Devlet Bakanı Faruk Çelik, ''Şimdi Çin, Avrupa Birliği ve ABD'ye dünyanın sınırları dar geliyor, dünyayı zorluyorlar, 'Acaba uzayda, başka bir gezegende hayat hakkı var mı' diye. Onlar bu konularda çaba gösterirken, bu konuda canla başla mücadele ederlerken Türkiye'de 2010 yılında acaba darbe olacak mı, olmayacak mı konusu ayıptır, yazıktır diyoruz'' dedi.
Bakan Çelik, ''Türkiye Buluşmaları-Samsun'' konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'de ve dünyada 2009 yılında ve 2010 yılının ilk aylarında yaşanan gelişmelere değindi.
-EKONOMİK KRİZ
Ekonomik krizin tüm dünyayı etkisi altına aldığını, bu krizden Türkiye'nin en az şekilde etkilendiğini ifade eden Çelik, ''Bizde ne konut krizi, ne finans krizi yaşandı. Bizde yaşanan pazar daralması oldu. Ürettiğimizi satacak pazarda daralma olduğu için malı satamaz noktaya geldik. Malı satamayınca ne oldu? Üretimi azalttık, üretim azalınca işçi sayısını azalttık. Dolayısıyla nispeten işsizlikte bir artış, pazarda bir daralma, ihracatta bir daralma yaşadık'' diye konuştu.
Bu tablo karşısında bir çok önlemler aldıklarını söyleyen Bakan Çelik, Türkiye'de bankaların batmadığını, olumsuzluklar yaşanmadığını vurguladı.
Başbakan'ın iş adamları ve sanayicilerle yaptığı yurt dışı gezilerine dikkat çeken Çelik, gezilerin yeni pazar bulmak, pazar çeşitliliğini sağlamak için yapıldığını kaydetti.
Kendilerinin çalıştığını, muhalefetin ise oy hesabı yaptığını savunan Çelik, şöyle devam etti:
''Biz konutların, dershanelerin ve yolların çetelesini tutuyoruz. Ne kadar yapılması gereken iş var diye bunlarla meşgulüz. Başkaları bizim aldığımız oyların hesabı ile meşgul. Onlar oy hesabı biz hizmet ve yol hesabı yapıyoruz. Aradaki önemli fark bu. Muhalefet iktidarı fitilliyorsa, ateşliyorsa, çok partililik, demokrasi çok güzel bir şey. Ama muhalefet aşağı doğru çekiyorsa işte o demokraside sıkıntılar var demektir. Siyasetin problemi burada yatıyor.''
-PARTİ KAPATILMASI
DTP'nin kapatıldığını, AK Parti olarak parti kapatılmasına karşı olduklarını, ancak ülke bütünlüğü söz konusu olduğunda evrensel kriterlerin uygulanması gerektiğini ifade eden Bakan Çelik, ''Partiler kapatılmasın, ama bölücülüğe giden, etnik ayrıştırmaya giden yönleri devam ediyor, ısrarcı oluyorlarsa, bunda evrensel kriterler neticesinde siyasi partilerin kapatılmaması diye bir şey, bu anlamda söz konusu olamaz. Umut ediyoruz ki, yeni kurulan siyasi parti bunlardan ibret alarak daha dikkatli bir şekilde demokrasiye katkı ve ülke bütünlüğü çerçevesinde bir siyaset yapmayı yeğler'' dedi.
-DARBE İDDİALARI VE ERGENEKON DAVASI
Bakan Çelik, konuşmasında 2009 yılında darbe iddiaları ve Ergenekon davasının da tartışıldığına işaret ederek, ''Tarihimiz millet iradesi ile kendilerini millet iradesinin üstünde gören odakların mücadeleleri ile doludur'' diye konuştu.
Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu mücadelelerin mağduru millet oldu. Ama bu mücadelelerin galibi de millet oldu. Türkiye'de hukuk dışı yapılanmalar var mı? Var. Nereden biliyoruz ? 1960 yılından biliyoruz. 1960 yılında ihtilal oldu ve üç kişi idam edildi, Başbakan başta olmak üzere. Peki 1965'te ne oldu? 1965'te istedikleri olmadı. Adalet Partisi tek başına iktidara geldi. 1980'de tekrar hukuk dışı girişimler oldu. İhtilal oldu. 50 kişi idam edildi, 171 kişi işkenceden öldü, 1 milyon 683 bin kişi ise fişlendi. 30 bin kişi Türkiye'den kaçıp gitti, iltica etti. Netice bu.
Diyorlar ki, 'Niye huzursuzluklar çıkıyor? Niye ihtilaller çare olmuyor?' O kadar gayri memnunlar oluşturuyorsunuz ki, o kadar insanlar eziliyor ki, buradan bir olumlu netice çıkması mümkün değil. Şimdi arkasından ne oldu, horoz gelecekti, horoz bir türlü ötmedi. Anavatan Partisi iktidara getirildi. Bitti mi? Bitmedi. 28 Şubatta ne oldu? 28 Şubatta senin sermayen, benim sermayem, kırmızı sermaye, yeşil sermaye, o odam, bu adam, Müslüm, Fadime... Neticesinde ne oldu? 50 milyar dolar bankalardan çekildi. 2000 yılının krizi, 2001 yılının krizinin mayası 28 Şubattır. Ne bekleniyordu? Çok farklı siyasi neticeler bekleniyordu. Ne oldu? Ak Parti tek başına iktidara getirildi, milletimiz tarafından. Bitti mi bu hukuksuz girişimler ? Değil. 27 Nisan bildirisi, muhtırası ve sonuç ne oldu biliyor musunuz? Sonuçta kaybeden Türkiye. Başka kimse kaybetmiyor.
Kafamızı iki elimizin arasına alalım. Şimdi Çin, Avrupa Birliği, ABD'ye dünyanın sınırları dar geliyor, dünyayı zorluyorlar. 'Acaba uzayda, başka bir gezegende hayat hakkı var mı' diye... Onlar bu konularda çaba gösterirken, bu konuda canla başla mücadele ederlerken Türkiye'de 2010 yılında acaba darbe olacak mı, olmayacak mı konusu ayıptır, yazıktır diyoruz. Ama hiç kimse unutmasın, hukuk dışı oluşumlar her kurumda her yerde vardır. Onları tasfiye edecek millet iradesi de vardır. Güçlü bir millet iradesi vardır. Allah'ın izniyle hep beraber, milletimizle beraber tüm hukuk dışı unsurları tasfiye edeceğiz.''