CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu, devam eden 2011 Bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada elindeki yolsuzluk dosyalarını açıkladı...
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
Kılıçdaroğlu 'Büyümeyi dünya ile karşılaştıralım. Nedir ne oldu? Bir şeyi kıyaslayabilmek için iki alanın, iki ülkenin karşılaştırılması lazım. Büyüme sokaktaki insana yansıdı mı? Acaba sokaktaki yurttaşımız bundan yararlandı mı? BM İnsani Gelişme Raporu'na bakıyoruz. Yıllık olarak yayınlanan ancak 2010 raporunu vereyim. Türkiye insani gelişme açısından 169 ülke açısından 83 sırada. Bizim önümüzde hangi ülkeler var Ürdün, Kolombiya, Ermenistan, İran, Bulgaristan gibi ülkeler var. Türkiye 1980-1990 arasında ortalama yüzde 4,9 büyürken insani gelişme hızı 1,82 olmuştur. 2000-2010 arası insani büyüme hızı binde 7'ye düşmüştür.
Bu rakamları BM raporları söylüyor. İnsani gelişme yeteri kadar yansımadı kadının durumu nedir? Onlara da bakalım.
Dünya ekonomik forumu tarafından yayımlanan bir rapordur. 139 ülke arasındaki eşitsizlikte biz 129. sıradayız. Politik yaşama katılım açısından 99. sıradayız. Dünyanın en büyük 16. ekonomisinin insani boyutu bu. Bu boyut Türkiye'nin 21. yy ulaştığı boyut olmamalıydı. İran'ın Tunus'un, Ürdün'ün önünde olmalıydık. Daha dikkatli düşüneceğiz, konuşacağız. Niçin ben bu sıradayım demeliyiz. Verileri yanlış yazdıysanız BM orada.
Eğitim'de ne durumdayız peki;
OECD'nin yaptığı birsınav var. Gençler burada derecelendiriliyor. 2006'da yapılan 30 ülke arasından 29. Buradaki risk şurada okuma matematik, fen bilimleri alanında yapılıyor. Eğer biz fen bilimleri ve matematikte gençlerimizi bir yere çıkaramadıysak Türkiye'nin geleceği ciddi risk altındadır. Bunlar çok önemli alanlardır. Bunlar insan gücünün kalkınabileceği alanlardır ki biz bu alanda çok gerideyiz. Burada AK Parti'nin vekilleri de konuştu, belki Başbakan da konuşacak. İşsizlikten hiç söz edilmedi. Bilinki bir evde bir işsiz varsa o evde huzur yoktur.
Askerliği bitirdi geldi işsiz. Allah aşkına 1 bütçe 8 yıldır iktidardasınız işsizliği çözemediniz çözüm üretemediniz. İşsizlerin hali ne olacak? Bizden çok daha fazla işsizliğin dramını siz bilirsiniz. Belediyeler yerleştirin der ne olacak peki? Siz iktidarı zorlayacaksınız. Ey iktidar sen işsizliği neden çözmüyorsun diyeceksiniz. Ekonomik büyüklük olarak söylüyorum peki bu işsizlik nedir?
AK PARTİ İŞSİZLİĞİ YÜZDE 8'LE DEVRALDI
2003-2009 döneminde işsizlik yüzde 11'e sıçradı. Böyle bir tabloyu kabul etmek mümkün mü? İşsizlik sıralamasında biz neredeyiz? AK Parti işsizlik oranını yüzde 8 ile devraldı. Türkiye işsizlikte en ağır faturayı ödedi.
İş bulsam çalışırım diyenler eğer işsizler arasına konulursa o zaman yüzde 21-22'lere çıkıyor işsizlik sayısı. Bir değişiklik yaptı İŞKUR mevsimsel çalışanları işsiz saymadı. Bakınız dünyaya gelelim. 2007-2009 işsizlik bizde 3,7 puan artıyor. Arjantin'de hani bu kasapların yağmalandığı ülkede binde 9, Malezya'da binde 5 artıyor, Rusya'da 2,1 artıyor. Bunları size söylememin sebebi şu. Parlak bir tablo çizebilirsiniz ama ayaklarımız yere iyi basmalı. Bu ülkede kimse işsiz kalmasın. Herkes evine aşıyla gitsin.
Sahra Çölü'nün altındaki ülkelerde genç işsizlik binde 4 arttı. Bir haksızlık yapmayalım. Sayın Başbakan'ın bir çözümü var. TOBB genel kurulunda söyledi. Her işveren bir kişi alırsa işsizlik çözülür dedi. Dinleyen, yerine getiren oldu mu hayır. Sayın Başbakan bunu niçin söyledi. Ekonomiyi bilmezseniz gereklerini yerine getirmezseniz kimse bunu dinlemez. Siz çıkıp ey işveren sen bir tane al sende bir tane al deseniz de işsizlik sorunu aşılmıyor.
Türkiye'nin 2023 yılında ilk 10'a girebilmesi için yıllık yüzde 8 kalkınma hızını beklerdik. Yüzde 5 ile işsizlikle yolumuza devam ediyoruz derdik. İşsizlik toplumu kaosa sürükler. İşsizlik ekonominin de dibine konulmuş bir dinamittir. Siz bu dinamit karşısında suskunluğunuzu korursanız hükümette böyle yapar.
Sayın Başbakan sizin IMF'ye borcunuzu biz ödüyoruz diyor. İyi ki ödediniz. Türkiye'nin borçları mı azaldı? 17 Yılda yapılan borçlanmanın 1,7 katını 8 yılda AK Parti hükümeti yaptı.
Her ülke borçlanır. Yerinde ve zamanında parayı kullansanız her ülke borçlanır. Nereye gitti bu para? Kime gitti? Çiftçiye soralım emekliye soralım sanayiciye soralım. Şu kadar borçlanıldı şu kadar da özelleştirmeden para alındı. Tehlikeli olan budur. Yerinde zamanında borçlanırsınız. Ama bu işsizlik varken bu borçlanma her zaman risktir. Biz iktidar olduğumuzda faiz şu kadardı bankalar battı bilmem ne. Bunlardan kurtulalım artık. Siz muhalefet değilsiniz. Sanki siz muhalefet partisi gibi gelip burada dert yanıyorsunuz. Biz faizi indirdik iyi ki indirdiniz. Sadece bizim ülkemizde mi indi? Şu anda dünyada en yüksek faizi ödeyen ilk 10 ülkeden biriyiz. Ben kendi krizimin faturasını dünyaya fatura edeceğiz diye. Biz ne yaptık övündük paramız değerli diye. Paramız değerli diyorsanız bir sanayiciye bakın.
Eskiden ihracatçıydık şimdi net ithalatçı konumuna geldik. Başbakan der ya nereden nereye geliyoruz. İnsaf şu vatandaşın halini biliyor musunuz? Yüzde 540 hane halkının borç miktarı. İnsaf denen birşey var. Af yasası getiriliyor. Başbakan gelmiştir vatandaşlar karşılayacaklardır onu doğal karşılıyorum. Sayın Başbakan'dan bir istirhamım var. O İle gittiğinde icra dosyalarının rakamlarını istesin. Eskiden ne idi şuanki hükümetle ne oldu?
Krizin bedelini ağır ödedik ama teğet geçti dedik. Acımasız birtablo gördük ve yaşıyoruz. Krizin olduğu 2008-2009'da bize benzeyen ülkeler 1,2 oranında büyümüşler, dünyanın en fakir Afrika ülkelerinde krizde yüzde 4 büyümüşler, Doğu Avrupa ülkelerinde sadece ekonomi binde 4 daralmış bizde ise 2,1 oranında daralmış. Bu durumda en ağır faturayı biz ödemiş oluyoruz.
Diyarbakır'da bir vatandaş iftarda evine birşey götüremediği için intihar etti. Denizli'de ve Ankara'da sanayiciler intihar etti. Ecevit döneminde bir yazar kasa atılmıştı intihar yoktu. Bu olayın sosyal faturalarıdır. Bu faturalar hepimize kesilmiş faturalardır. İktidarı gözü kapalı alkışlarsanız ben ne yaparsam buradan geçer der. Kurallar ihlal ediliyor, ihlal edenleri alkışlıyorsunuz. Sıcak paraya teslim olan bir ekonomi var. Büyüme var ama istihdam oluşturmuyor ve biz buna sağlıklı bir gelişme diyoruz. Sorun, büyük ve sıcak para konusunda da hükümetin acil önlem alması gerekiyor. Bunu iktidar partisinin lideri olarak değil bir yurttaş olarak söylüyorum. Dışardan ithalat daha cazip hale geldi. Başkalarının sorunlu ekonomik krizini biz çözüyoruz. Otomobilde net ihracatçı olan Türkiye şuanda net ithalatçı oldu.
Kim 1 milyon dolar getiren 69 bin dolar kazanıyor. Böyle bir kazanç hangi ülkede var? Birileri bizi yönetir derken gelip oturur demiyorum. Parasıyla malıyla yönetir. Sıcak paraya teslim oluyorsunuz niye teslim oluyorsunuz. Çıkın halktan yardım isteyin, gelin muhalefete destek verelim. Siz ekonomiyi batırıyorsunuz. Sanayiciler bu ekonomiye yap sat değil al sat ekonomisi diyorlar. Girdi fiyatlarında da ciddi sorunlar var. İmalat sanayinde ücretler üzerindeki vergi yükünde yüzde 36,2.
KAMYON ŞOFÖRLERİ YAĞ YAKIYOR
Bakın Uluslararası enerji ajansının söylediklerine bakın. Dünyanın en pahalı mazotunu yakan Türkiye. Sayın Başbakan'dan bir istirhamım var kamyon şöförleri ile biraraya gelsin ve siz mazot mu yakıyorsunuz yağ mı yakıyorsunuz diye sorsun. Yağ yakıyorlar. Sanayide kullanılan elektrik te çok yüksek. Rakibimiz olan Kore, Meksika 8 cent, Türkiye'de 14 cent ve siz rekabet edeceksiniz. Başbakan verdiği sözlerin arkasında durdu ama...
Elektrik faturalarındaki katkı payını kaldıracağız dedi ama kaldırmadı. Bu söylediklerimi not edin bir yerde yazın yapamazsam gelin hesap sorun dedi. Siz böyle istediğiniz için soruyorum. Gelin buraya TRT payını neden kaldırmadığınızı açıklayın.
2008-2009 İran'dan aldığımız doğalgaz var. Kullanmadığımız halde parasını ödedik. 1 milyar 309 milyon dolar. Siz kömür dağıttınız, evde doğalgazı var. Bedava verin İran kullanacağına bu insan kullansın. Bu parayı niçin ödüyorsunuz. Tuz gölünün altına depo yapılacaktı bir türlü ihaleye çıkılamadı yandaş mı bulunamadı? Bunun hesabını birilerinin sorması lazım. Kullanmadığımız doğalgazın parasını ödüyoruz, kömürü bedava dağıtıyoruz. Hayır hem o harcanacak hem ben oraya para ödeyeceğim.
Siz bir nükleer anlaşma için onay verdiniz. Bir ihale yaptılar iptal ettiler. Dünyanın en pahalı nükleer ihalesini sizler onayladınız. Yazık günah değil mi? Bu ülkenin sanayicisine üzülmüyor musunuz? Bu santralin bir benzerini daha küçüğünü Rusya kendi ülkesinde yapıyor. Maliyetine bakın bizdeki onun iki katı. Biz kazıklanacak mıyız? Böyle bir anlayış olabilir mi?
Tarımdaki durum daha da vahim. Pazar geçen hafta İzmir'de narenciye üreticileri ile görüştüm. Ton başına 75 dolar veriyorlar. 150 Dolara çıkması lazım. Uzun süre bekleyemez. Biz hükümete bir an önce önlem alın çağrısı yapıyoruz ve rica ediyoruz. Üreticiler adına rica ediyoruz. O insanlar bizim insanımız. Tarım kanunu çıktı bunu parlamento çıkardı. Onun bir maddesi diyor ki milli gelirin yüzde 1'i oranında tarımcıya çiftçiye destek verilir ve bu söyleniyordu. Bırakın yüzde 1'ini yüzde yarımı bile verilmiyor. Bir hükümet parlamentonun çıkardığı kununu uygulamazsa o hükümete saygı duyar mısınız? Biz bu kanunu çıkardık neden vermiyorsun payını. Verilebilir demiyor verilir diyor emredici hüküm ama yapılmıyor. Ben kısaca örnek vereyim. Bu hükümet döneminde ay çiçeği fiyatında yüzde 45 artış yapıldı. Ama bir de girdilere bakalım gübrede yüzde 400 zam gelmiş. Ne yapacak bu köylü? İnsanlar perişan.
KAYSERİ'DE YOLSUZLUK İDDİASI
Savcı emniyetin gönderdiği rüşvet irtikap değil diyor ve Adalet Bakanlığı’ndan izin istiyor. Adalet Bakanlığı ön inceleme yapın diyor. Ön inceleme yapıyor.
Bir vali vekili konuyu araştırıyor. İbrahim Yurdakul. Komisyon kuruluyor, raporu düzenliyor. Gönderdiği yazıda diyor ki Mehmet Özhaseki ve diğer belediye görevlilerine istinat edilen suç rüşvet suçunu oluşturduğundan mal bildiriminde bulunmasını istiyor. Vali vekili basıyor imzayı ve gönderiyor.
Bir önemli gelişme oluyor. Bu yazının ekinde bir yazı da var. Bu vali bunu imzaladıktan 38 gün sonra başka bir yere atanıyor. Bakanlık bunu savcılığa gönderiyor. Ekindeki raporlar da bunlardır diyor. Savcılık diyor ki vali beyin yaptığı gibi değil, yine memur suçlarından ötürü dava için izin istiyor. Yanıt gelmiyor bakanlıktan, ikinci kez yazıyor. Bakanlık bu kez izin istiyor.
Bu kez başka bir vali yardımcısı atanıyor. Bu vali yardımcısı bilirkişi istiyor. Kocasinan Belediyesi, 30.11.2007’de iki kişiyi görevlendiriyor. Melikgazi Belediyesi de 04.12’de görevlendiriyor. Ama bu vali vekilimiz 3’ün de raporunu sunuyor. Siz daha bilirkişi gelecek. Bir gün önceden gönderiliyor. Bir gün önce görevlendiriyor ve sayın vali Osman Güneş. Bir dönem bakanlık yaptı bir dönem. Burada hiçbirşey yok diyor.
Sayın vali ondan önce kararnamesi çıkmış, müsteşarlığa atanmış birisi. Yani Kayseri Valisi değil. O gidiyor, bakanlığa gönderiyor. Ondan sonra aynı Osman Güneş, bu kez de müsteşar olarak kendisinin gönderdiği dosyayı bakanlığa sunuyor ve dosya kapanıyor.
Ben sayın Başbakan’ı siz bunu yaptınız demiyor. Ama onun vicdanına sesleniyorum. Bu olayın üzerine giderseniz, ben sadece bir ucunu çektim. Olayı ben soruşturacağız derseniz biz CHP olarak sizin arkanızdayız.
Ama gitmez, siz de o vali ve savcı gibi bunu kapatalım derseniz, o zaman biz yolsuzluklarla mücadele edeceğiz diyemezsiniz.
Benim Başbakan’dan bir isteğim daha var. Bu değerli Hacı Ali Hamurcu şu anda nerededir? Bu çok önemli bir soru. Benim mal varlığımı eleştirenler Silivri’de diyordu. Bir baksın.
Avukat Yakup Erikel. Kimdir bu adam? Eğer sayın başbakan benim bu konuştuklarımla ilgili olarak, belge istiyorsa masamın üzerinde.