Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasî başdanışmanı ve Ak Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Kürt sorununu en iyi bilen isimlerin başında geliyor. Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu'nun KCK operasyonları kapsamında tutuklanmasının ardından gündemin ilk sırasına oturan örgütü Zaman Gazetesi'nden Ahmet Dönmez'e anlatan Akdoğan, operasyonları eleştiren siyasetçilere ve yazarlara tepkili. Akdoğan, PKK'nın çatı örgütüne yönelik operasyonları, "30 yıllık terörle mücadelede yapılan hamlelerin en önemlisi" olarak gördüğünü iddia etti. Arap Baharı gibi bir kalkışmayla halkı sokağa döküp netice almayı hedefleyen terör örgütünün planlarının bozulduğunu vurguluyor. Akdoğan'a göre KCK, terör örgütü için yeni bir aşama. Yapılanma ile 'alternatif bir otorite' hedefleniyor. Otoritenin tesisi demokratik değil, silahlı başkaldırı ile gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bu yüzden örgüte göz yumulması beklentisi için 'gaflet' nitelendirmesinde bulunuyor.
Akdoğan'a göre KCK, terör örgütü için yeni bir aşama. Yapılanma ile 'alternatif bir otorite' hedefleniyor. Otoritenin tesisi demokratik değil silahlı başkaldırı ile gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bu yüzden örgüte göz yumulması beklentisi için 'gaflet' nitelendirmesinde bulunuyor.
Ardından uyarılarını sıralıyor: "KCK adı verilen bu paralel devlet yapılanmasına göz yummak, kan akıtan terörizme rıza göstermekten daha kötüdür. KCK legal bir oluşum değildir, PKK'nın dışında gelişen bir oluşum ve siyasal bir hareket de değildir. KCK'nın başındaki isim PKK'nın başındaki Murat Karayılan'dır. KCK'nın faaliyetlerini masum, legal, siyasal çalışmalar gibi görenler yanılmaktadır. Bu, silahlı teröristlerin TBMM'yi ve Başbakanlık'ı basarak darbe yapmaları ve yönetime ortak olmaları gibi kabul edilemeyecek bir durumdur. Bugün bölge halkı, PKK'nın baskı ve zulmünden bıkmış, alternatif otorite kurma çabasına karşı devletin güvenlik ve otorite kurmasını istemektedir. Hükümet, terörle mücadele adına yapılması gereken neyse onu yapmaktadır. Bunun içinde sınır ötesi operasyon da vardır, Türkiye kırsalında operasyon yapmak da vardır, şehirde KCK operasyonu yapmak da vardır. Terör örgütüne laf söyleyemeyenler, hükümete 'dur' demektedirler."
Artık Meclis'te en aykırı projeler bile gündeme getirilebiliyor
Akdoğan, operasyonların sivil siyasetin önünü kestiği yönündeki eleştirilere de katılmıyor. Aksine örgütün sivil siyasetin alanını daralttığını vurguluyor. Örgütün BDP'nin Meclis'e girmesinden rahatsız olduğunu, tırmandırdığı eylemlerle siyaset kanallarını havaya uçurmaya çalıştığını kaydeden Akdoğan, "KCK yapılanması, sivil siyasetçilerin iradesine ipotek koymakta, demokratik siyaset dışında terör ve şiddet yönteminin kaçınılmaz olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Bugün örgüt yandaşlarının konuşamadığı hiçbir konu kalmamıştır, Meclis'te en aykırı projeler gündeme getirilebilmektedir, devlete ve hükümete en ağır sözlerle saldırılabilmektedir, ama terör örgütüne bırakın laf söylemeyi küçük bir eleştiri bile getirememektedirler. Cesaret, devlete hakaret edebilmek değil, terör örgütüne eleştiri getirebilmektir." diyor.
Yalçın Akdoğan, Van depreminin ardından yaşanan kardeşlik iklimini ise "Doğu ile batı arasında iki ayrı gündem, iki ayrı duygu dünyası, iki ayrı mana âlemi olmadığı daha iyi görüldü. Terör örgütünün alternatif gündem, alternatif toplum oluşturma gayreti enkaz altında kaldı. Ayrıştırma, kutuplaştırma, birbirinden ayırma çabaları, boşa çıktı." sözleriyle özetliyor.
Öcalan'ın İmralı'dan talimat vermemesi için bazı düzenlemeler yapılabilir
Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, bir başka köşe yazısında "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bir mahkum, cezaevinden tehditler yağdıramaz, terör örgütünü yönetmeye kalkamaz, terör eylemlerine yönelik talimatlar veremez." tespitini yapmıştı. Akdoğan, "Hükümet bu konuda herhangi bir tedbir alamaz mı?" sorusuna, "Öcalan'ın durumu çok iyi irdelenmesi gereken bir konudur. Bu noktada da sanırım bazı düzenlemeler yapılacaktır." karşılığını veriyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi Ak Parti'de sıkıntı doğurmaz
Akdoğan, terör meselesi dışındaki meseleler hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Akdoğan, yeni anayasa konusuna değinirken uzlaşmanın "kazanımları kaybetme, kötüde buluşma" olmaması gerektiğini anlatıyor. Daha sonra da partisinin kırmızı çizgisini anlatıyor:
"12 Eylül referandumunda halkımızın kabul ettiği hususlar bizim için büyük önem taşımaktadır, halkın rızası ve onayı görmezden gelinemez. Bu kazanımları sulandırma girişimleri kabul edilemez."
Yalçın Akdoğan, "Cumhurbaşkanlığı seçimi partiyi nasıl etkiler? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde Ak Parti'yi nasıl bir gelecek bekliyor?" sorusuna ise şu cevabı veriyor: 2AK Parti'nin anlık başarılarla parlayıp sönen geçici bir hareket olmadığı, kazandığı 5 seçim ve 2 referandumla görüldü. Bu başarının arkasında kurumsallaşan büyük bir siyasi hareket var. Cumhurbaşkanlığı süreci olumlu gidişatı tersine çevirecek bir sıkıntı doğurmayacaktır. 'Kim aday olur?' konusundaki ihtimaller üzerine yorum yapamam, ama bu hareket hep doğru olanı yapmış ve izn-i İlahi'yle de hayırlı sonuçlara ulaşmıştır."