Sözlerinin mürekkebi kurumadı daha. "Biz Dersim'de resmen, PKK terörü altında bir seçim kampanyası yürüttük, BDP terörü altında PKK'yı da eleştiren bir noktadan bakmalıyız. Türkiye'deki aydınlar uzun süredir, PKK'nın kuyruğuna takılmış durumda."
Bunları söyleyen CHP'li Hüseyin Aygün gitmiş, yerine KCK Dersim turizm ofisinin tanıtım elemanı gelmiş sanki. Eli silahlı eşkıyanın alacakaranlıkta yolu kesip dağa kaldırdığı Aygün için kaçırılma, meğer maceradan ibaretmiş. Başta Dersim olmak üzere bütün Türkiye'de infiale yol açan 'yol kesip adam kaçırma' eylemi için o, sadece 'yadırgadım tabii' ifadesini kullanıyor. "Dersim dağlarını özlemişim. Dağ maceram bitti." diyor. Keşke orada dursa...
Zaman'dan Ali Akkuş, Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından kaçırılmadan önce ve kaçırıldıktan sonraki sözlerini karşılaştırdı ve "Hangi Hüseyin Aygün'e inanacağız" diye sordu...
Bir safari turun yamaç paraşütü, bangee jumping gibi adrenalin tutkunları için hazırladığı reklam sloganına benzer cümleler kuruyor: "7-8 kişilik eli silahlı genç bir grup alıyor. Hepsi bu ülkenin çocukları. Son derece anlayışlı ve son derece saygılılar. 6-7 saat yürüyüş ve sonrasında dere kenarında mütevazı bir kahvaltı. Gece dağlara atılan bombaları izliyorsunuz. Biraz da uyku tabii. Dönüş yolunda sarılıp öpüyorlar. Bu kardeşlerini unutma abi diye uğurluyorlar." CHP'li vekil bu sözleri sarf ederken örgütün elinde çocukları bulunan ailelerin psikolojisini düşünmedi mi acaba?
'Ellerinde silah olan insanların barış isteğini dile getirmesinin çok önemli olduğu'nu da söylüyor Aygün. "Ama barış istemek, savunmak Türkiye'nin her yerinde bazı çevreler tarafından PKK yandaşlığı olarak suçlanıyor. Bunları da doğru bulmadığımı söylemek istiyorum." diyor aynı toplantıda. İki günlük safari Aygün'ü bir hayli etkilemişe benziyor.
Çünkü eli silahlı adamla barışın zor olduğuna inanıyordu düne kadar: "Hiçbir devlet, kan dökülen her gün insanların öldüğü bir ortamda barış masasına oturamaz... Sol bir hükümet bile olsa, dağlardaki silahlı örgüt mensupları eylem yapmaya devam ederken barış isteğini kararlı bir şekilde sürdüremez." Hangi Aygün'e inanacağız? CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Kureyşan aşiretinden seçtiği Aygün'e mi yoksa, KCK'nın 'gözaltına alıp' 'idari ve hukuki işlemlerden' sonra uyardığı Aygün'e mi?
PKK, Kürt halkının çok iyi bildiği JİTEM'in 'kaçırıp yok etme' taktiğini uyguluyor. Farklı fikirde olanları dağa kaldıran örgüt, siyasi kimliğe sahip insanları dönüş yolunda BDP'ye üye yapıyor. Kameralar karşısında, bulunduğu partiyi yerden yere vurmak zorunda bırakılanların yorgun ve bitkin halleri insanlığın bittiği yeri gösteriyor. Kendisi veya çocuğu rehin alınmış insanların çaresizlik içinde söyledikleri sadece vicdanları sızlatıyordu.
Ama Aygün'ün Dersim'de arkasında güçlü bir aşiret olmasına rağmen, PKK liderlerinden Bahoz Erdal'a yönelik yaklaşımı inanılır gibi değil. Büyük kayıpların yaşandığı karakol baskınlarının arkasındaki isim olan Bahoz, gerektiğinde binlerce Kürt'ün ölebileceği eylemlerin emrine veren Suriyeli biri. Kılına bile dokundurtmamış CHP'li Aygün'ün. Bu ne koruyucu yaklaşımdır anlamak mümkün değil.