Başbakan Yardımcısı Arınç, Anadolu Ajansı'nı ziyaretinin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Arınç, Taraf gazetesinde yayınlanan 'AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı' başlıklı habere Genelkurmay askeri mahkemesinin yayın yasağı koymasının ilginç olduğunu belirtti.
Arınç, "Kamuoyuna mal olmuş bir haberle ilgili yayın yapma yasağı ve bu haberle ilgili belgelerin başkasının eline geçmesi konusunda bir kısıtlama getiriliyor. Şüphesiz Anayasamızın amir hükmü basının hür, özgür ve sansür edilemez olduğudur. Bu konuda bir kısıtlama kararı getirilmesi doğrusu bizi memnun etmez. Çünkü, halkın bilgilenme hakkı bizim için çok önemlidir. Özgürlükler önemlidir. Ancak, hem Anayasamızda hem basın kanununun 3. maddesinde milli güvenlik, kamu düzeni gibi sebeplerle bu hakkın kısıtlanabileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla, gerçekten tehlike ve vehamet arz edecek bazı konular olursa, bu konuda mahkemelerin kısıtlama getirmesi de görevleri icabıdır." dedi.
Birkaç günden bu yana yayın yapıldığını aktaran Arınç, Ergenekon adıyla bilinen bir suç örgütüyle ilgilli Silivri'de Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada Serdar adlı bir kişinin, evinde ve ofisinde ele geçirilen bir belgeden bahsedildiğini hatırlattı.
Bu belgelerle ilgili talep üzerine dün yayın yasağı getirildiğini belirten Arınç, "Şüphesiz dikkatimizi ilk çeken konu, Askeri mahkemenin böyle bir karar verip veremeyeceğidir. Genelde biz bu tür haberler üzerine sivil mahkemelerin ve savcıların talebi üzerine vaya bizzat kendisi davayı gören mahkemenin talebi üzerine karar verilebildiğini göstermektedir. Askeri mahkemelerin böyle bir karar vermesiyle ilgili sadece bir örnekten bahsedilebilir. O da, Aktütün karakoluna yapılan baskınla ilgili bir karar verilmiştir. Demek ki, askeri mahkeme bu konuda kendini yetkili ve yeterli görmektedir. Ancak, kararın içeriğine bakıldığında şu konular dikkati çekmektedir. Öncelikli olarak Silivri'de bir dava görülüyor. Bunun bir örgüt davası olduğunu da biliyoruz. Bu davada sanık olarak görünen bir kişinin ofisinde ele geçirilen bir belge varsa, davayı gören mahkemenin bu konuda bir yayın yapma yasağı getirmesi ve bunu talep etmesi söz konusu olabilir. Yoksa henüz soruşturma safhasına geçildiğini yeni bildiğimiz bir konu üzerinde askeri savcılığın kendisini yetkili görmesi tartışılır bir konudur." diye konuştu.
Belgelere konu olan asıl davanın Silivri'de bir ağır ceza mahkemesi tarafından görüldüğünü kaydeden Arınç, oradaki mahkemenin ya da savcılığın böyle bir karara ihtiyaç duyup duymayacağına ilgili mahkeme yada savcılığının karar verebileceğini belirtti. Söz konusu belgelerle ilgili soruşturma safhasının devam ettiğini aktaran Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla yeni bir iddianame hazırlanması hem bu sanık hem de bu sanıklarla irtibatlı olduğu bilinen kişiler varsa, onlarla ilgili yeni bir dava açılması veya takipsizlik kararı verilmesi mümkündür. Dolayısıyla savcılar tarafından inceleme yapılan bir konuda askeri savcılığın kendisini yetkili görmesi ve karar çıkartması dikkatimizi çekmektedir. Kaldı ki, bu belgeyle ilgili bir suçlama ve suç tavsipi yapılmış değildir. Yani bu belge hangi suça işaret ediyor. Hangi örgüte işaret ediyor. Belge gerçek mi değil mi? Henüz bu konuyla ilgili bir iddianame hazırlanmış, tanzim edilmiş veya takipsizlik kararı verilmiş değildir. Soruşturmayı yapanlar sivil savcılarsa ve görülmekte olan davayla ilgi ve irtibatı da henüz ortaya çıkmamışsa, bu belge üzerinde bir yayın yapma yasağının askeri mahkeme tarafından kendisini görevli addederek bir karar vermesini ben doğrusu çok ilginç buluyorum."
Mahkeme kararlarına itirazın mümkün olduğunu kaydeden Arınç, tartışma konusu olan şeyin buna sivil mahkemelerin mi, askeri mahkemelerin mi karar vereceği hususu olduğunu ifade etti.
Şahsi düşüncesinin bu davanın ağır ceza mahkemesinde dolayısıyla sivil mahkemede olduğunu hatırlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, "Dolayısıyla onun gerek görmesi halinde bir yayın yasağı getirmesi yada belgelerden elde edilmesinin kısıtlanması söz konusu olabilir diye düşünmektedir. Ben bu konuda yeterli inceleme yapılmasını ve özellikle basın kuruluşlarının harekete geçmesini tavsiye ederim. Ben basından veya medyayla ilişkili bir Başbakan Yardımcısı olarak söyleyebileceğim şey, elbette kamu düzeni önemlidir, elbette milli güvenlik önemlidir, elbette belgelerin karartılması konusunda çok şüphe varsa bunun üzerinde bir yayın yasağının getirilmesi mümkündür. Ancak, böyle bir durum var mıdır? Böyle bir durum varsa bu kararı hangi mahkemenin almalıdır. Bu konuda hukukçularımızın harekete geçmesini ve basın kuruluşlarımızın basının hukukuna sahip çıkmasını temenni ediyorum. Ben de olayı kendi açımdan takip etmeye devam edeceğim." şeklinde konuştu.
Bir süre önce Ergenekon davasıyla ilgili askeri yetkililer için, 'Bu askerlerle iyi ki bir savaşa girmemeşiz' şeklindeki sözleri hatırlatılan Arınç, bu konuda önemli bir gazetenin genel yayın yönetmeninin bugünkü köşesinde yazdığı yazısını hatırlatarak, yorumu kamuoyuna bıraktığını söyledi.