İstanbul'un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından feth edilmesinden sonra, fethin sembolü olarak kiliseden camiye çevrilen Ayasofya 1934'te bakanlar kurulu kararı ile müzeye dönüştürüldü.
AYASOFYA TARTIŞMALARI
Ayasofya'nın müze halini almasından sonra tekrar camiye çevrilme tartışmaları şimdiye kadar sürdü ve sürmeye de devam etmekte.
CAMİ Mİ OLSUN MÜZE Mİ KALSIN
Ayasofya'nın durumu hakkında iki görüş hakim;
Bir kesim müze olarak kalmasının daha uygun olacağını düşünürken, bir diğer kesim ise kesinlikle cami olmasından yana. Toplumun kahır ekseriyeti Ayasofya'yı Fatih'in emaneti olarak görüyor ve bu yüzden cami olarak tekrardan ibadete açılmasını istiyor.
Tüm bu tartışmaların ışığında Atılgan Bayar, Ayasofya tartışmalarına farklı bir yönden bakıyor.
AYASOFYA'NIN TARİHİMİZDEKİ ÇOK ÖZEL YERİ
Bayar 'Müslüman Roma' kitabında Ayasofya'nın tarihimizde özel bir yerinden bahsediyor ve kutsal emanetlerin burada sergilenmesi gerekliliğinin önemine değiniyor. Bayar şöyle bashediyor Ayasofya'nın öneminden: "Ayasofya'nın özel bir konumu var bizim için. Ayasofya Hilafet'in biat yoluyla bize transfer edildiği yer. Böyle bir sembolik anlamı var. Burada 24 saat Kur'an'ı Kerim okunmalı ve Kutsal Emanetler'in sergileneceği özel bir yer tahsis edilmeli. Bu yüzden Ayasofya'yı cami yapma hakkımız olmalı. Bu konuda dünyanın da bu hassasiyetimizi anlaması gerekiyor. İşte bu özel durumundan dolayıdır ki; Ayasofya cami olarak ibadete açılmalı."