Başbakan Erdoğan, iki günlük resmi ziyarette bulunmak üzere İngiltere'ye gitti. Hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, ziyaretinde kendisine Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de eşlik edeceğini söyledi.
Bu ziyaretin Türkiye ile İngiltere arasında mükemmel düzeyde seyrettiğini söylediği ikili ilişkileri güçlendireceğine, işbirliğini daha da derinleştireceğine inandığını belirten Erdoğan, Türkiye ile İngiltere arasında siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal alanlarda mevcut ilişkilerin karşılıklı üst düzey ziyaretlerle ivme kazandığını kaydetti.
Ziyaretinde İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından kabul edileceğini belirten Erdoğan, İngiliz mevkidaşı David Cameron ve Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ile de bir araya geleceğini bildirdi. Erdoğan, yapacağı görüşmelerde, Türkiye-İngiltere ikili ilişkilerini, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini, Kıbrıs ve bu arada G-20, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki son gelişmeler başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konuları ele alma fırsatları olacağını belirtti.
İngiltere'nin Libya'daki büyükelçiliğini kapatmasının sonra, bu ülkedeki İngiliz çıkarlarını koruma görevini Türkiye'nin üstlenmeye başladığını ifade eden Erdoğan, Libya'dan yapılan tahliyeler sırasında da İngiltere ile yakın bir işbirliği içinde olduklarını, İngiliz vatandaşlarının tahliyesine yardımcı olduklarını dile getirdi.
Cameron ile görüşmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Libya hakkındaki kararlarının uygulanması, Libya halkının bir an önce huzur ve güvenliğe kavuşturulması yönündeki işbirliği imkanları üzerinde duracaklarını belirten Erdoğan, "Türkiye olarak bu konuda izlediğimiz politikaları, görüşlerimizi açıklıkla dile getireceğim. Amacımız bölgenin en kısa sürede güven ve istikrara kavuşmasına katkıda bulunmaktır" dedi.
"KIBRIS KONUSUNDA, İKİ TARAF VE GARANTÖRLERİN KATILIMIYLA YÜKSEK DÜZEYLİ BİR TOPLANTI DÜZENLENMELİ"
Başbakan Erdoğan, İngiltere'nin, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine bugüne kadar sürekli destek verdiğini belirterek, İngiltere'deki tüm siyasi partilerin Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak baktığını söyledi. Bu destekten dolayı müteşekkir olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ancak, Türkiye'nin stratejik hedefi, AB müzakere sürecimizde bazı ülkelerin siyasi engelleri nedeniyle güç bir dönem yaşanıyor. Geleneksel dostumuz olarak İngiltere'den temel beklentimiz, AB üyeliğimize giden süreçte önce ve yönlendirici bir rol üstlenmesidir. Müzakere fasıllarının önündeki siyasi engellerin kaldırılması ve sürece ivme kazandırmanın artık zamanı gelmiştir. Bu noktada İngiltere'nin katkısı son derece önem arz ediyor. Öte yandan Başbakan Cameron ile görüşmemizde Kıbrıs'ta devam eden BM müzakere sürecini de değerlendireceğiz. Kıbrıs'ta müzakereler; Türk tarafının en kısa sürede, adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeki tüm çabalarına karşın, Rum tarafının zamana oynayan tutumu nedeniyle tıkanma noktasına geliyor. Biz bu gerçeğin artık görülmesini istiyoruz. Müzakerelerin sonsuza dek sürüncemede kalması kabul edilemez. İngiltere'nin de bu görüşü paylaştığını düşünüyorum.
Daha fazla zaman kaybetmeden Ada'daki iki taraf ve garantörlerin katılımıyla yüksek düzeyli bir toplantının düzenlenmesi, bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin bir anlaşmaya bağlanabilmesi açısından çok önemlidir. Kıbrıs'ta garantör ülkeler olarak İngiltere ve Yunanistan'la beraber devreye girmek suretiyle, süreci bir anlaşmayla sonuçlandırmayı önemsiyoruz. Bu; sadece Kıbrıs açısından değil, Doğu Akdeniz'de bölgesindeki barış ve işbirliği ortamının tesis edilmesi açısından da yararlı olacaktır."
Başbakan Erdoğan, ziyaretinde ayrıca Türk-İngiliz İş Konseyi tarafından düzenlenen 'Türkiye ile Büyüme Konferansı' kapsamında tertiplenecek 'CEO Forum'un iştirakçilerini, İngiltere Başbakanı Cameron ile birlikte kabul edeceklerini söyledi. Erdoğan, "Bu vesileyle Türkiye ile İngiltere arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve derinleştirilmesine verdiğimiz siyasi desteği bizzat teyit etme imkanı bulacağız" dedi.
Basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Erdoğan, bugün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) kararnamesi ile "Ergenekon" Savcısı Zekeriya Öz'ün görevinin değiştirilmesi ve bu konuda AK Parti'den gelen 'dava sürecinin uzayabileceğine' ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
"Konu, bildiğiniz gibi yürütmenin konusu değil. Konu, şu anda yasamanın konusu da değil. Konu, HSYK'nın bir konusudur. Şunu açık, net bilmeliyiz, bu ülke bir hukuk devletidir. Her zaman söylüyoruz; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Eğer hukuk devletinin içinde anayasanın belirlemiş olduğu görevleri hepimiz kendi çerçevesi içerisinde yürütürsek hiçbir mesele kalmaz. Ben yargının işine karışamam, yargı da benim işime karışmamalı. Eğer hepimiz işimizi başarılı bir şekilde sürdürürsek zaten bu
sorulara da gerek kalmayacaktır. Benim arkadaşlarımdan kim bu tür bir yorum yapmış, onu bilemem. Eğer yapmışsa, yanlış yapmış. Yani bunun gecikmesi, gecikmemesi... Bunu zaten söylüyoruz. 'Gecikmiş adalet, adalet değildir' diyoruz. Bir an önce bu adımların atılması gerekir diyoruz. Niçin Yargıtay'da, Danıştay'da dairelerin çoğaltılması ve çalışanların adedinin artırılması noktasında bizler yasal olarak adım attık? Biz görevimizi yaptık. Bundan sonra artık yine orada da yargı görevini yapacaktır. Artık yeterli eleman sayısı vardır. İnşallah üst yargıda artık bu tür gecikmeler de olmayacaktır.
Temennim odur ki; ilk adım mahkemelerinde de daha süratli neticeler alınır ve bu tutukluluk süreçleri uzamaz, daha kısa sürede biter. Bu bizim hep temennimizdir ve bunu bekleriz, arzumuz budur. Ama bunun daha ötesine gitmek... O bizim görev alanımız değil."
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME YETKİSİ TALEBİ
Başbakan Erdoğan, hükümetin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) için yetki talebinde bulunduğunun hatırlatılması ve bunun içinde Türk Silahlı Kuvvetleri personeli de dahil personel atamalarının bulunduğunun belirtilmesi üzerine, bu talebin iktidarları döneminde bir ilk olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, çok partili siyasi dönemde bu talebin 29. olduğunu da hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Yani bugüne kadar bu devamlı yapılmış. Hemen hemen her iktidar ihtiyaca binaen, daha seri çalışmak için bu tür yetkileri almışlar. Bizimki de ağırlıklı olarak, -yani bütün detayını şu anda söyleyemem ama-, anayasanın bizlere tanımış olduğu yetki dahilinde, burada ağırlıklı devlet bakanlıklarını icracı bakanlığa dönüştürme gibi, -başbakan yardımcılarının dışında-, dönüştürmek gibi adım atalım diyoruz. Çünkü artık kendi bütçesi olan ve ne yaptığı bilinen ve Bakanlar Kurulu sayısının da azaldığı bir
kabineyi ülkemizde hedefleyelim istedik. Eğer bunun adımını şimdi atmazsak, 12 Haziran seçimlerinden sonra yeni kabinenin oluşmasında sıkıntılar meydana gelecektir. Yeni dönemin ustalık dönemi olduğunu sizlere daha önce açıkladım. Şimdi çıraklık ve kalfalık döneminin tecrübesi ile böyle bir adımın atılmasının gereğine inandığımız için, şimdiden bu hazırlığı yapalım istedik. Fakat orada Türk Silahlı Kuvvetleri personel durumu ile alakalı düzenleme noktasında, şu anda net bilemiyorum, yani bu zaten komisyonda görüşülecek.
Komisyondaki görüşmeler esnasında orada gerekli mutabakat nasıl sağlanır bilemiyorum. O mutabakata göre bu yetkiyi de talep edeceğiz. Ama bu illa olacak diye bir şey yok. Belki görüşmeler esnasında bundan vazgeçilebilir de."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu talebi 'Meclisi by-pass etmek' olarak değerlendirdiğinin hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, "Kemal Bey siyasetten gelmiyor. Siyaseti daha yeni öğrenecek. Bakın bu 29'uncu olacak. Bugüne kadar bunlar hep yapıldı. Kendi partisinin siyasi geçmişini de incelerse, devamlı övgüyle bahsettiği rahmetli Ecevit'in başbakanlığı döneminde de bu tür kanun kuvvetinde kararnamelerin çıktığını görecek. Onu bir araştırırsa, o zaman herhalde bu ifadeleri kullanmazdı. Halbuki, bu tür cevapları ayak üstü vermese, önce araştırsa, 'acaba bugüne kadar bunlar yapıldı mı, yapılmadı mı?' veya 'Bizim partimizin geçmişinde böyle şeyler oldu mu olmadı mı' diye bir araştırmış olsa görecek ki, AK Parti'nin şu 8 yıllık iktidarı döneminde ilk defa böyle bir talebi var. Ama kendi geçmişlerinde bakıyorsunuz ki 3.5 sene içerisinde, Ecevit'in, yani bizden önceki koalisyon dönemini söylüyorum, çıkartılmış olan kanun hükmünde kararname var. Merhum Ecevit'in başbakanlığı döneminde yine çıkartılmış KHK'ler var. Yani bunlara bakarlarsa bize bu tür sataşmaya yaparken biraz daha düşünür" şeklinde konuştu.