Fatih Erbakan, babasının 28 Şubat kararlarının altına attığı imzasıyla ilgili olarak da babasının kararların altına şerh koyarak imza attığını belirterek, "Dik durmasa bu kadar bedel öder miydi?" dedi.
"YAŞADIKLARINI SİNEYE ÇEKTİ İÇİNE ATTI"
12 Eylül darbesi sırasında İzmir Uzunada'da zorunlu ikamete maruz bırakıldığında henüz 1 yaşında olduğunu söyleyen Fatih Erbakan, babasının 12 Eylül gibi 28 Şubat sürecinde de sıkıntılar yaşadığını ancak her zaman son derece vatanını ve milletini seven biri olarak yaşananları sineye çektiğini ve içine attığını anlattı. Fatih Erbakan, "Morale ihtiyacı varken kendisi moral vermek durumunda kaldı" dedi.
"DİK DURMASA BU KADAR BEDEL ÖDER MİYDİ?"
Fatih Erbakan, babasının eleştirilen 9 saatlik MGK toplantısında 28 Şubat kararlarının altına attığı imzasıyla ilgili olarak da babasının kararların altına şerh koyarak imza attığını belirterek, "Babam onların okuduğu laiklik ilkesinin ikinci paragrafını okuyarak devletin vatandaşlarının din ve vicdan hürriyetini, insan haklarını korumakla yükümlü olduğunu söyledi. Oradakilere anayasayı korumaya çalışırken anayasanın bir diğer ilkesine karşı çıktıklarını gösterdi. Babam imzalanması istenen maddelerle ilgili olarak 'Bu maddeler, Bakanlar ve devletin uzmanları tarafından 'Anayasaya uygun mudur, değil midir?' incelenecek. Bunun sonucuna göre karar verilecek' şeklinde bir imza attı. 'Bu maddeler kabul edilsin' diye bir imza atılmamıştır. Dik durulması gerektiği yönünde eleştiriler var. Dik durulmasa, talepler kabul edilseydi; hükümet düşürülür, Refah Partisi kapatılır mıydı. Erbakan siyasi yasaklı hale getirilir miydi. Bu bedeller ödenir, bu davalar açılır mıydı" ifadelerini kullandı.
"HESAP SORMAZ, İNTİKAM ALMAZDI"
Babasının sorunların medeni bir şekilde, konuşarak çözülmesinden yana olan biri olduğunu hiçbir zaman kavga etmek, çatışmak gibi bir tarzının olmadığını belirten Fatih Erbakan, "İslami hassasiyetleri yoğun biri olan babamın hesap sormak, hapse göndermek, intikam almak gibi yollara hiçbir zaman başvuracağını sanmıyorum" dedi.
Altaylı'nın Fikret Bila'nın "Erbakan, tankın üzerine çıktı da biz mi yazmadık" yorumunu hatırlatması üzerine babasının Türkiye için yaptığı hizmetleri sayan Fatih Erbakan, "Haksızlığa uğradığını, yalnız bırakıldığını düşünüyoruz. O dönemde medya, siyaset ve iş çevrelerinden desteği bir kenara bırakın, tam olarak karşısında yer alındı. Ağır şartlar ve ortam vardı. Ne yapsa kabahat olarak değerlendirilecekti" diye konuştu.
"İCRAATLARI AK PARTİ'NİN YOLUNU AÇTI"
Başbakanlıkta tarikat liderlerinin ağırlanması ve Kudüs Gecesi gibi faaliyetlerin siyasi hata olup olmadığı yönündeki soruya Fatih Erbakan, "Herşeyin bir ilki vardır. O dönemde belki de o adımların atılması gerekliydi. İlk defa türbanlı bir kadının meclise girmesi gibi. Bu adımlar sonraki süreçlerde bu konudaki adımların daha rahat atılması için aslında kendini bir anlamda kurban etti de denebilir. Bu adımlar atılmasa başörtülü eşi olan bir cumhurbaşkanı Çankaya'da bulunamayacaktı. Bu adımlar atılmadığı zaman sürecin normalleşmesine katkıda bulunmak mümkün olmazdı. Bunu da hata olarak görmüyorum. O gece gelenlerin fiziksel görünümleri dikkat çekti. Halbuki o insanlar asla ve asla cumhuriyete, rejime, devlete düşman olacak insanlar değil. Tam tersine devletini, milletini seven ve milletin aslında çoğunluğunu temsil eden insanlardır" dedi.
Erbakan Altaylı'nın sözlerinin "Babanız bunları yapmasaydı bugünkü AK Parti iktidarı bu kadar rahat olamazdı. Babam bir anlamda bugünkü iktidarın yapabildiklerinin yolunu açtı" anlamına mı geldiğini sorması üzerine "Evet tam olarak öyle söylüyorum" diye konuştu.
"(KANLI MI OLACAK, KANSIZ MI OLACAK?) SÖZLERİ ÇARPITILDI"
Necmettin Erbakan'ın "Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?" sözlerinin o dönemde Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni Refah Partisi'nin kazanmasının ardından "Kanımız pahasına da olsa direneceğiz" diyen CHP'lilere karşılık olarak söylendiğini belirten Fatih Erbakan, bu sözlerinin maksatlı bir şekilde çarpıtıldığını öne sürdü.
Recep Tayyip Erdoğan'ın planlı bir şekilde iktidara getirildiğini iddia eden Fatih Erbakan, "Öncelikle AK Parti'nin önünün açılması için pek çok olay yaşandı. Bunların en önemlisi Refah Partisi'nin kapatılmasıdır. Diğeri babamın siyaset yasağıdır. Alan açıldı, ortam temizlendi. Bundan faydalandılar. Bu dikkat çekici. 1994 seçimlerinde Erdoğan'ı vatan hainliğiyle suçlayan medya kuruluşları, birdenbire 3-4 sene içinde destekleyen noktaya geldiler. Buradaki ince nokta var, iyi görmek lazım. Batılı bir düşünürün rüya görürken de gerçek hayattaymış gibi hissettiklerini anlattığı sözünden yola çıkarsak, o zaman bu yaşadığımız hayatın rüya olmadığını bana kim ispat edebilir. Şimdi diyoruz ki 15 sene önce yaşananlar aslında nasıl büyük bir planın ürünüymüş. Görememişiz, şimdi fark ediyoruz. Şu anda yaşadıklarımız da bir rüya olabilir mi? 15 sene sonra görürsek ne yapacağız. İnşallah rüya devam etmiyordur" dedi.
"GAZZE İÇİN (ONE MİNUTE) DERKEN IRAK İÇİN NİYE DEMEDİK"
Fatih Erbakan, Başbakan Erdoğan'ın İsrail yönetimiyle ters düşmelerinin hatırlatılması üzerine Necmettin Erbakan'ın sözüyle cevap vererek, "Dünya siyonizmi ve İsrail öylesine usta ve tecrübelidir ki bir insana (Ben hiç dünya siyonizminin planlarına alet olur muyum?) türküsünü söylete söylete kendine hizmet ettirir. Yapılan icraatlara bakılması lazım. ABD'nin Irak operasyonuna verilen tam destek ve Kıbrıs'ta Annan Planı'na verilen tam destek. Gazze'ye 'One minute' derken Irak'ta 1 milyon insan ölürken niye demedik" ifadelerini kullandı.
"28 ŞUBAT YAŞANMASAYDI, 27 NİSAN'DA RESTLEŞMEYİ DE KİMSE YAPAMAZDI"
Fatih Altaylı'nın, "27 Nisan e-muhtırasına Başbakan Erdoğan'ın verdiği tepkiyi, Necmettin Erbakan'ın 28 Şubat'ta gösterebilir miydi?" sorusuna Fatih Erbakan, iki dönemdeki şartların çok farklı olduğunu belirterek, "O dönemde her alanda bir ilk yaşanıyor. Medya, siyaset ve sermaye çevrelerinde çok büyük bir tedirginlik ve mesafeli bir yaklaşım söz konusu. O dönemde sahip olunan güçle böyle bir tutum içine girilmesi zor olurdu. Olsa da istenen sonucu vermeyebilirdi. 27 Nisan'da tabi halk çok daha bilinçlenmiş, süreçler çok daha fazla normalleşmiş. Böyle bir ortamda restleşmek çok daha mümkün. 28 Şubat yaşanmasaydı, bugün bu restleşmeyi de kimse yapamazdı" dedi.
"CÜPPELİ HOCA'YA KOMPLO YAPILDIĞI YÖNÜNDE BİR İNTİBA VAR"
AK Parti hükümeti ve Fetullah Gülen cemaati arasında yaşandığı iddia edilen krizin arka planından haberdar olmadıklarını söyleyen Fatih Erbakan, Cüppeli Ahmet Hoca'nın tutuklmanmasıyla ilgili olarak da, "Cüppeli Hoca, televizyonlardan takip ettiğimiz kadarıyla İslam'ın özüne uygun vaaz eden bir hocamızdır. Kurgulanmış bir komplo olduğu yönünde bir intiba var" diye konuştu.