Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, siyasi bölücü başı sıfatını taşımak ve PKK'nın taşeronu olmakla itham etti.
Bölükbaşı, tek başına iktidara geldiklerinde Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının yaptıklarının tümünün hesabını soracaklarını söyleyen Bölükbaşı, bıçağın kemiğe dayanması durumunda Türk milliyetçilerinin 'ya devlet başa, ya kuzgun leşe' diyerek gerekeni yapacağını ifade etti.
MHP Zonguldak İl Başkanlığı tarafından Emirgan Otel'de düzenlenen 'Çözülen Ülke: Türkiye' konulu toplantıya katılan MHP Genel Başkan Yardımcısı Bölükbaşı, gündeme ilişkin sert açıklamalarda bulundu.
"YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE"
Bugün gelinen noktada, yol ayrımında iki seçenek olduğunu kaydeden Deniz Bölükbaşı, şunları söyledi: "Ya Türkiye'yi bölmek isteyen bu ihanet şebekeleri, milletin, birlikte yaşama azmini kıracaktır yahut da MHP bu ihanetin belini kıracaktır. Bundan başka üçüncü yol yoktur. Bütün tahriklere rağmen Türk milliyetçileri sokağa çıkmayacaktır. Tabi birşeyi de unutmamak lazım. Bıçak kemiğe iyice dayanırsa ve Türkiye'de her şey felç olursa, Türk milletinin bin yıllık kardeşliğinin katledilmek istendiği noktada, herkes şunu çok iyi bilsin ki Türk milliyetçileri maldan da mülkten de candan da vazgeçmeye hazırdır. Eğer kader anı gelirse hiç istemeden bu hain tahrikler, cesaret ve cüret kazanır da Türkiye'yi bir kavşak noktasına sürüklerse, milli varlık ve birliğimiz ölümcül bir tehditle karşı karşıya gelirse kimse şüphe etmesin ki hiç istememekle birlikte diyeceğimiz 'ya devlet başa ya kuzgun leşe'."
Habur sınır kapısında, teröristlerin karşılanması sırasında yaşananların unutulmamasını isteyen Bölükbaşı, "Habur'da unutmamanız gereken, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, bu şerefsizleri sınır kapısında bekliyor. Devletin vali ve vali yardımcıları teşrifat töreninde yerini alıyor. Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş şekilde seyyar mahkemler kuruluyor." diye konuştu.
AÇILIMA SERT TEPKİ
Önce Kürt, sonra demokratik ve en sonunda da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak adlandırılan açılımların isminin değiştirildiğine değinen MHP'li Bölükbaşı, açılım süreciyle ilgili ağır ithamlarda bulunarak, "İsmi sürekli değişen, sahte ve takma isimlerle, süslü ambalajlarla Türk milletine her yöntem kulanılarak pazarlanmaya çalışılan bu açılımın adı PKK açılımıdır. Sayın Başbakan, demokratik devlet düzeninde Türk vatandaşlarının haklı ve meşru taleplerine karşı bir açılım değil, PKK'nın siyasi amaçlarının ve değişmeyen siyasi ayrılıkçı taleplerinin AKP hükümeti ve meclis çoğunluğu eliyle siyasi süreçlerle hayata geçirilmesi açılımıdır. Yani PKK'nın 26 yıldır silahla yapamadığını Sayın Başbakan ve arkadaşları, siyasi yollarla yapmak için ihanet yolculuğuna çıkmıştır. Bu yolculukta tabi yol arkadaşlığı yaptığı isimlere baktığımız zaman, Sayın Başbakan'ın en önemli yol arkadaşı İmralı canisidir. Türkiye'de etnik bölücülük temelinde ne kadar siyasi parti, sivil toplum örgütü kuruluşu varsa Başbakan'ın bu yolculukta yol arkadaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti'yle henüz kapanmamış hesabı olan ne kadar mihrak varsa onlar bu yolculukta Sayın Başbakan'ın yol arkadaşıdır." diye konuştu.
"BAŞBAKAN, SİYASİ BÖLÜCÜ BAŞI SIFATINI ŞEREF MADALYASI OLARAK GÖĞSÜNE TAKMIŞTIR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisini bölücülükle itham eden Bölükbaşı, konuşmasında şunları söyledi:
"Sayın Başbakan, öncülük yaptığı bu Kürt açılımı konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi'ni bir bölme partisi haline getirmiştir. Kendisi de fazlasıyla hak ettiği siyasi bölücü başlığı sıfatını bir şeref madalyası olarak göğsüne takmıştır. Bunun senaryo yazarı ABD'dir, klavuzu İmralı canisidir, dışardaki uygulama aşamalarının acentaları Barzani ve Talabani'dir ve taşeronu ise ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dır."
BÖLÜKBAŞI'DAN BAŞBAKAN'A TEHDİT
MHP'li Bölükbaşı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yakında istemeden de olsa seçim olacağı ve seçimi kaybedeceği için öfke nöbeti geçirdiğini iddia ederek, şöyle devam etti:
"Milliyetçi Hareket Partisi'nin tek başına iktidara geleceğini bilmekte, kendisinden ve arkadaşlarından 7 yıllık yıkım ve tahribat döneminde Türkiye'ye yaptıkları kötülüklerin tümünün hesabını sonuna kadar soracağını çok iyi idrak etmektedir. Sinirinin ve öfke nöbetleri geçirmesinin nedeni budur. Size bir şeyi temin etmek istiyorum; bu, size Türk milletine olan namus ve haysiyet borcumuzdur. Eğer Başbakan ve arkadaşlarından bu hesabı sormazsak namerdiz. Bu hesap ruz-i mahşere ve mahkeme-i kübraya kalmayacak, bu dünyada ve çok yakında görülecektir."