Ardınç geleceği yorumladı

Sabah yazarı Engin Ardıç bugün ünlü kahin Nostradamus'a özendi.

2012 yılında neler olacak?

Yok canım, Marduk falan gelmeyecek... O bir şakaydı.
Bakın neler olacak:
2011 seçimlerini AKP kazanacak. Yüzde 40 ile 45 "bandında" oy alacak. Hükümeti yeniden kuracak. (CHP-MHP koalisyonu olmayacak, patronlarına uşaklık etme gayretiyle bu hayali kuran Babıali leşkerleri gene moraracaklar.)
Aydın Bey ile Zafer Bey, haksız inşaat ruhsatı yerine havalarını alacaklar. Yeşil alanları katledemeyecekler.
Sonra, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 50-60 arası oy alıp cumhurbaşkanı seçilecek.
Abdullah Gül de başbakan... ("Yakışır mı Çankaya Köşkü'nde oturmuş adama böyle bir tenzil-i rütbe?" demeyiniz. İsmet İnönü yapınca oluyordu da... )
Bu arada Anayasa değişecek. "Sıfırdan" yeni bir Anayasa hazırlanacak. ("Burhan Bey" çalışmalarını bitirecek.)
"Uzlaşma isteriz" deyip duran hiçkimse, uzlaşmaya yanaşmayacak tabii...
Çünkü bugüne kadar kimin ne dediği, ne yaptığı bellidir. Ne yapacağı da bellidir.
Parlamentoda "taş koyamayınca" bu işi yüksek yargıya yani bürokrasinin öncü birliğine havale etmek isteyecekler gene.
Yüksek yargı "eski sınıfsal reflekslerini" koruyorsa paketi kuşa çevirmeyi deneyecek. Belki, livarda kuyruğu titreten lüfer gibi, son bir çırpınışla AKP'yi kapattırmaya kalkacaklar bile çıkabilir! Onlara hiçkimse gülmeyecektir bile.
Öyle ya da böyle, halkoylamasına gidilecek. Bu arada patron uşakları gene yalan yazacaklar. Kendilerince propaganda yapacaklar.
Düzmece anketler yayınlanacak.
Ve halk yeni Anayasa'yı, "ezici" değil ama "anlamlı" bir çoğunlukla kabul edecek.
"Bu oranı beğenmedik, Kenan Paşa'nın Anayasası gibi yüzde 90 olsaydı kabul ederdik" diyenler çıkacak ama kimse onları ciddiye almayacak.
Ve Türkiye'de başkanlık sistemine... geçilmeyecek, bir tür yarıbaşkanlık sistemine geçilecek.
Fransa gibi!
Fransa yaptığı zaman alkışlayan basın sergerdeleri, Türkiye yapınca kıyameti koparmayı deneyecekler ama onları kimse dinlemeyecek.
Bu da aslında, bugün "fiilen" uygulamada olan sistemin "esas teşkilat hukuku" açısından da bir tür "tescili" anlamına gelecek.
Huysuzlanacaklar için tek çıkar yol, seçimleri kazanıp hem cumhurbaşkanlığı hem başbakanlık koltuklarına "kendi adaylarının" seçilmesini sağlamaktır. Başka yolları olmayacaktır.
Atıyorum, Deniz Baykal cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu başbakan, falan...
"Hiçbir zaman olamaz öyle şey" mi diyorsunuz?
Yani hiçbir zaman hiçbir seçimi kazanamayacağınızı kabul ediyorsunuz!
Yoksa bütün ıkıntı ve sıkıntılarınız, o sistemde de bu sistemde de, öyle de böyle de "size ekmek çıkmayacağını" bilmenizden mi kaynaklanıyor?
Bakın sizin gibi düşünen birileri daha var: PKK denilen rezil örgüt.
Yeni Anayasa'yla Kürt halkına sağlanacak özgürlük ve güvenceleri gene "beğenmeyecek" ve asıl derdi olan tam bağımsızlık uğruna iç savaşı sürdürecek.
Bu da Türk faşistlerinin "canına minnet" tabii...
Size bir ağabeylik edeyim, "tüyo" vereyim:
Hükümetin düşmanları, yatsınlar kalksınlar, Üçüncü Dünya Savaşı çıkması için dua etsinler!
O zaman bütün "parametreler" bir çırpıda değişir. Demokrasi rafa kalkabilir, ipler gene bürokrasinin eline geçebilir. Türkiye elli yıl geri gider, sonra da batar.
Hani, Türk uçağını düşürüp suçu Yunan uçağının üstüne atmak ve ortamı gerip sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak falan gibi bir şey canım...
Düşürsenize oğlum bir İsrail uçağı, İran'ın üstüne atıp!

Engin Ardıç/Sabah



 

Medyanaliz Haberleri