Arınç: İstifa erdemli bir davranış olur

Bülent Arınç, "Zahid Akman'ın beyanlarına elbette katılıyorum ama bir kurumun başındasınız ve bu ithamlar sizi ve kurumunuzu yıpratıyor. Dolayısıyla etik açıdan başkanlık görevinizden ayrılmanız gerekir" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hayatında kimseye yargısız infaz yapmadığını söyledi.
Arınç İzlanda'nın başkenti Reykavik'te Türkiye'deki gündeme ilişkin olarak düzenlediği basın toplantısında, "Ben yargısız infazdan yana değilim. Hiç kimseyi peşine suçlamam, suçlu olduğunu da kabul edemem. Yargı kararıyla aksi sabit olmadıkça herkesin masum olduğuna inanırım. Bazı CHP'lilerin yaptığı gibi kendimi yargıç ya da savcı yerine koymam" dedi.

Arınç bugün Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Zahid Akman'ın bir gazeteye yaptığı açıklamayı okuduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bir gazetede RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın bir konuşmasına rastladım. Bu konuşmada özellikle benim geçtiğimiz günlerde Habetürk kanalına yaptığım açıklamayla ilgili olarak bazı husususlar da yer almış. Haberi tam olarak okuduğumda Sayın Akman'ın sözleriyle benim o günkü açıklamamın çok farklı olmadığını görebiliyorum. Ancak bir iki konuyu düzeltmem gerekebilir. Bunlardan bir tanesi şudur: Ben hayatımda ne hukuk anlayışımda ne siyaset anlayışımda yargısız infazdan yana değilim. Hiç kimseyi peşine suçlamam, suçlu olduğunu da kabul edemem. Ben bir yargı kararıyla aksi sabit olmadıkça herkesin masum olduğuna inanırım. Bazı CHP'lilerin yaptığı gibi kendimi yargıç ya da savcı yerine koymam. Maalesef bazı kişiler ellerinde içeriğini bilmediğimiz dosyalar ve yazılarla ortaya çıkıyorlar. Birisi kendisini yargıç yerine, birisi kendisini savcı yerine koyuyor herhalde bir de gardiyan lazım ki bu iş bitmiş olsun. Böyle bir anlayış fevkalade yanlış bir anlayıştır. Kimse hakkında peşin yargıyla hareket etmemek ve onu suçlu kabul etmemek asıldır."


RTÜK Başkanı Zahid Akman ile bir süre önce yaptığı görüşmede kendisi hakkındaki ithamları sorduğunu ifade eden Arınç, Akman'ın bu suçlamaları kesinlikle kabul etmediğini ve bunların haksız yere yapıldığını savunduğunu belirtti.


Arınç, "Bana düşen buna inanmaktadır. Ben sayın Zahid Akman'ın bu açıklamasını beyanlarıyla elbette katılıyorum" dedikten sonra Akman'a nasıl hitap ettiğini şöyle aktardı:

"Ancak görüyorum ki özellikle medyanın bir kısmında sürekli olarak yayınlar yapılıyor. Sizin, bazı arkadaşlarınızın bu konuyla ilişkili olduğunuz söyleniyor. Bunlar sadece ithamdır içi doldurulmamış olabilir. Siz şahsen Zahid Akman olarak bir şahıs olarak veya RTÜK'le ilgisi olmayan bir kişi olarak, bu duruma sonuna kadar direnmenizi, yargı yolunuza gitmenizi tavsiye ederim. Ancak bir kurumun başındasınız bu ithamlar sizi şahsen ve kurumunuzu yıpratıyor. Sizin üzerinizden hükümetimize de bir takım ithamlar yapılıyor. Bu bizi de hükümetimizi de yıpratabilir. Dolayısıyla ben, mecbur değilsiniz ancak etik açıdan bir şey talep ediyorum. O da sizin başkanlık görevinizden ayrılmanızdır. Çünkü böyle bir şey erdemli bir davranış olur. En azından yargı kararları sonuçlanıncaya kadar bu görevinizden ayrılmanız yargının da işini kolaylaştırabilir. İthamların da arkasını kesebilir."

Zahid Akman'ın kendisine böyle bir konuşma olmasa dahi başkanlık görevinden görev süresinin temmuzda dolmasıyla görevden ayrılma kararı alacağını ve bunu açıklayacağını ifade ettiğini bildiren Arınç, "Sayın Akman tabii ki suçlu olduğunu kabul etmiyor. Ancak benim siyasi açıdan ve etik açıdan böyle bir görevden ayrılmasının faydalı olacağını söylemem karşısında bunu teyit eden beyanda bulunmuştu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu gibi durumlarda görevden ayrılma veya istifa etmek erdemli bir davranış olur. Kesinlikle suçlamaları kabul ettiği anlamına gelmez. Çünkü bunun açıklaması her zaman yapılabilir" şeklinde konuştu.


GÖREVDEN ALINMASI "YASAL OLARAK MÜMKÜN DEĞİL"

RTÜK üyelerinin ya da başkanlarının ne kendisi ne de Başbakan tarafından görevden alınmasının yasal olarak mümkün olmadığını dile getiren Arınç, "Kamuoyunun şunun bilmesini istiyorum. Görevden ayrılacağını ifade etmiş olmamıza rağmen bazıları veya bir kısım medya onu neden görevden almadığımızı bize soruyor. Bir defa bu yasal olarak mümkün değil. RTÜK üyeleri TBMM tarafından seçilir sonra kendi aralarında başkan ve başkan vekillerini seçerler. Bizim siyasi bir otorite olak müdahale etmemiz mümkün değil. Ne üyeleri ne başkanı doğrudan görevden almamız mümkün değil. Böyle birşey mümkün olsaydı nasıl davranırdım onu söylemiyorum. Söylediğim tek şey benim kendisine görevden ayrılmasını teklif ettiğimdir. Bundan ötesini de yapamam. Görevden almamız ne benim tarafımdan ne de başbakan tarafından mümkün değildir. Tüm üst kurul üyeleri için böyle bir mevzuat vardır. Dolayısıyla meseleyi başka mercilere çekmek gayretinde olan insanlara insaflı olmalarını teklif ediyorum" ifadelerini kullandı.

Zahid Akman'ın açıklamasında başbakanın kendisine güvendiğini ve arkasında olduğunu okuduğunu belirten Arınç, "Doğrusu ben Başbakanı, sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı geçmişten bu yana çok iyi tanıyorum. O da güvendiği ve inandığı bürokratları ve siyasetteki yol arkadaşlarını hiç bir zaman terk etmez onların arkasında durur. Haklı olduklarını bildiği sürece onlara güvendiği sürece bu tavrını devam ettirir. Yine bildiğim bir konu Başbakan siyasette kimseye kefil olmaz. Kefaleti kabul etmez. Dolayısıyla bu güven aynı zamanda bir kefillik anlamında kabul edilemez. Elbette herkesin yanlış yapması hata işlemesi hatta suç teşkil eden bazı eylemlerde bulunması mümkündür. Başbakan güvenir arkasında durur ancak bir yargı kararı veya herhangi bir siyasi karar ortaya çıktığı takdirde de da böyle bir kefaleti kabul etmez. Sayın Akman'ın yoğun suçlamalar karşısında kendini savunmak içgüdüsüyle ve biraz da duygusal anlamda böyle bir gazeteye açıklama yaptığını düşünüyorum" diye konuştu.

Akman'la "özünde ayrı düşünmediklerini" anlatan Arınç, görev süresi bitiminde başkanlıktan ayrılacağını, bir daha aday olmayacağını Akman'ın kendisine söylediğini vurguladı.

Devlet Bakanı Arınç bugün Zahid Akman ile herhangi bir görüşme yapmadığını ifade ederek, "Kendisiyle telefon ya da bir başka şekilde görüşmem olmadı. Gazeteler bana ulaştığında habere göre bu açıklamayı yapmak ihtiyacını duydum. İzlanda ile Türkiye arasında 3 saatlik zaman farkı var. Sayın Akman'a yöneltilen bu suçlamalar çok yoğunluk kazandı. Onun psikolojisini onun aile içindeki ilişkilerini dostlar arasındaki irtibatını ve kendi görev yaptığı kurum içerisinde de otoritesini zedelemiş olabilir. Ben onu böyle duygusal bir açıklama yapma konusunda haksız kabul etmem. Ancak biz sözüne itimat edilen güvenilen siyasetçileriz. Dolayısıyla böyle bir açıklamanın yapılması gereğini duydum" diye konuştu.


"ANTİTERÖR YASALARINA KARŞI ÇIKILMASINA ÜZÜNTÜ DUYDUM"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeni iletişim hizmetleri konusunda bazı ülkelerin antiterör yasalarına ifade özgürlüğü açısından karşı çıkmasından üzüntü duyduğunu söyledi.

Avrupa Konseyi tarafından İzlanda'nın başkenti Reykjavik'te yapılan "Medya ve Yeni İletişim Hizmetleri" konulu konferansın ardından basın toplantısı düzenleyen Arınç, konferansta özellikle yeni iletişim hizmetlerinin ele alındığını, bu alanla ilgili dünyadaki endişelerin tartışıldığını, internet ortamının sınırsızlığının ve sonsuzluğunun, bütün dünyada ciddiyetle takip edildiğini belirtti.

Konferansta güvenlik, kişilik hakları, özel hayatın gizliliği, küçüklerin korunması amacıyla bazı ortak kararların alınmasının gündeme geldiğini kaydeden Arınç, Avrupa Konseyi'nin bağlayıcı değil tavsiye kararı alabildiğini hatırlattı.

İnternet açısından sınırlama, kısıtlama veya denetlemeler getirilirken ifade özgürlüğünün mutlak olduğunun vurgulandığını belirten Arınç, bir konunun da antiterör yasalarının ifade özgürlüğünü kısıtlayıp kısıtlamadığı tartışmasının olduğunu bildirdi.

Bu konunun Türkiye'yi çok yakından ilgilendirdiğini söyleyen Arınç, şunları ifade etti:

"Çünkü terör Türkiye'nin yıllardan beri maruz kaldığı çok ciddi bir olay ve bundan üzüntü duyuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Hakkari kırsalında 6 askerimizin mayın patlaması sonucu şehit olması, bölücü terör örgütünün faaliyetlerine hala devam ediyor olması, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. Ne gariptir ki içinde Danimarka'nın ve Hollanda'nın da bulunduğu bazı ülkeler anti terör yasalarına ifade özgürlüğü açısından karşı çıkmaktadırlar. Oysa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bunun için önemli kıstas getirdi. Özellikle terör ve şiddetin reddedilmesi, suç işlemeye tahrik etmenin kabul edilmemesi. Bunlar ifade özgürlüğünü kısıtlayan önemli argümanlardı. Şimdi öylesine bir anlayış var ki bunlardan da vazgeçilip herkes her istediğini söyleyebilmeli. Terörle bağlantılı bile olsa her şey internet ortamında da yeni medya hizmetleri konusunda da ortaya konulabilmeli. Doğrusu böyle bir anlayışın bazı kişiler veya ülkeler tarafından paylaşılıyor olmasını üzüntüyle karşılıyoruz."

Türkiye olarak tavsiye kararına bu endişeleri ifade eden bir ibare koydurduklarını söyleyen Arınç, bu ibarenin şöyle olduğunu belirtti:

"İfade özgürlüğünün kapsamı, sınırları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında açıkça ortaya koyulmuştur, Türkiye bunların geçerli kriterler olduğunu kabul ediyor."

Konferansın faydalı geçtiğini de anlatan Arınç, bazı ülkelerin bakanlarıyla da temaslarda bulunduğunu belirtti.


SURİYE SINIRINDAKİ MAYINLI ARAZİLERİN TEMİZLENMESİ

Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye gündemine ilişkin olarak da Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusundaki tasarının yoğun tartışmalara sebep olduğunu ifade etti.

Özellikle muhalefet partilerinin böyle bir tasarının gereksiz olduğunu, Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atacağını, 216 kilometrekarelik toprak elde edildikten sonra bunun kullanımının da yerli yabancı şirketlere verilecek olmasının güvenlik açısından büyük mahsurlar doğuracağını ifade ettiklerini kaydeden Arınç, muhalefet partilerinin mecliste engelleme hakkını kullandıklarını söyledi.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şüphesiz bütün dünya parlamentolarında engelleme hakkı kutsaldır. Muhalefet elindeki bu hakkı gereğince ve yeterince kullanır ve kullanmalıdır. Ancak bu hak kullanılırken, hakarete varan suçlamalar, büyük ithamlar ve bir olayı farklı bir şekilde gösterme gayretleri, meseleyi vatana ihanet açısından neredeyse ele almalar, yakışık almamıştır."

Bu tasarıya karşı olan herkesin fikrini, önerisini ve itirazını iç tüzük çerçevesinde yerine getirebileceğini, buna da herkesin saygı duyacağını ifade eden Arınç, mayınlanmış arazilerin artık barış ortamında mayınlardan temizlenmesi ve meydana çıkacak bakir arazi üzerinde organik tarım yapılabilmesinin Türkiye açısından çok büyük önem ifade ettiğini belirtti.


Mayınların temizlenmesi konusunun Türkiye'nin ve Genelkurmay Başkanlığının elinde imkanlar olmadığı için hizmet alımı suretiyle yapılacağını ifade eden Arınç, çok masraflı ve külfetli olan bu hizmetin alımının, alan firmanın aynı zamanda bu topraklar üzerinde organik tarım yapması konusunda bir ihaleye açılmış olmasını olumlu gördüğünü, buna yöneltilen itirazların yeterince karşılanması bakımından tasarının ikinci maddesinin tekriri müzakere edilmesini de faydalı bulduğunu kaydetti.

Perde Arkası Haberleri