Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "AB üyesi ülkelerden bir tanesinin lideri, kendi seçim kampanyasını başlatmak üzere bir toplantı düzenleyip, uluslararası mevzuata aykırı bir biçimde başka ülkeyle ilgili bir süreç başlatmaya çalışıyor" dedi.
TOBB Sosyal Tesislerinde düzenlenen "Türkiye'de Sonuç Odaklı İzleme Sisteminin Kurulması Projesi Tanıtım Toplantısında" konuşan Bağış, AB fonlarından en çok yararlanan ülkelerin başında gelen Türkiye'nin, 2013 yılında yıllık bir milyar avroya çıkacak olan AB mali kaynağı iyi kullanıldığında pek çok ihtiyacı giderebileceğini belirterek, bu fonların doğru ve yerinde kullanılmasının önemine işaret etti.
AB sürecinde Türkiye'nin demokrasisi, insan hakları ve ifade özgürlüğünün çok daha çağdaş bir noktaya geldiğinin görüldüğünü kaydeden Bağış, bölgesel gelişmelere ilişkin şunları söyledi:
"Bugün dünyanın farklı yerlerinde sokağa dökülen insanların aslında talep ettiklerine baktığımız zaman, onların Türkiye gibi olmayı istediklerini görüyoruz. Bugün Libya'nın, Tunus'un, Mısır'ın insanları herhangi bir ülkeye, herhangi bir topluma karşı gösteride bulunmuyorlar, ama bir taleple sokaklardalar. Demokrasi, insan hakları ifade özgürlüğü istiyorlar, serbest pazar ekonomisi içerisinde müreffeh bir yaşam istiyorlar, çocuklarının daha iyi okullarda eğitim görmesini, daha iyi hastanelerde tedavi görebilmek istiyorlar. Bunu isterken de ilham aldıkları kendileri ile çok benzer bir kültüre sahip olan, aynı geleneklere göreneklere sahip Türkiye'ye bakıyorlar. Türkiye bunu başarmışsa biz de başarabiliriz diyorlar."
Türkiye'nin bunu başarabilmesinin arkasındaki en önemli sürecin 1923'te Atatürk önderliğinde çıkan vizyon olduğunu belirten Bağış, Atatürk'ün Balkan Paktı ile AB fikrinin ortaya koyduğunu kaydetti.
Devlet Bakanı Bağış, AB'yi kuran vizyonerlerin kıta üzerinde bir daha savaş olmaması için bunu barış projesi olarak belirlediklerini, bu barış projesinin kıtasal bir proje olmaktan küresel bir projeye dönüşmesininse Türkiye'nin üyeliği ile gerçekleşeceğini söyledi.
-BAĞIŞ'TAN FRANSA'NIN LİBYA'YA MÜDAHALESİNE ELEŞTİRİ-
Bağış, "AB'nin Türkiye'yi daha sağlıklı hale getirmek için önemli reçeteye sahip bir diyetisyen olduğunu, ancak bugünlerde bu diyetisyenin sağlığının bozuk olduğunu" belirtti.
Diyetisyenin arayış içinde olduğunu kaydeden Bağış, Sarkozy'nin Libya yaklaşımını eleştirirken de şunları söyledi:
"AB üyesi ülkelerden bir tanesinin lideri, kendi seçim kampanyasını başlatmak üzere bir toplantı düzenleyip uluslararası mevzuata aykırı bir biçimde başka ülkeyle ilgili bir süreç başlatmaya çalışıyor, uçaklar gönderiyor, birtakım hava saldırıları gerçekleştiriyor. NATO toplanmadan bir BM kararını kendi kafasına göre yorumlayarak bu işi gerçekleştirebiliyor."
AB üyesi ülkelerin içinde ekonomik krizle birlikte farklı söylemlerin de geliştiğini belirten Bağış, "Bir ülkede başkalarının değerlerine hakaret etmeyi marifet sayanların yüzde 16'ya kadar oy aldıklarını görüyoruz" dedi.
"Papaza kızıp oruç bozulmaz" sözünü anımsatarak AB üyeliğinden vazgeçmeyeceklerini ifade eden Bağış, 3 milyarlık Müslüman nüfusun da sorumluluğunu taşıdıklarını, Türkiye'nin o ülkelerin umudunu artırmaya devam edeceğini kaydetti.
AB fonlarının sonuç odaklı kullanılmasının önemine değinen Bağış, insanlığın çektiği çilelerin çoğunun arkasında sonuç odaklı hareket etmemenin olduğunun görüldüğünü söyledi.
Avrupa Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Yücel de AB katılım müzakereleri sürecinde AB mali yardımlarının entegrasyon sürecini desteklemek için kullandırıldığını, bu kaynakların etkin kullanımına yönelik çalışmalara hız verdiklerini kaydetti.
Yücel, "Sonuç Odaklı İzleme Sistemi" ile birlikte finanse edilen projelerin izleme sürecinde daha somut bir şekilde değerlendirilmesi ve başarısının ölçülmesinin mümkün olduğunu, sonuçların programlama aşamasında kullanılmasıyla projelerden faydalanmanın en üst seviyeye çıkarılacağını ifade etti.
AA