Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargının eleştirilmemesi diye bir şey yok. Eleştiriler yol gösterici olduğu zaman da herkes bundan gerekli istifadeyi sağlar. Bundan hiç kimsenin şüphesi yok. Ancak toptancı bir yaklaşımla görevlerini özveriyle yapan hakim ve savcılarımızı töhmet altında bırakmamak lazımdır" dedi.
Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda, Adalet Bakanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Devlet Personel Başkanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ile Türk Akreditasyon Kurumu'nun bütçelerinin görüşülmesi sırasında söz aldı.
Konuşmasında, hukuk devletinin ve yargıya güvenin önemine işaret eden Bozdağ, "2003 yılında adalet hizmetlerinden memnuniyet yüzde 45,7 iken 2013 yılında yüzde 52,8'e yükselmiştir. 2013 yılı memnuniyet oranını yüzde 52,8'e yükselmesine rağmen henüz hedeflediğimiz noktaya ulaşmış değiliz. Alacağımız daha çok mesafe var. Hedefimiz bu oranları daha da yukarı çekmektir. Ancak yargıya güven konusundaki göstergeler maalesef bundan daha düşük bir noktadadır" diye konuştu.
Yargı bağımsızlığını hukuk devletinin olmazsa olmazı olarak tanımlayan Bozdağ, bunun hakimlere tanınmış bir ayrıcalık olmadığı gibi hakimlerin hiçbir kuralla bağlı olmaması anlamına da gelmediğinin altını çizdi. Bozdağ, yargıya güveni güçlendirmenin, adalet hizmetlerinden memnuniyeti artırmanın sadece anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerle tesis edilemeyeceğinin altını çizen Bozdağ, "Bunların yanında mahkemelerin hakkaniyet ve adalete uygun vereceği kararlarla sağlanabileceğini söyledi. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Hakimler ve savcılar arasında diğer meslek gruplarında olduğu gibi eksik yapan, yanlış yapan elbette olabilir. Çünkü bunlar yanlış eksik yapamayacak birileri değil. Ancak Yargıtay yoluyla, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yoluyla, AİHM yoluyla bunların denetimi de mümkündür. Şu anda yargıda görev yapan hakim ve savcı sayımız, 2002'de 9 bin 349, 2014'de 14 bin 983. Yüzde 60 oranında bir artış var. Yüzbin kişi başına düşen hakim ve savcı sayısı Avrupa Konseyi ortalaması hakimlerde 21,3, savcılarda 11,1'dir. Ülkemizde ise bu rakam hakimlerde 7,5 iken son yapılan kura çekiminden sonra yüzde 13 olmuştur. Savcılarda 4,5 iken yüzde 6,5 olmuştur. Bu rakamlar da göstermektedir ki hakim ve savcılarımız Avrupa Konseyi'nin yüzbin kişiye düşen hakim ve savcı sayısında sayı olarak geri durumdadır. Büyük bir yükü, sorumluluğu hakim ve savcılarımız büyük bir başarı ve özveriyle yerine getirmektedir."
Hakimler ve savcılarla ilgili birtakım eleştiriler yapılabileceğini belirten Bozdağ, "Yargının eleştirilmemesi diye bir şey yok. Eleştiriler yol gösterici olduğu zaman da herkes bundan gerekli istifadeyi sağlar. Bundan hiç kimsenin şüphesi yok. Ancak toptancı bir yaklaşımla görevlerini özveriyle yapan hakim ve savcılarımızı töhmet altında bırakmamak lazımdır. Yargıya güveni, yargı hizmetlerinden memnuniyeti bir noktaya taşımak sadece yargının görevi değil, aynı zamanda biz siyasilerin de görevidir. Bizler de bu noktada üzerimize düşeni yapmamız lazımdır" diye konuştu.
Konuşmasında hakim ve savcıların sayısını artırmak için yeni adımlar atacaklarını bildiren Bozdağ, "Önümüzdeki yıl içinde parlamentomuzun verdiği yetkiyle yeni hakim ve savcıların alımını yapmak suretiyle yükü dağıtacağız, azaltmaya deva edeceğiz" dedi.
Adalet Akademisi'nin Türkiye'nin yüz akı kurumlarından biri olduğunu, akademinin ismi ve kurumsal yapısı ile yeni, ancak bir geleneğin devamı niteliği taşıdığını belirten Bozdağ, daha önce de hakim ve savcı adayları eğitim merkezlerinin olduğunu hatırlattı. Bozdağ, "Sanki yeni bir şeymiş gibi burada hakimler ve savcı adayları fişleniyormuş, gözetleniyormuş gibi bir algıyı bu kurumda görev yapan, fedakarca çalışan insanlara, eğitim alan hakim ve savcı adaylarımıza büyük bir haksızlık sayarım" değerlendirmesinde bulundu.
İktidarlarının adli personel konusunda ciddi adımlar attığını ifade eden Bozdağ, 2002 yılında adliyelerde görev yapan personel sayısının 26 bin 274 iken 2014 yılında bu sayının 51 bin 224'e ulaştığını, yüzde 95 oranında artış sağlandığını söyledi. Bozdağ, "5 bin yeni zabıt katibi, diğer adli personel alımıyla ilgili de bakanlığımız ilana çıkacaktır, bu ayın sonuna doğru" dedi.
Yargıtay ve Danıştay'ın daire sayılarının artırılması ile güçlendirildiğine işaret eden Bozdağ, çokça eleştirilen devlet güvenlik mahkemeleri ile özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını hatırlattı.
Konuşmasında Sulh Ceza Hakimliklerine de değinen Bozdağ, "Sulh Ceza Hakimliği konusu çok tartışıldı, haksız eleştiriler yapıldı. Sulh Ceza Hakimliği batıda Özgürlük Hakimi veya Tutuklama Hakimleri veya Koruma Hakimleri denilen hakimlik müessesesinin Türkiye'ye taşınmasıdır. Türkiye Avrupa'da olan bu anlayışı Türkiye'ye taşımıştır. Bir nevi AB'nin kabul ettiği özgürlük hakimlerinin diğer bir adı bizim ülkemizde Sulh Ceza Hakimleri olmuştur" değerlendirmesinde bulundu. Bozdağ, bu konuda Yargıtay ve HSYK'nın da olumlu görüşü olduğunu aktardı.
Bozdağ, avukatların yargının en önemli unsurlarından biri olduğuna dikkati çekerek, onlara yönelik düzenlemelerin de Bakanlıklarının öncelikli görevleri arasında yer aldığını söyledi. Sivil toplum örgütleriyle de işbirliği içinde bir çalışma yürüttüklerini avukatlık kanunun baştan sona yenileneceğini dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:
"Avukatlığa sınavla geçişe bakanlık olarak da hükümet olarak da karşı değiliz. Sınavla geçişin olması gerektiğine inanıyoruz. Geçenlerde Türkiye Barolar Birliği staj yönetmeliğinde yaptığı değişiklikle kanunun vermediği bir yetkiyi kullandı. Kanuna rağmen staj adı altında avukatlık sınavı koydu. Bizim itirazımız bunadır. Barolar Birliği'nin kanunu göz göre göre çiğnememesi lazım. Yoksa sınava karşı olduğumuzdan değil. Bununla ilgili çalışmalarımızı yürütüyoruz. Barolar Birliği'nin bu yönetmeliği gündeme gelince çıkan bir pakete yönetmelikle sınava dahil hükümler konulamayacağına dair bir yasa koyduk. Ama bu arada bazı vatandaşlarımız, ayrıca bakanlık bu yönetmeliğin iptal için Danıştay'a dava açtı. Danıştay 8. Dairesi yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi. Çünkü tartışmasız kanuna ve anayasa aykırı bir şey. Boralar Birliği'nin bunu yapmaması lazım. Biz bunu zaten getireceğiz."
Bozdağ, avukatların soruşturma dosyalarını incelemesi ve örnek almasının önemli olduğunu belirterek, kendilerinin bunu desteklediğini söyledi. Ancak uygulamada bazı suçlara dair soruşturmaların sağlıklı yürümediğini gördüklerini anlatan Bozdağ, bazı Avrupa ülkelerinin de soruşturmanın güvenliğinin tehlikeye düşebileceği durumlarda avukatların soruşturma dosyalarına ulaşmasında kısıtlama yapılmasına olanak tanıyan düzenlemeleri gerçekleştirdiklerini aktardı. Bozdağ, amaçlarının suç ve suçluyla mücadele etmek, kişi haklarını korumak olduğunu vurguladı.
Cezaevlerinde 157 bin 640 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu, bunların 22 bin 551'inin tutuklu, 11 bin 658'inin hüküm özlü, 123 bin 431'inin ise hükümlü olduğunu bildiren Bozdağ, hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna da değindi. Hükümet olarak bu konuya insani bir açıdan baktıklarının altını çizen Bozdağ, "Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili ilk defa düzenlemeyi hükümetimiz yaptı. Uygulamada sorunlar çıkınca yeni bir düzenleme yaptık. Şu anda ortaya çıkan sorunlar için yeni düzenleme yapmayı da planlıyoruz" dedi.