Milli Gazete'nin haberine göre 27 AB üyesinde toplam 23 bin 500 göçmen ve etnik azınlıkla görüşülerek yapılan araştırmanın Müslümanlarla ilgili bölümünde Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Bulgaristan'daki Türklerle birlikte farklı ülkelerdeki Kuzey Afrikalılar, Siyah Afrikalılar ve eski Yugoslavya Müslümanları (Boşnaklar ve Arnavutlar) dikkate alındı. Araştırmaya göre, Müslümanlarda ayrımcılığa en fazla gençler ve kadınlar maruz kalırken, yaş ilerledikçe ayrımcılığa hedef olma ihtimalinin azaldığı belirlendi. Avrupa'da uzun süre yaşayan ve bulundukları ülkelerin vatandaşı olan Müslümanlar daha az ayrımcılığa uğruyor. Son 12 ayda en az 1 kez ayrımcılıkla karşılaştığını belirten Müslümanların yüzde 10'u sadece inançları nedeniyle buna hedef olduklarını bildirirken, en önemli neden olarak etnik kökenlerini gösteriyorlar.
AB Temel Haklar Ajansı'nın araştırması, Müslümanlar arasındaki yüksek işsizlik oranını açıklayacak şekilde, ayrımcılıkla en fazla iş ararken ve çalışırken karşılaşıldığını ortaya koydu. Ayrımcılık ayrıca ev kiralarken ya da satın alırken, sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti alırken, okullarda, restoran ve barlarda, alışverişte ve bankalarda görülüyor. Araştırmaya göre, azınlıkların ayrımcılığa uğradığı düşüncesini paylaşanlar İtalya'daki Kuzey Afrikalılar arasında yüzde 94'ü ve Fransa'daki Kuzey Afrikalılar arasında yüzde 88'i buluyor.
Bulundukları ülkelerde göçmenlerin ve etnik azınlıkların ayrımcılığa uğradığını düşünen Türklerin oranı ise Belçika'da yüzde 69, Hollanda'da yüzde 61, Danimarka'da yüzde 58, Almanya'da yüzde 52, Avusturya'da yüzde 32 ve Bulgaristan'da yüzde 15 düzeyinde çıktı. AB'de son 12 ayda en az bir kez ayrımcılığa uğrayan Müslüman azınlıkların oranının Siyah Afrikalılarda yüzde 41, Kuzey Afrikalılarda yüzde 36, Türklerde yüzde 23 ve eski Yugoslavlarda yüzde 12 olduğunu gösteren araştırmaya göre Türkler, kendilerini hedef alan ırkçı saldırıları polise en az rapor eden göçmen ya da etnik azınlık olarak belirlendi. Son 1 yılda saldırı, tehdit ve ağır taciz gibi ırkçı saldırıların kurbanı olduğunu belirten Avrupalı azınlıklar arasında yüzde 20'yle Siyah Afrikalılar başı çekti. Bu oran Kuzey Afrikalılarda yüzde 11 ve Türklerde yüzde 9 olarak belirlendi. Bununla birlikte ırkçı saldırıya uğrayan Türklerin yüzde 78'i saldırı ve tehdidi, yüzde 92'si ağır tacizi polise rapor etmedi. AB Temel Haklar Ajansı'nın araştırmasına göre Türkler kendilerine saldıranları genellikle polise şikayet etmedikleri gibi polislerden de çok fazla şikayetçi olmadı. Azınlıkları kapsayan AB anketinde, göçmen ya da etnik azınlık oldukları için polisten dayak yediklerini beyan edenlerin oranı Kuzey Afrikalılarda yüzde 58 ve siyahlarda yüzde 35 olurken, Türkler arasında yüzde 25'te kaldı. AB araştırmasına katılan Türklerin yüzde 35'inin yaşadıkları ülkenin vatandaşı olmaması dikkati çekti. Anket için Avusturya ve Hollanda'daki Türklerin yüzde 20'si, Danimarka'daki Türklerin yüzde 14'ü, Almanya'daki Türklerin yüzde 9'u, Belçika'daki Türklerin yüzde 7'si ve Bulgar Türklerinin yüzde 3'ü tercümeye gerek duydu.
Türklerin yüzde 35'inin yaşadıkları ülkenin vatandaşı değil...
AB araştırmasına katılan Türklerin yüzde 35'inin yaşadıkları ülkenin vatandaşı olmaması dikkati çekti. Anket için Avusturya ve Hollanda'daki Türklerin yüzde 20'si, Danimarka'daki Türklerin yüzde 14'ü, Almanya'daki Türklerin yüzde 9'u, Belçika'daki Türklerin yüzde 7'si ve Bulgar Türklerinin yüzde 3'ü tercümeye gerek duydu.
DW'nin haberine göre Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin Dinler Arası Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa günlük hayatta yaşanan ayrımcılıklara işaret etti “Bir ev arıyorsunuz, adınız Türk ya da Müslüman ismi ise evi size vermiyorlar.
Beş dakika sonra bir Alman dostunuza aratıyorsunuz aynı ev için. Aynı dairenin boş olduğunu görüyorsunuz. Mesela iş arıyorsunuz, iş bulma kurumuna gidiyorsunuz; önce Alman, sonra AB vatandaşı, daha sonra Türk veya üçüncü ülkeler deniliyor.”
Yasal önlemler yeterli mi?
Peki Almanya’da ayrımcılığa karşı alınan yasal önlemler yeterli mi? Bekir Alboğa’nın yanıtı şöyle:
“Bence mevcut yasalar uygulansa bile bu noktada ciddi aşamalar kaydedilebilir. Ama biz Uyum Zirvesi’nde bir taraftan uyum planları geliştirirken, bir taraftan da bakıyorsunuz ayrımcılık meşru hale getiriliyor. Alman vatandaşısınız ama Türk kökenlisiniz, sizin eşinizi bu ülkeye getirmek için çeşitli şartlar öne sürülüyor. Ama Alman kökenli bir Alman vatandaşı aynı şartlara zorlanmıyor.”