Vakit yazarı Hasan Karakaya, Ertuğrul Özkök ve Oktay Ekşi'nin geçen hafta Bedrettin Dalan haberlerine verdikleri tepkiye öyle bir cevap verdiki bu sözler yenilir yutulur cinsten değil... Özkök'e "bak şu gazetecilik dersi verene" diyen Karakaya, Özkök'ün bugüne kadar yaptığı haberleri birbir yazdı... Oktay Ekşi'yi de es geçmeyen Vakit yazarı, Ekşi'ye "kirli gazetecilik için aynaya bak" diye karşılık verdi...
- (....) Kusura bakma Ertuğrul;
Tüm bu “çuvallama”lardan sonra bir de “gazetecilik dersi” vermeye kalkarsan, herkes güler sana!..
Hem de münasip yerleriyle gülerler!..
En iyisi mi; artık sus da geçmişte yaptığın “yönlendirme” amaçlı diğer “haber” ve “yazı”ların gündeme gelmesin!.. Eğer onlar da gündeme gelecek olursa var ya; utancından yüzün kızarır, kaçacak delik ararsın!..
Sus Ertuğrul!..
Bari “Ergenekon” konusunda sus!..
Çünkü sen, “facia”ları iyi bilirsin!..
============
Kirli gazeteci!
Hani başkası söylese sözüne itibar ederim de, “kirli gazetecilik” başlıklı yazı yazan kişi Oktay Ekşi olunca; “Bak şu yazı yazana” der geçerim... Pardon geçmem... Karşısına dikilir, sorarım: Bugün “kirli gazetecilik” deyip “polis”ten aldığı bilgileri yayınlayan gazetelere çamur atan sen, geçmişte “eline tutuşturulan bir andıç metni”ne bakıp, meslektaşlarına “alçakları tanıyalım” başlıklı bir yazı yazmamış mıydın?..
“Bedrettin Dalan’ın arazisi”nden bir orduyu donatacak “silah ve mühimmat” çıkmasını yazmak “kirli gazetecilik”tir de; “verilmeyen ifadeden gazetecilere suçlama” çıkmasını, üstelik de “alçak” olarak yazmak, ne menem bir gazeteciliktir!..
Hayır, buna “gazetecilik” değil, “iftiracılık” denir!.. “Embedded”lerin başvurduğu bir iftiracılık!..
“Kirli gazetecilik”ten dem vuran Bay Ekşi’ye tavsiyem, “ayna”ya bakmasıdır!.. Bakınca, orada “kirli gazeteci”nin ve “alçak”ların kimler olduğunu çok iyi görecektir!..
Yalnız, alıştıra alıştıra baksın... Şoka girebilir!..