Canlıların istenmeyen özelliğinin baskılanması ya da yeni bir özellik kazandırılması amacıyla balıklar üzerinde de gerçekleştirilen gen transferi, Türkiye'de ilk kez İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesinde gerçekleştirildi.
İÜ Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Timur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kromozomlarda yer alan genlerin canlıların karakterine yön veren bilgi üniteleri olduğunu söyledi.
Bu bilgi ünitelerinin nesilden nesile geçmesi dolayısıyla kalıtım birimi olarak da belirtildiğini ifade eden Timur, ''Canlıların mevcut özelliklerinin iyileştirilmesi, istemediğimiz bir özelliğin baskılanması veya yeni bir özellik kazandırılması amacıyla transgen (gen transferi) teknolojisi kullanılmaktadır'' dedi.
Timur, transgen teknolojisinin, ''bir canlı türü DNA'sına başka türlerden elde edilen bir gen parçacığının aktarılmasını sağlayan ve geniş bir kullanım potansiyeline sahip yeni bir teknoloji olduğunu'' kaydederek, şu bilgileri verdi:
''1910'lu yıllarda kurbağa yumurtalarına hücresel materyalin enjeksiyonu ile yapılan denemeler, gen transferi araştırmalarının temelini oluşturmuştur. 1970'li yılların başında ise gen transfer teknolojisi, DNA dizileri ile ilgili çalışmalarda kullanılmaya başlamıştır. Devam eden araştırmalar, mikro enjeksiyon teknikleri ve transfer edilen genler üzerinde yapılan araştırmalarda kullanılan tekniklerin gelişmesini sağlamıştır. 1985 yılında ilk transgenik balık, insan büyüme hormonu geni kullanılarak elde edilmiştir. Ülkemizde ise ilk transgenik çalışma 1994 yılında Dr. Haydar Bağış tarafından fareler üzerinde gerçekleştirilmiştir.''
BALIK ÜZERİNDEKİ ÇALIŞMALAR
Balıkta ilk başarılı gen transferinin 1985 yılında Çin'de gerçekleştirildiğini ifade eden Timur, bu tarihten sonra çeşitli ülkelerde balık türleri üzerinde başarılı gen transferi çalışmaları yapıldığını söyledi.
Timur, ''Günümüzde, transgen teknolojisiyle elde edilen transgenik balıklar, biyoloji, tıp, veteriner hekimlik, hayvancılık, ziraat ve eczacılık sektörlerinde bilimsel araştırma modelleri, terapi, diyagnostik (tanı koyma) amaçlarıyla değişik nitelikteki moleküllerin geniş ölçekli üretiminde kullanılmaktadır'' diye konuştu.
Son yıllarda bilimsel ve teknolojik çalışmaların temel ögelerinden birini oluşturmaya başlayan transgen teknolojisinin, geleneksel genetik seleksiyonun yerini aldığına işaret eden Timur, su ürünleri yetiştiriciliğinde, ''normalden daha hızlı büyüyen, hastalıklara toleranslı, düşük su sıcaklığına, düşük oksijene toleranslı balıkların elde edilmesi amacıyla transgenik balık elde edilmesi yönünde çalışmalar yapıldığını'' kaydetti.
Timur, balık hastalıklarının çıkışını azaltma amacıyla transgen teknolojisinin kullanıldığını belirterek, ''Transgenik balık eldesi üzerine ilk başarılı gen transferi, büyüme hormonu geni kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Elde edilen başarı sonucunda alabalıklar üzerinde yapılan büyüme hormonu geninin transferi ile 12 ayda porsiyonluk boya ulaşan alabalığın 6 ay gibi kısa bir sürede porsiyonluk boya ulaşması sağlanmıştır'' bilgisini verdi.
İLK ÇALIŞMA İÜ'DE
''Türkiye'de balıklar üzerinde ilk transgenik çalışmanın, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde gerçekleştirildiğini bildiren Timur, ticari olarak transgenik balığın insan gıdası olarak tüketimine henüz izin verilmediğini, bu nedenle de bu konuda yapılan çalışmaların laboratuvar çalışmalarıyla sınırlı kaldığını söyledi.
Timur, akvaryum balığı sektöründe renkli balıkların tüketiciler tarafından tercih edilmesi dolayısıyla çeşitli flüoresan işaretleyiciler kullanılarak elde edilen transgenik balıklarda yeşil, mavi, kırmızı, sarı renkli balıkların ticari olarak satışının gerçekleştiğini belirtti.
Türkiye'de transgenik balık üzerine yapılan ilk çalışmanın bir akvaryum balığı olan ''zebra balığı'' üzerinde gerçekleştirildiğini kaydeden Timur, ''İÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi ve TÜBİTAK-TOVAG tarafından desteklenen projelerle, TÜBİTAK-MAM Transgen ve Deney Hayvanları Laboratuvarlarında, konusunda uzman kişilerden oluşan bir ekiple Dr. Aygül Ekici tarafından zebra balığı embriyonlarına yeşil flüoresan protein geni mikro enjeksiyon tekniği ile aktarılmıştır'' diye konuştu.