 milyar USD. çok cılız kalmaktadır. Başbakanımızın Budapeşte'yi ziyaretlerinde 2015 yılına kadar koymuş olduğu 5 milyar USD. dış ticaret hacmini çok rahat yakalarız.