Taksim Meydanı'nda toplanan MAZLUMDER İstanbul Şubesi, Ak Hukukçular Derneği, Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (Ak-Der), Boğaziçi Avukatlar Derneği, Demokratik Hukukçular Derneği, Hukukçular Derneği, Hukukçu Hanımlar Derneği, Hukuki Araştırmalar Derneği, Hukukun Üstünlüğü Derneği, Hukukun Üstünlüğü Platformu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Savunma Avukatları Derneği ve Uluslararası Hukukçular Birliği üye ve gönüllüleri İstanbul Barosu'na kadar İstiklal Caddesi boyunca yürüdüler.
Yürüyüşün ardından baro önünde ilk olarak Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cavit Tatlı konuştu. Tatlı, İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'ndeki ayrımcılığı kınamak üzere hukuk alanında faaliyet gösteren derneklerle bir araya geldiklerini söyleyerek "Baro, hakları kısıtlayıcı ve çağdışı bu uygulamadan derhal geri adım atılmalıdır" dedi.
Daha sonra söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Av. Abdulbaki Boğa, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin önüne konan bütün yasal engellerin kaldırılmasını talep ederken, insan haklarını korumakla görevli baronun üyesinin giyim-kuşamı ile uğraşmasının bir zihniyet problemi, kişinin inanç ve ifade özgürlüğüne yönelik onur kırıcı bir uygulama olduğunu söyledi. Boğa konuşmasının devamında: "Bu ülkede hiç kimsenin diğerinin giyim-kuşamı ile ilgili bir problemi yoktur. Bu karar kadın özgürlüğü, onuru ve eşitliğinin önüne koyulmuş bir engeldir. Baronun bu uygulamadan derhal vazgeçmesi lazım. Kılık kıyafet ile ilgili yasakların uygulandığı bir ülkede demokrasiden ve insan haklarından bahsetmek mümkün değildir" dedi.
Son olarak ise MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar bir konuşma yaptı. Sarıyaşar konuşmasında "Biz, insanların mesleki birlikteliklerinde haklarını korumakla mükellef olan bir mesleki örgütte bir hakkın ihlal edilişi sebebiyle burada bulunuyoruz. Bu zihin, uzun yıllardır insanların bu ülkede nasıl yaşayacaklarına, nasıl düşüneceklerine karar vermeye çalışmaktadır. Bu zihin insanları şekillendiren, onların üzerine deli gömleği giydirmeye çalışan bir zihindir.
Biz bu sorunu sadece arkamızda gördüğünüz İstanbul Barosu'nun merdiven altında işlenmiş bir suç olarak görmüyoruz. Mahkemelerde, duruşma salonlarında, insanın var olduğu her yerde insanın onuruyla, kimliğiyle, inancıyla var olmasını kimsenin engelleme hakkı olmadığına inanıyoruz. Önümüzdeki anayasa hazırlık süreçlerinde de, bu halktan oy alan ve meclisi meşgul eden bütün milletvekillerinin gerekliliklini yerine getirmelerini bekliyoruz. Baronun bu zulmünün ve onursuz davranışının takipçisi olacağız" dedi.
Son olarak Av. Figen Şaştım, tüm kurumlar adına hazırlanan ortak basın açıklaması metnini okudu. Açıklamada Baro yönetiminin görüşme taleplerine karşılık diyalog yolu ile çözüm arayışlarına olumlu bir karşılık vermediği gibi, yasakçı kararını sürdürmekte ısrarcı olacağı ifade edildi.
Şaştım açıklamada şunları söyledi: "Avukatlık Kanunu'nda sayılmış olan görevlerini layığı ile yerine getirmeyen, hiçbir zaman tam manasıyla avukatların yanında yer almayı başaramamış, kamuoyunun hafızasına 'darbeci baro' pankartları ile kazınmış olan mevcut İstanbul Barosu Yönetimi'nin, tüm bunları bir tarafa bırakıp stajyer avukatların kıyafetleri ile uğraşması, hukukçu kimliği ve mesleğimiz açısından kabul edilemez bir durumdur".
Eylem sırasında "Yasakçı baro hesap verecek" ve "Darbeci baro hesap verecek" sloganları atılırken bazı erkek avukatlar da başlarını örterek başörtülü meslektaşlarına destek verdiler.
Ortak Basın Açıklaması Metni
İSTANBUL BAROSU, BAŞÖRTÜLÜ STAJYER VE AVUKATLARA KARŞI KEYFİ VE AYRIMCI UYGULAMALARINA SON VERMELİDİR!
27 Aralık 2011 Salı
İstanbul Şubesi
İstanbul Barosu Yönetimi tarafından yaklaşık iki hafta önce Staj Eğitim Merkezi’nde “başörtülü avukat stajyerlerinin derslere artık başörtülü olarak kabul edilmeyeceğine” dair karar alınmıştır. Bunun üzerine, baro yöneticileri ile, Baro’nun bu kararının temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu, bu karardan bir an önce dönülmesi yönünde görüşmeler yapılmıştır. Ancak, baro yönetimi diyalog yolu ile çözüm arayışlarına olumlu bir karşılık vermediği gibi, yasakçı kararını sürdürmekte ısrarcı olacağını bildirmiştir.
Avukatların, mesleki sıkıntıları konusunda kılını kıpırdatmayan, duruşmalara katılmak için saatlerce beklemek zorunda kalmalarına çözüm bulamayan, toplu olarak gözaltına alınmalarına ve adliyelerde aranmalarına ses çıkarmayan, tüm bunları avukatın saygınlığını zedeleyen bir durum olarak görmeyen, Avukatlık Kanunu’nda sayılmış olan görevlerini layığı ile yerine getirmeyen, hiçbir zaman tam manasıyla avukatların yanında yer almayı başaramamış, kamuoyunun hafızasına “darbeci baro” pankartları ile kazınmış olan mevcut İstanbul Barosu Yönetimi’nin; tüm bunları bir tarafa bırakıp stajyer avukatların kıyafetleri ile uğraşması, hukukçu kimliği ve mesleğimiz açısından kabul edilemez bir durumdur.
İstanbul Barosunun bu yasakçı tavrı, insanlık onuruna aykırı, kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyici ve ayrımcıdır.
Baro yasakçılık yerine, hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine çalışmalıdır.
Baro yönetiminin, avukatlık mesleğinin henüz başındaki stajyer avukatlara yasakçı, kısıtlayıcı, ideolojik ve dayatmacı şartlar ileri sürmesi evrensel ilkelere aykırıdır. Baro, doğası gereği evrensel hukukun, kişi hak ve özgürlüklerinin benimsenmesi ve yerleşmesinde öncü olması gerekirken, tam tersine kendi içinde bile yasakçı uygulamalar sergilemesi mesleğimizin ve örgütümüzün itibarını da zedelemektedir.
Baronun bu ve benzeri uygulamalarının takipçisi olacağımızı, sorunların çözümü için her türlü yasal imkanı kullanacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.
AK HUKUKÇULAR DERNEĞİ
AYRIMCILIĞA KARŞI KADIN HAKLARI DERNEĞİ (AK-DER)
BOĞAZİÇİ AVUKATLAR DERNEĞİ
DEMOKRATİK HUKUKÇULAR DERNEĞİ
HUKUKÇULAR DERNEĞİ
HUKUKÇU HANIMLAR DERNEĞİ
HUKUKİ ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DERNEĞİ
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ PLATFORMU
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD)
MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBESİ
SAVUNMA AVUKATLARI DERNEĞİ
ULUSLARARASI HUKUKÇULAR BİRLİĞİ